Duruşmaya takım elbiseyle gelip, öldürdüğü akademisyen için 'sevdiğim kadın' dedi!

Ceren Damar Şenel davasında, sanığın avukatı, müvekkilinin meşru müdafaada bulunduğunu öne sürerek, 'Mağdur tarafı sosyal medyayı kullanarak kitleyi peşine takmayı başarmıştır' dedi.

Duruşmaya takım elbiseyle gelip, öldürdüğü akademisyen için 'sevdiğim kadın' dedi!

Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde görevli akademisyen Ceren Damar Şenel’i katleden sanık Hasan İsmail Hikmet hakkında "Tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile açılan davanın ilk duruşması Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

SANIK TAKIM ELBİSEYLE SALONA GELDİ

Duruşmaya takım elbiseli ve kravatlı gelen sanık Hikmet, "23 yaşındayım, bu vahim olaydan dolayı çok pişmanım. Benim yaşadığımı kimse yaşamak istemez. Olaydan önce ve sonrasında zaten psikolojik tedavi görüyordum. Bu yüzden kafamı toparlayamıyorum" diyerek başladığı savunmasının devamını kâğıttan okuyacağını söyledi.

EŞİ SALONDAKİLERİ SAKİNLEŞTİRDİ

Hikmet'in, "Sevdiğimin kadını kaybetmenin tarifi yok" sözlerine, Şenel'in yakınları, avukatları ve izleyiciler tepki gösterdi. Şenel'i eşi Levent Şenel, ayağa kalkarak, "Lütfen herkes sakin olsun. Gereken cevabı ben vereceğim" diyerek, salondakileri sakinleştirdi.

Savunmasına devam eden tutuklu sanık, 2015 yılında ders kaydını yaparken Ceren Damar Şenel ile tanıştığını anlatarak, "Daha sonra duygusal ilişkimiz oldu. Benim kız arkadaşım vardı. Kız arkadaşımdan ayrılmamı söyledi. Ben önce reddettim. Ancak arkadaşlığımızı sürdürmeye devam ettim. Birkaç kez cinsel birlikteliğimiz olmuştur. 'İlişkimizi kız arkadaşına söylerim' diye beni tehdit etti. Ceren çok kıskanıyordu. Ceren'in yüzünden kız arkadaşımla ilişkimi bitirmek zorunda kaldım" diye konuştu. Bu iddialar üzerine salondakiler, "Adam ol, insan mısın sen?" diye bağırdı.

KOPYA ÇEKERKEN YAKALANDIĞINI İTİRAF ETTİ

Sınavda kopya çekerken Ceren Damar Şenel tarafından yakalandığını itiraf eden sanık Hikmet, şunları söyledi:

"O gün herkes kopya çekiyordu. Ceren Damar'dan ayrıldığım için sadece benimle uğraşıyordu. Bana daha önce sürekli, 'seninle uğraşacağım senden intikamı alacağım' diyordu. Her sınavda yanıma gelerek, başımda durarak, görevli oluyordu. Olayın yaşandığı gün üçüncü sınavım vardı. Üç sınavımın olduğunu, eski günlerin hatırına toleranslı davranmasını istedim. Sınav başladıktan sonra kopya çekmeye başladım. Yanıma gelerek, kopya malzemelerimi aldı. Benimle uğraşacağını söyledi. İntikamını alacağını söyledi. 'Annene nasıl FETÖ'den işlem yaptıysam sana da aynısını yaptıracağım' dedi. Annemi bu işe karıştırdığı için sinir krizi geçirdim. Annem hakkında söylediği sözleri unutamadım. Geçirdiğim zor zamanları düşündükçe sinirlendim. Babamın silahını aldım. Plan ve tasarlama yapmadım. Ceren, annemi bu işe karıştırmasaydı bu vahim olay olmayacaktı. Yanına gittim, Ceren'e, 'Nasıl bir insansın, FETÖ iftirası atılmasında ilgin var mı?' diye sordum. Ceren bana bağırdı, 'Seni de harcarım' dedi. O anda sinir krizi geçirdim. Ceren'i bıçakla yaraladım. Silahı kafama dayadığım sırada birkaç kişi geldi. Silah ateş aldı, Ceren’e isabet etti. Öldürmek istemedim. Üzgünüm."

