'Tecride karşı özgürlük mitingi'ne yasak ... Bakırhan: Türkiye'de barışı böyle sağlayamazsınız

Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve Kürt sorununa çözüm talebiyle 'Tecride karşı özgürlük mitingi' yasaklandı. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan Yasağa tepki gösterdi: Türkiye'de barışı böyle sağlayamazsınız.

Rojhat ABİ


DİYARBAKIR - PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Suriye'den 9 Ekim 1998'de çıkarılmasının yıl dönümü dolayısıyla her yıl tepki amacıyla düzenlenen eylem ve etkinlikler bu yıl da sürüyor. Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve Kürt Meselesi'nin demokratik çözümü talebiyle günlerdir çalışma yürüten Kürt siyasetçiler bu kapsamda Diyarbakır'da bulunan İstasyon Meydanında 'Tecride Karşı Özgürlük Mitingi' düzenledi. Saat 13.00'da başlayacağı duyurulan miting öncesi Diyarbakır dışından gelen birçok partilinin kente girişleri engellendi.

KATILIMCILAR POLİS ABLUKASINA ALINDI

Mitingin yapılacağı İstasyon Meydanı da polis barikatlarıyla kapatıldı. DEM Parti milletvekilleri, birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisi, Barış Anneleri, belediye eşbaşkanları ile birçok siyasi parti temsilcisi miting için Ofis semtinde bulunan AZC Plaza önünde bir araya geldi. Katılımcılar polis ablukasına alındı. Ablukaya tepki gösteren partililer sık sık, "direne direne kazanacağız" sloganları atarak ablukaya tepki gösterdi.

14.jpg

Abdullah Öcalan'ın kardeşi Mehmet Öcalan, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ile Tuncer Bakırhan, DBP Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ile çok sayıda milletvekili de toplanma noktası olan AZC Plaza önüne geldi.

ENGELLEMEYE KARŞI HALAY

Engellemelere rağmen bir araya gelen binlerce kişi, 'tecrite karşı omuz omuza', 'baskılar bizi yıldıramaz', 'tecrite hayır, barış hemen şimdi' sloganları atarak bekleyişe geçti.

Kadınlar, bekleyiş sürerken zılgıt ve şarkılar eşliğinde halaya durdu.

23.jpg

BAKIRHAN: TÜRKİYE'DE BARIŞI BÖYLE SAĞLAYAMAZSINIZ

Polis ablukası altında konuşan DEM PAeti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, mitingin yasaklanmasına tepki göstererek, “Türkiye'de barışı böyle sağlanmaz" dedi ve şöyle konuştu:

"Bugün karşılaştığımız tablo, aslında 'Türkiye barışını sağlayacağız' diyenleri ters köşe yapan bir tablodur” dedi. Bakırhan, “Türkiye barışı böyle sağlanmaz. Türkiye barışı, bir memurun Eş Genel Başkanımızın sesini kesmesi ile sağlanamaz. Ona sesleniyorum, işini yap. Bu ülkede savcılar var. Bizim muhatabımız siz değilsiniz. Bizim muhatabımız bize cevap verir. Oradan konuşmama müdahale etmeyin. Ortamı provoke etmeyin. Türkiye’nin dört bir yanından on binlerce insan komployu, tecridi kınamak için yollara düştüler. Amed'e gelmeye çalıştılar. Komployla, bu tecritle nereye vardı bu ülke onu düşünün.”

‘ÖCALAN’I BİR ODAYA SIĞDIRAMAZSINIZ’

Bakırhan, "Tecrit uyguladınız, İmralı'ya kilit vurdunuz. Ekonomi çöktü, toplum çürüdü, toplumsal gerginlikler had safhaya çıktı. Komplo ve tecrit başarılı olsaydı onbinler bugün burada seferber olmazdı. Politikanız iflas etti, bunu kabul edin. Türkiye ciddi bir sıkışmışlık içindedir" dedi.

