Dünya Arı Günü: Yediğimiz her üç kaşıktan birini onlara borçluyuz
İyi bir ekosistemin en önemli göstergesi arılar, içinde bulunduğumuz gıda krizi ve iklim değişikliği etkilerini aşabilmek için de hayati öneme sahip.

Bugün 20 Mayıs Dünya Arı Günü. Ekosistemin devamının en önemli unsuru olan arılara, hayatımızı, gıdamızı borçluyuz.
Bu yıl Dünya Tarım ve Gıda Örgütü (FAO), Dünya Arı Günü’nü "Sen de katıl: Arıların ve arıcılık sistemlerinin çeşitliliğini kutlamak" teması altında kutlayacak.
Yeşil Gazete'nin haberine göre, ekolojik dengenin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasının ayrılmaz bir parçası olan arılar gıda güvenliğinde, birçok bitkinin hayatta kalmasının ve üremesinin sağlanmasında, ormanların yenilenmesinin desteklenmesinde, sürdürülebilirliğin ve iklim değişikliğine uyumun teşvik edilmesinde, tarımsal üretimlerin niceliğinin ve kalitesinin iyileştirilmesinde önemli bir rol oynuyor.
Arıların gelişimini ve sağlığını gözlemleyerek çevredeki değişiklikleri tespit etmek ve gerekli önlemleri zamanında uygulamak mümkün. Varlıkları, yoklukları veya miktarları, doğada bir şeyler olduğunu insanlara bildiriyor ve hangi eylemin gerekli olduğunu gösteriyor.
GIDA HER ZAMANKİNDEN DAHA ÖNEMLİ
Dünyanın artan nüfusunu besleyebilmek, insanlığın ilerlemesini ve refahını sağlamak için çeşitli, her zamankinden daha fazla dengeli ve kaliteli gıdaya ihtiyacımız var.
Arılar, yüksek kaliteli arı ürünler, gıda (bal, arı sütü ve polen), sağlık ve diğer sektörlerde kullanılan diğer ürünleri (balmumu, propolis, bal arısı zehiri) sağlamadaki rolleriyle de önemli ama işi çok daha fazla.
Dünyadaki gıda üretiminin üçte biri arılara bağlı: Gıdamızın yüzde 90’ını sağladığımız bitkilerin yaklaşık dörtte üçü tozlaşmayla ürer ve gelişir.
Arılar, tarımsal üretimin kapsamını belirler: Etkili tozlaşma, tarımsal ürün miktarını arttırır, kalitesini iyileştirir ve bitkilerin zararlılara karşı direncini arttırır. Son 50 yılda, tozlayıcılara bağlı olan mahsul (meyve, sebze, tohum, kabuklu yemişler ve yağlı tohumlar) miktarı üç katına çıktı.
Yani uzun vadede, arıların ve arıcılık sektörünün korunması, yoksulluğun ve açlığın azaltılmasına, sağlıklı bir çevrenin korunmasına yardımcı olabilir.
Gezegendeki en çalışkan canlılardan biri olan arılar, yüzyıllardır insanlara, bitkilere ve çevreye fayda sağlamıştır. Arılar ve diğer tozlayıcılar, polenleri bir çiçekten diğerine taşıyarak sadece bol meyve, sert kabuklu yemiş ve tohum üretimine değil, aynı zamanda daha fazla çeşit ve kaliteye de olanak sağlayarak gıda güvenliğine ve beslenmeye katkıda bulunur.
Tozlaşma gerektiren tarım bitkileri, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki küçük çiftçiler ve aile çiftlikleri olmak üzere çiftçiler için önemli bir iş ve gelir kaynağıdır.
Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetlerine İlişkin Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu tarafından 2016’da yürütülen uluslararası bir araştırmanın tahminlerine göre, doğrudan tozlaşmaya bağlı olan yıllık küresel gıda üretimi 235 ila 577 milyar dolar arasındaydı.
Tekirdağ Namık Kemal ÜniversitesiTarımsal Biyoteknoloji Bölümü ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fulya Özdil, tozlaşmada arıların rolünü şöyle anlatıyor:
"Bitkisel üretimde meyve oluşumu için öncelikle çiçeğin ya kendi polenleriyle ya da başka bitkilerin polenleriyle döllenmesi gerekir. Bundan sonra meyve oluşumu gerçekleşir. Bu, arıların yaptığı bir işlemdir.