'KATİLİN ANLATTIĞI HİKÂYE'

Söz alan Ceren Damar Şenel'in babası Mustafa Damar, sanığın anlattıklarının Brezilya dizilerinin senaryoları gibi olduğunu belirterek, "Ceren iyi yetiştirilmiş iyi eğitim almış, ahlakla donatılmış bu toplumun yetiştirdiği çok değerli kıymetli bir evlat, bir bilim kadınıdır. Yurt dışında eğitim görmüştür. Değerlerimize sahiptir. Kızımın görev yaptığı yer yüzlerce öğrencinin görev yaptığı, günde onlarca eğitim gören insanlarla birlikte olduğu, iletişim kurduğu bir kurumda çalışıyor. Katilin bu anlattığı hikâyeleri nereye oturtacağız bilemiyorum. Niye böyle saçma bir senaryo yazdılar bilemedim" diye konuştu.

Müşteki avukatı Çetin Aslan, sanığın baştan beri çelişkili ifadelerde bulunduğunu belirtti. Bu davanın toplumsal durumunu göz önünde bulundurmak açısından önemli olduğunu vurgulayan Aslan, "Bu sorun hepimizin sessiz kaldıkça daha da büyüyecek. Bizim burada özellikle hukukçulardan beklediğimiz; yargılamanın sonunda hukuka adalete duyulan güveni tekrar temsil eden ve bu tür cinayetlerde emsal teşkil edecek bir kararın çıkmasıdır" dedi.

CEREN’İ PHOTOSHOP KULLANARAK OKULA İHBAR ETMİŞ

İlk olarak 2016 yılında sanığın açıkça kopya çektiğini belirten Aslan, sözlerine şöyle devam etti: "Pişmanlık duyacağına özür dileyeceğine, Ceren’e ‘senle görüşeceğiz’ diye tehdit ediyor. Ceren’e zarar vermek için sahte bir isimle okula ihbarda bulunuyor. Ceren’in sosyal medya hesabından aldığı görüntünün altına photoshop yaparak okula darbeyi desteklediği şeklinde ihbarda bulunuyor. Ceren’in hiç kimseyle düşmanlığının olmadığını ve sevilen sayılan bir kişi olduğunu biliyoruz. Sanığın yine eski sevgilisi hakkında photoshop yöntemiyle ahlak dışı bir iftira attığı ortaya çıktı."

‘ÖNCEDEN PLANLANMIŞ’

Aslan, savunmasının devamında, "Sanık, önceden hazırladığı silahını yatak odasında saklıyor. Sonra okula tekrar gidiyor. Bütün gün okulda planlanan eylemin keşfini yapıyor. Ceren’in son sınavdan sonra odasına gitmesiyle hemen ardından odanın kapısını kapatıyor. Otopsi raporunda da görüldüğü üzere ateş ediyor. İki el ateş ettikten sonra 17 kez bıçaklıyor" diye belirtti.

‘EN YÜKSEK CEZA İLE CEZALANDIRILMASINI TALEP EDİYORUZ’

Müşteki avukat Eylül Erdem de olayın hala etkisinden çıkamadığını belirterek, bu olayın hiç kimse tarafından unutulamayacağını ve sanığın en yüksek ceza ile cezalandırılmasını talep etti. Erdem, Şenel’in sanığı daha önce profesyonelce hazırladığı kopyaları çektiği sırada yakaladığını belirtti. Müşteki avukatlar devamında sanığı çapraz sorguya aldı.

SANIĞIN AVUKATI AKP’Lİ ÇIKTI

Ardından 2015 yılında AKP Ankara 1. Bölge Milletvekili aday adayı olan ve Polis Akademisi Adli Bilimler Müdürlüğü’nde öğretim üyeliği yapan sanık avukatı Vahit Bıçak söz aldı. Bıçak, "Ceren nasıl kamu görevi yapıyorsa ben de yapıyorum" dedi.

