Diyarbakır'da tartışıldı: 'Kürtler ne yapmalı?'
Artı Gerçek - Türkiye’de milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde Kürt sorunu ve Kürtlerin durumu Diyarbakır’da düzenlenen bir toplantıda ele alındı. Yükselen milliyetçi dalganın arkasında ‘hınç’ duygusunun olduğuna dikkat çeken konuşmacılar, Türkiye’nin bundan sonra Kürt sorununu Batı’yla değil Arap dünyasıyla konuşacağını savundu.
Merkezi Diyarbakır’da bulunan Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) tarafından düzenlenen 'Kürtler ne yapmalı?' konulu toplantıya, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, akademisyenler, hukukçular ve gazeteciler katıldı.
'KÜRT SİYASETİNİN TÜRKİYE TOPLUMU İLE NEREDEYSE BAĞI KESİLDİ'
VOA Türkçe'den Mahmut Bozarslan'ın haberine göre, toplantının açılış konuşmasını yapan DİTAM Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Azizoğlu, Kürt meselesinin bugünkü mevcut durumunu ve gelecekte neye dönüşeceğini konuşmak istediklerini söyledi. Azizoğlu, Kürt siyasetinin Türkiye toplumu ile neredeyse bağının kesildiğine dikkat çekerek “Bu ötekileştirme üzerinden seçim kazanmanın bir yöntem olarak kullanılması, Türkiye’de milliyetçilik ve sağ, değişen sosyoloji ve uluslararası ilişkilerin, Kürt sorununa gelecekteki etkileri gibi iç içe geçmiş başlıklar gündeme geldi. Bunlardan hareketle, bugünkü toplantının başlığını ‘Kürtler ne yapmalı’ diye belirlerken, sadece seçim sonuçlarının konuşulduğu güncel bir tartışma değil, 100 yıllık cumhuriyet döneminin ardından Kürt meselesinin bugünkü mevcut durumunun gelecekte neye dönüşeceğini de konuşmak gerekir diye düşündük" dedi.
TANIL BORA: 2015 BİR DÖNÜM NOKTASIYDI
Açılış konuşmasının ardından ilk sözü Araştırmacı-Yazar Tanıl Bora aldı. 'Türk Sağı, Türkiye’de Milliyetçilik ve Kürtler' başlıklı bir sunum yapan Bora, milliyetçiliğin Kürt siyasetine karşı hınç beslediğini söyledi. Kürtlerin seçimlerde kilit rol oynamasına rağmen, milliyetçilerle müzakere edildiğine dikkat çeken Bora, “Türk milliyetçiliğinin müzakere edilmesi gereken, razı edilmesi gereken özne olarak ortaya çıkmasından büyük bir zafer duygusu hissettiler. Bu, bence çok şey anlatıyor. Siyasi, stratejik değerlendirmeden öte bir tür hınç var bunun arkasında. Kürtlerin siyaset sahnesinde belirleyici olmasına karşı muazzam bir reaksiyon var. Özellikle 2015 yılının gerçekten burada bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum. HDP'nin kilit siyasi parti olarak belirmesi, daha sonra İstanbul seçimleri meselesiyle de bunun tekrar edilmesinin biriktirdiği bir hınç var" diye konuştu.
Türkiye'de milliyetçilerin önümüzdeki dönemde Kürt meselesine nasıl bakacağına dair yorum yapan Bora, "Kürt kimliğinin inkarının geri dönülemez şekilde geride kaldığının analizini yapıyoruz. Bugün, Türk milliyetçilerinin en radikali dahi Kürt kimliğinin varlığını kabul ediyor" şeklinde konuştu.
'KÜRT SOKAĞI UMUT VE GÜVENİNİ KAYBETTİ'
Daha sonra söz alan akademisyen Cuma Çiçek ise ‘2015’ten 2023’e, 8 Yılın ardından Kürt Siyasetinde Mevcut Durum ve Nedenleri; Yeni Dönem Politikaları ve Beklentiler' başlıklı bir konuşma yaptı. 15 Temmuz sonrasında bir devlet krizinin olduğunu ve bu krizin son seçimlere kadar sürdüğünü söyleyen Çiçek, Türkiye'nin dış ilişkilerindeki radikal dönüşümler yaşadığına dikkat çekti. Özellikle Amerika’nın Suriye’de verdiği desteğin içeride ‘milli ve yerli’ siyasete yönelime yol açtığına dikkat çeken Çiçek, Kürtler açısından 'umut' ve 'güven' kaybı yaşandığına da vurgu yaptı. Çiçek, “90'lı yıllardaki 40 günlük gözaltı süreçlerine rağmen insanlar mobilize oluyorlardı çünkü umutları ve güvenleri vardı. Kent çatışmalarından sonra Kürt sokağı umudunu kaybetti. Bu ağır kayıpların yasını tutamama ve bu sürecin barış sürecinden sonra gelişmesi, umut kaybına ve sahadaki aktörlere karşı güven kaybına yol açtı" dedi.