Normal şartlarda rüzgarla da olabilir ama gezdikleri her çiçekten polen, nektar topladıkları için aynı zamanda polenleri getirip diğer çiçeklere de aktarabildikleri için arıların polinasyonda çok önemli bir etkisi var. Arılar, bu noktada diğer bütün böceklerden daha ön planda."
Dünya Arı Günü’nün başlatıcısı ve Slovenya Arı Yetiştiricileri Birliği başkanı Boštjan Noč, Dünya Arı Günü’nde arıların gıda sağlamadaki rolüyle ilgili olarak şunları söyledi:
"Başta liderler ve karar vericiler olmak üzere herkesin arılara kulak verme zamanıdır. Dünya Arı Günü’nün ardından, dünya, özellikle onların hayatta kalması ve dolayısıyla insan ırkının hayatta kalması için koşulların sağlanması bağlamında, arılar hakkında daha geniş düşünmeye başlayacak."
ARILARA NELER ZARAR VERİYOR?
Bilimsel çalışmalar arıların sağlığı üzerinde giderek daha fazla olumsuz etki olduğunu ve giderek daha büyük bir tehlike altında olduklarını göstermektedir.
İklim değişikliği ve diğer faktörler, arıların hastalıklara, zararlılara ve benzerlerine karşı duyarlılıklarını etkiliyor ve direncini düşürüyor, bu da onların hayatta kalması için daha özen göstermemizi gerektiryor.
Arılar doğadaki biyolojik çeşitliliği sağladığından ve tüm ekosistem üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğundan, ekosistemin iyiliğinin de bir göstergesi. Dolayısıyla onlara gelen her zarar, ekossiteme geliyor.
Türkiye Arıcılar Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, bugünkü açıklamasında iklim değişikliği ve tarımda kullanılan ilaçlar yüzünden (pestisit) arı ölümlerine dikkat çekti.
Doğal kaynakların yok edilmesinin iklim değişikliği etkilerini artırdığını, tozlaşmaya katkı sağlayan türlerin bundan zarar görenlerin başlıcaları olduğunu söyledi.
Arıların nektar ve polen topladığı bitkilerde insektisitler (böcek öldürücü) ya da pestisit ile yabancı ot mücadelesi yapılması, bu kimyasallara karşı savunmasız olan arıları çok etkiliyor. Bitkide kimyasalları artıkları, arılarla birlikte koloniye taşındığında koloni kaybı yaşanabiliyor.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde son birkaç yılda bir anda pek çok bal arısı kolonisi yok olduğu vakaların kaynağı araştırıldığında, toplu ölümlerinin kimyasal kalıntılardan olduğu görüldü.
2011 yılında Slovenya, arılar için en zararlı olan bazı pestisitlerin kullanımını yasaklayan ilk ülkelerden biri oldu. AB Komisyonu 2018’de , neonikotinoidlerin yasakladı. Dünyada bu konuda çeşitli adımlar atılmaya devam ediyor.
Arıları korumak adına en büyük rolü her ne kadar kolektif ve kurumsal çabalar oynayacak olsa da, bireyler olarak biz de katkı sağlayabiliriz.
Öncelikle yapabileceğimiz en iyi şey, onlara zarar vermemek ve hayatlarına müdahele etmemeye çalışmak. Bunun için yapacağımız birincil şey ise elbette küresel ısınmayı, karbon ayak izimizi, azaltmak içn ne yapıyorsak onu yapmaya devam etmek.
Bunun dışında şöyle örnekler verilebilir:
Yalnızca gerekli olduğunda, arılara zarar vermeyen pestisitleri kullanmak ve bunu sadece rüzgarsız havalarda, sabah erken veya gece geç saatlerde, arılar çiçeklerden çekildiğinde püskürtmek de oldukça önemli.
Bitki tozlaşmasının en yoğun olduğu saatlerde çim biçmekten kaçınmalıyız. Çim biçmek için en uygun zaman akşam saatleridir. Çayırlar ve büyük bahçelerde de, nektar taşıyan bitkiler çiçek açmayı bitirdikten sonra çim biçmek doğru olacaktır. Çok çeşitli çiçeklere sahip eski çayırları da korumalıyız.