Ara verilmeden önce duruşma salonunda Ceren’in eşinin ve yakınlarının yönlendirilmesi ile özgürlüğünün tehdit edildiğini iddia eden Bıçak, 15 dakika dışarı çıkamadığını ve yemek yiyemediğini öne sürdü. Bıçak, "Alkışlar ve yuhalamalar olabilmektedir. Bu kadar yıl avukatlık yaptım. Mağdur yakınlarının iki gün önce basın açıklaması yaptıklarını görmedim" ifadelerini kullandı.

KATLİAMI MEŞRU MÜDAFAA OLARAK GÖRDÜ

Cinayetin sanık tarafından işlediğine ilişkin hiçbir görgü tanığının olmadığını ileri süren Bıçak, sanığın savunmalarının samimi olduğunu iddia etti. Bıçak, konuşmasının devamında daha da ileriye giderek, sanığın meşru müdafaada bulunduğunu öne sürdü. Bunun üzerine Bıçak salonda bulunan izleyiciler tarafından yuhalandı.

‘EMNİYETTE BASKI VARDI’

Daha sonra tanık Dr. Öğretim üyesi Hatice Tolunay Ozanemre Yayla konuştu. Olayın yaşandığı sırada odadayken bir takım sesler duyduğunu ifade eden Yayla, "Koridorda seslerin Ceren hocanın odasından geldiğini tespit ettik. Odaya girdiğimizde sanık elinde deri bir kılıf ile hızlıca odadan çıktı. Ceren’i kontrol ettiğimizde arkası bize dönüktü. Ben tam eğilmek üzere bakarken başka bir hoca ‘bakma’ dedi. Dekan’a haber vermek için odadan ayrıldım Nesibe Hoca 112’yi aradı. İki ayrı polis memuru beni okulda sorguladı. Daha sonra emniyete gittik. Olayın tatsız yönü orada da devam etti. Ben gittiğimde her ikisine de yazık olmadı mı? dediler. Ben de hayır bir tek Ceren’e yazık oldu dedim. Bir baskı vardı. Memurlar ‘saygılı biri olduğu söylenebilir mi’ diye sordular. Emniyet’e doğru giderken ‘pişman olmuş mu dedim’ bizi karşılayan polislere. ‘Hayır asla pişman değil’ dediler. Ama pişman olduğunu söyler’ dediler" diye konuştu.

‘CEREN BANA KOPYA KALEMLERİNİ GÖSTERDİ’

Çankaya Üniversitesi’nde öğretim görevlisi bir diğer tanık Nesibe Kurt Konca ise Şenel’in kopya kalemlerini topladığını ve kendisine gösterdiğini kaydetti. Konca sınavdan sonra odasına gittiğini bir süre sonra silah sesine benzer 4 ses duyduğunu ifade etti. Konca, "Ardı ardına atılan bir silah sesi değildi. Hemen Ceren’in odasına gittim. Ceren’in odasına gittiğimde Ceren yerde yatıyordu hala nefes alıyordu. Sanık o sıra bıçağı kınına koyuyordu. Benim odam Ceren’in odasının karşısında, hemen odama girip 112’yi aradım. Emniyetteki ifademde de beni ilk duvarda kanların olduğu bir odaya aldılar" dedi.

SANIK AVUKATI HAKKINDA SUÇ DUYURUSU TALEBİ

Tanık ifadeleri devam ederken söz alan Kılıç’ın tanığa olayla ilgisi olmayan soruları sorması üzerine tepki gösteren müşteki avukatlar, sanık avukatın avukatlık onuruna yakışmayan bir durum sergilediğini belirterek, hakkında Ankara Barosu’na suç duyusunda bulunulmasını talep etti.

Savunma beyanların ardından mahkeme heyeti bir sonraki duruşmanın 29 Kasım’da yapılmasına karar verdi. (DHA/MA)

dava cinayet kadın cinayeti