Eşit bir yaşam isteyenlerin komploya ve tecride karşı olduklarını belirten Bakırhan, şunları söyledi:

"Biz Meclis’te de burada da konuşuruz. Mecliste konuştuklarımızın aynısını konuşmaya devam edeceğiz. Bu komplo sistemi Türk ve Kürt halkını çatıştırmak için uluslararası güçler tarafından uygulanan yöntemdir. Bu komplo, İmralı'da boşa çıktı. İmralı, tarihsel Kürt ve Türk halkının bir arada yaşaması için, demokratik bir cumhuriyette yaşaması için bunu boşa çıkardı. Sizler İmralı kapılarına kilit vurarak, ülkenin demokrasisine zarar veriyorsunuz. Bu ülkenin milyonları ‘Kürt anadilini konuşmasın’ diye, tecrit için harcadınız. Barış içinde birlikte demokratik bir şekilde yaşayalım diyen Sayın Öcalan'ın sesini duyalım. Sayın Öcalan, Kürt halkının barış umududur. Sayın Öcalan'ı bir hücrede tutamazsınız, bir odaya sığdıramazsınız. Sayın Öcalan İstanbul'daki emekçidir, Amed'deki kadın yoldaşlardır.

'ÇÖZÜMÜ ULUSLARARASI KAPILARDA ARAMAYIN'

Toplumsal barışın sağlanmasının bir adresi İmralı'dır. Diğer adres Meclis'tir. İmralı kapılarını açın. Bu komplo ve tecrit politikalarının karşısında durmaya devam edeceğiz. Sayın Öcalan'ın uzattığı barış eli bu ülkenin umududur. Buradan Meclis'e de sesleniyorum; Meclis, bu sorunu artık güvenlik sorunu olarak değerlendiremez. Yeter. Gençler iş ve aş bulsun, yaşadıkları yerde doysun isteniyorsa, yaşamını yitirmesin isteniyorsa, Ortadoğu’daki savaşın sıçramasını istemiyorsa işin muhataplarıyla birlikte Kürt meselesinin çözülmesini sağlamalıyız. DEM Parti buna hazırdır. Bu barış, tecrit politikalarıyla olmaz. İmralı'ya vurulan kilitle olmaz. Biz bütün bedellere, acılara, zulümlere rağmen Türkiye'de barış diyoruz. Çözümü uluslararası kapılarda aramayalım diyoruz. Son yapılan yerel seçimlerde de halk tecrit politikasına ‘hayır’ dedi."

‘KÜRT SORUNU, KÜRTLERİN İNKAR EDİLMESİDİR’

Eylemde konuşan DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar da, Kürt sorununun çözümün İmralı'dan geçtiğini vurguladı.

Tüm sorunların Kürt sorunundan kaynaklandığını dile getiren Uçar, şunları söyledi: “Bu kadar zaman geçti, iktidarlar değişti, Kürt sorununa dair projesi olan cesaretli iktidarlar olmadı. 9 Ekim uluslararası komplo da iki sistem savaşıydı. Başta Kürt halkının özgürlüğü olmak üzere Ortadoğu’daki bütün halkların özgür eşit yaşamını hedefleyen demokratik Ortadoğu projesiydi. Diğer proje hegemonik güçlerin önderliğini yaptığı Büyük Ortadoğu Projesi'ydi. 9 Ekim komplosu bu iki sistemin çatışmasıydı. Sistem kendisine alternatif üreten, demokratik Ortadoğu sistemini ve onun öncüsünü Ortadoğu’dan çıkararak, bugün yaşadığımız savaşların insanlığa yaşatmaya devam ediyor. Bu Kürt sorunu nedir? Her zaman söylüyoruz, anlayan var anlamayan var. Dinleyen var, dinlemeyen var. Kürt sorunu, Kürtlerin anavatanının parçalanarak, inkar edilmesi, toplumun gerçekliklerinin en derinden bölünerek, kendileri olmaktan çıkarılmasıdır.

