Eğitim Sen: Öğretmenlere verilecek ‘din dersi’ yasal değil, geri çekilmeli
Osman ÇAKLI
İSTANBUL – Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ilk ara tatili olan 11-17 Kasım’da öğretmenlere verilecek seminerlere eklediği ‘din dersinin’ yüz yüze yapmaktan vazgeçti. Zorunluluğu kaldırılmayan ve bütün öğretmenleri kapsayan ‘din dersi’ semineri MEB’in Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’ne aykırı. Yönetmelik ile çelişen kararı Eğitimci Özgür Bozdoğan ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Hukuk Bürosu ile konuştuk.
‘DİN DERSİ SEMİNERİ ZORUNLULUĞU FİİLEN KALKMIŞ GÖRÜNÜYOR’
ÇEDES protokolü ile başlayan tartışmalar, karma eğitim, beyaz önlük teşviki ve seçmeli adıyla din dersi saatlerinin artırılması şeklinde devam etti. Son olarak bütün öğretmenleri kapsayan din dersi semineri tartışmaya neden olsa da yaygın bir tepkiye dönüşmedi. Önce yüz yüze yapılacağı açıklanan seminerin daha sonra online yapılmasına karar verildi.
Eğitim Sen Hukuk Bürosu’ndan Necmiye Başel, online olunca öğretmenlerin tercih hakkının olduğunu söyleyerek “Fiili olarak din dersi semineri zorunluluğu kalkmış görünüyor. Ancak eğitimin kendisi hala duruyor, bu konuda itirazlarımız da sürüyor” dedi.
Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’ne göre uygulamanın yasal sorun doğurduğundan söz eden Başel, şöyle konuştu: “Eğitim-öğretimin daha iyi yürütülmesiyle ilgili teknik çalışmalar, personel politikaları, mesleki gelişim, çoklu dil modeli vs. gibi eğitimler veriliyor. Din dersi semineri yönetmeliği aykırı bir sorunu doğuruyor.”
‘NE BİLİMSEL NE AKILCI’
Eğitimci Özgür Bozdoğan da Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği ile diğer yönetmeliklerine aykırılık olduğunu kaydetti. Bozdoğan, öğretmenlerin mesleki olarak atandığı alana katkı sağlayacak seminerlere girmesi gerektiğini ifade ederek, “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin dışındaki öğretmenlere bu eğitimin katkı sağlama koşulu yok. Bir kere bilimsel değil ve akılcı değil. Yani matematik öğretmenin din dersi semineri almasının nasıl bir anlamı olabilir?” diye konuştu.
‘SEÇMELİ DİN DERSİYLE BAŞLAYAN SÜREÇ MÜFRADAT DEĞİŞİKLİĞİNDE DERİNLEŞEBİLİR’
Bozdoğan, uygulamanın mevzuatla uyuşmadığını sözlerine ekleyerek şöyle devam etti: “Buradan kamusal bir fayda ya da bireysel bir yarar olmadığını biliyoruz. Zaten böyle bir çaba olmadığı kanaatindeyiz. Kasım ayı sonunda yapılacağı söylenen müfredat değişikliğini düşündüğümüzde bütün sürece bakınca çok daha derin bir faaliyetin içerisinde olunduğunu düşünüyoruz. Öğretmenlere bu şekilde seminer verilecek olması, seçmeli din dersleriyle başlayan sürecin çok daha derinleşmesine işaret. Bu anlamıyla iptal edilmesi ortak talep olmalı. Meseleye dair maalesef yaygın bir tepki olmadı, kamuoyunun da gündemine girmedi.”
‘LAİK VE BİLİMSEL EĞİTİM ORTADAN KALDIRILMAK İSTENİYOR’
Dönüşümün kaygı uyandığını anlatan Eğitimci Bozdoğan, eğitimdeki dinselleştirmenin derinleşerek devam ettiğini söyledi. Değiştirilmesi tartışılan müfredata ilişkin de soru işaretlerinin olduğundan bahseden Bozdoğan, eğitimdeki dönüşüme dair kaygısını şu ifadelerle anlattı:
“Müfredat değişimiyle de neyin getirileceği daha büyük bir soru işaretine neden oluyor. Kaygım ve korkum şöyle, müfredat değişikliğinde bu yıl gördüğümüzden çok daha büyük bir adımı göreceğiz. Altı oyulmuş laik ve bilimsel eğitim ortadan kaldırılıp, üzeri örtülmeye çalışılıyor.”
ORTAÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ’NDE NE DİYOR?
Yönetmeliğin 87’nci maddesi, “Öğretmenlerin mesleki çalışmaları” başlığı altında yapılan tanım şöyle:
“Ortaöğretim kurumlarında görevli yönetici ve öğretmenler, derslerin kesimi tarihinden temmuz ayının ilk iş gününe, eylül ayının ilk iş gününden derslerin başlangıç tarihine kadar geçen sürelerde mesleki çalışma yaparlar. Mesleki çalışma programı, okul müdürlüğünce yönetici ve öğretmenlere bir hafta önceden duyurulur.
a) Yönetici ve öğretmenlerin; genel kültür, özel alan ve pedagojik formasyon konularında, bilgilerini arttırıcı faaliyetler yapılır.
b) Yeni beceriler kazandırmaya, eğitim ve öğretimde karşılaşılan problemlere çözüm yolları bulmaya, öğrencinin ve çevrenin ihtiyaçlarına göre plan ve programlar hazırlamaya yönelik faaliyetler yapılır.
c) Öğretim programları, mevzuat ve uygulamalarla ilgili inceleme ve değerlendirme yapılır.
ç) Öğretmenler Kurulu, zümre öğretmenler kurulu toplantılarıyla bunlarla ilgili iş ve işlemler yapılır.
d) Eğitim ve öğretim yılı değerlendirmesiyle yeni öğretim yılında uygulanacak yıllık çalışma programı, iş takvimi ve iş bölümüyle ilgili hazırlıklar yapılır.
e) Okulun ve çevrenin ihtiyaçlarına göre eğitim ve öğretimle ilgili diğer konular da değerlendirilebilir. f) Gerektiğinde Bakanlığın ilgili birimlerince hazırlanan plana göre farklı mesleki çalışma programları da uygulanabilir.”