Kurumsal altyapının kayyumlarla beraber dağıtıldığını dile getiren Çiçek, bu durumun, sokakların mobilizasyonu mümkün kılan kurumsal ağların çökmesine ve demobilizasyon yaratmasına yol açtığını belirtti. Bu kayıplar karşısında yeni bir inşa sürecine ihtiyacı doğduğuna dikkat çeken Çiçek, “Bunun bir tanesi siyasi öznellik inşası. Ve bu siyasi öznelliğin ana adresi HDP. Ama HDP'nin önünde de PKK'nin silahsızlandırılması ve Kürt itirazının yeni merkezi olarak konumlanması meselesi var. HDP'nin, şiddet meselesinde bir çözüm üretmesi, temsilci aktör olmaktan çıkıp merkez aktör olması gerektiği kanaatindeyim" şeklinde konuştu.
Umut ve güvenin yeniden kazanılması için HDP’nin yeniden merkez adres olması gerektiğini ifade eden Çiçek, HDP’nin Kürt meselesinin çözümüne dair daha somut ve spesifik çözümünün olması gerektiğini söyledi.
HDP’YE 'HALKTAN KOPTU' ELEŞTİRİSİ
Çiçek’in konuşmasının ardından söz alan katılımcılar ise HDP’yi eleştirdi. Kürt partilerinde bir dönem yöneticilik yapan Avukat Cabbar Leygara, partinin halktan koptuğunu söyledi. Eski Milletvekili Erol Katırcıoğlu ise ittifak kurduğu kesimlerin belli bir kimliği temsil edemediklerini savundu.
"TÜRKİYE KÜRT MESELESİNİ MISIR'LA, SUUDİ ARABİSTAN'LA KONUŞMAK ZORUNDA KALACAK'
Toplantıda "Uluslararası Gelişmelerin Kürt Sorununa Etkisi; Kürtler ve Diplomasi" başlıklı bir sunum yapan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Kürdistan Hewler Üniversitesi'nden Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arzu Yılmaz ise Kürt sorununun konuşulacağı adreslerin değiştiğini savundu. Ortadoğu'da güvenlik mimarisi ve aktörlerin değiştiğini söyleyen Yılmaz, Körfez ülkelerinin artık oyun kurucu olduklarını söyledi. Türkiye’nin bundan sonra Kürt meselesini Arap ülkeleriyle konuşmak zorunda kalacağını belirten Yılmaz şunları söyledi: “Bundan sonra Kürt meselesini konuşurken Amerika ne diyor, Fransa ne diyor, Brüksel ne demiş demeyeceğiz. Bundan sonra Türkiye, Kürt Meselesini Mısır’la Suudi Arabistan’la konuşacak. Mesela Sisi gelecek, ben eminim konuşacakları konuların başında Kürt sorunu gelecek. Bundan sonra Kürt meselesini Batı’yla değil Mısır’la Suudi Arabistan’la konuşmak zorunda kalacak.” Yılmaz Kürtler için yakın gelecekteki en büyük tehlikenin kardeş kavgası olduğunun da altını çizdi.
Toplantının ardından soruları yanıtlayan katılımcılar “Kürtler ne yapmalı?” sorusuna yanıt verdi. Eski HDP Milletvekili Erol Katırcıoğlu HDP’nin seçimlerde başarısız olduğunu belirtirken, başarısızlığın ilelebet sürmeyeceğini söyledi. Avukat Cabbar Leygara ise Kürtlerin kendi çıkarlarına öncelik vermesi gerektiğini söyledi. Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeki Sarıgil de Kürtler’in Cumhur ittifakına destek vermelerine ilişkin tartışmalara değindi. Sarıgil, bu durumun HDP’nin siyaset yaptığı demokratik meşruiyet zeminini zayıflatabileceğini söyledi. (Kaynak)