amd-13-10-2024-miting-konusmalar-cigdem.jpg

ÖZGÜRLÜK PARADİGMASINDAN KORKMAYIN

Kürtlerin siyasi iradelerine ket vurularak, devletlerin inkar ve imha siyasetine boyun eğmeye zorlanmaladır. Kürt sorunu, Kürtlerin özgür yaşamama sorunudur. Ulus olmaktan çıkarılma sorunudur. Bu tespit, Kürt halkının önderi Sayın Öcalan’ın tespitidir. Kürt sorunu, 'çözdük' deyip, inkar edilen sorundur. Herkes duysun; Kür sorunu bir güvenlik sorunu değildir, bir demokrasi sorunudur ve özgürlükler sorunudur. Statü sorunudur. Kim çözecek bu sorunu? Kim elini taşın altına koyacak? Kim bu yüzyıllık inkârın seyrini değiştirecek? Var mı adres. Halkımıza soruyorum. Kürt sorununu demokratik çözümünde muhatap kim? Korkmayın Sayın Öcalan’ın fikirlerinden, Sayın Öcalan’ın projesinden korkmayın. Ezilen halklara sunduğu özgürlük paradigmasından korkmayın.

'KÜRT HALKININ UZATTIĞI EL HAVADA BIRAKILMIŞTIR'

Kitlesel açıklamada Öcalan'la en son görüşen avukat olan Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Rezan Sarıca da bir konuşma yaptı. Sarıca, Öcalan'ın son görüşmedeki sarf ettiği, "Kürtlere yer açmaya çalışıyorum gelin Kürt sorununu çözelim. Bir haftada çatışma durumunu, ihtimalini ortadan kaldırırım diyorum. Ben çözerim, kendime güveniyorum, çözüm için hazırım. Ancak devlet de, devlet aklının gereğini yapmalıdır" sözlerini hatırlattı.

Sarıca, şöyle devam etti: "Sayın Öcalan'ın bu tespitlerinin en derece haklı olduğunu deneyimledik. Sayın Öcalan, herkesi uyarmak için canla başla mücadele ederken, Lübnan, Rojava bu denli savaş, kutuplaştırma ve çatışma dönemine girmemişti. O zamandan bu yana, savaştan beklenen erkeklik kültürü daha fazla saldırdı. O dönem herkesin dar, dönemsel ve siyasal hesaplara hapsolduğu ortada iken Sayın Öcalan, çözümü önermiştir. Bunu İmralı'da eşi ve benzeri olmayan İmralı tecrit koşullarında yapmıştır. Kürtsüz Türk, Türk'süz Kürt'ün var olmayacağı uyarısında bulunmuştur. Kürtlerin büyümesiyle Türklerin büyümesinin paralele olacağını ifade etmiştir. Ortadoğu'da barış içinde halkların yaşayacağını belirtmiştir. 'Bir hafta içinde olası çatışma ve savaş ihtimalini ortadan kaldırırım. Bunun için kendime güveniyorum ancak devlet aklı da gereğini yerine getirmelidir' dedi. Kürt halkının uzattığı el havada bırakılmıştır. Eskisi gibi siyasal yaklaşımlar ve hesaplar varsa, Kürtlerin varlığının inkarı örtülü bir şekilde ya da farklı sürdürülecekse bundan vazgeçilmeli, stratejik barış projelerine geçilmelidir. Bugünden geriye baktığımızda da tarihi açıklama, tespit ve öngörüler bize bir gerçeği açıklıyor. Sayın Öcalan'ın duruşu toplumun yaşamasını öngörüyor. Bugün diyeceklerim en temel ihtiyaç konumundadır. İşkenceyi kaldırın, İmralı kapılarını açın. Sayın Öcalan'ın demokratik çalışacağı ortamı yaratın."

Öne Çıkanlar