İhsan Eliaçık: AKP kapitalizme abdest aldırıyor
İlahiyatçı-Yazar İhsan Eliaçık, AKP'nin 'İslami-muhafazakâr' kimliğini, izlediği politikaları ve söz konusu durumun demokrasiye olan etkisini değerlendirdi.
İktidarın din politikasının, sorgulanmamış eski İslam kültürüne dayandığını dile getiren Eliaçık, sorgulanmamış eski İslam’ın, tarih boyunca Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde iktidarların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla üretilmiş olan İslam kültürü olduğunu söyledi.
'ÇAĞDAŞ BİR İSLAM ANLAYIŞI GELİŞTİRİLMİYOR'
Söz konusu durumun demokrasiye olan etkisine değinen Eliaçık, "Bu dönemde yazılmış fıkıh kitapları, sultanlara ithafen yazılmış seyahatnameler, Müslüman askeri tarım imparatorluklarının ihtiyaçlarını karşılamak için yazılmış metinlerdi. Şu an onlar hiç değiştirilmeksizin, hatta hiçbir yorum yapılmaksızın olduğu gibi alınıyor ve 'İslam budur' diye günümüzde uygulanmaya çalışılıyor. Bunun örneklerini Irak ve Suriye’de İŞİD ve El-Kaide, Afganistan’da Taliban olarak, Suudi Arabistan ve biraz daha Şii formuyla İran’da görebiliyoruz. Yeni ve çağdaş bir yorum geliştirilmiyor. Çağın ruhu kavranabilmiş değil. Eski çağların ruhuyla hareket ediliyor. Ve eski çağlarda birçok hadisler uydurulmuş, yorumlar yapılmıştır. Dönemin askeri tarım imparatorlukları için kitaplar yazılmış. O kitaplar olduğu gibi günümüze aktarılıyor. Oraya bakılıyor, orda ne yazıldıysa ‘İslam’ın gereği budur’ diye uygulanmaya kalkışılıyor. Dolayısıyla muhafazakârlık tam da burada devreye giriyor. Çağdaş İslam anlayışı üretilemiyor. Çağın insanına seslenecek ve çağın ruhunu kavramış bir yaklaşım sergilenemiyor. Bu nedenle demokrasiyle bir türlü barışılamıyor" dedi.
'BU İKTİDARIN DA MUHAFAZAKARLIĞI BÖYLE'
AKP iktidarının hiçbir zaman muhafazakâr olamadığı gerçeğinin, sadece son 10 yılda yaşananlara bakılarak görülebileceğine vurgu yapan Eliaçık, "Kendilerine muhafazakâr diyorlar; ama neyin muhafazakârı? Geleneğin muhafazakârı mı, devletin muhafazakârı mı, halk kültürünün muhafazakârı mı? Şu ana kadar muhafazakâr dedikleri şey, aslında muhafaza-kâr yani kâr-ı muhafaza eden bir zihniyete sahip oldukları ortaya çıktı. Biz onlara kapitalizmi abdest aldırmak dedik. Son 10 yıldır yaşadığımız bu muhafazakâr dönemin, abdestli kapitalizm dönemi olduğunu, yani kapitalizme abdest aldırmak; kârı, parayı ve zenginliği yüceltmek ve elde ettiklerini bu açıdan muhafaza etmek olduğunu söyleyebiliriz. Bu iktidarın muhafazakârlığı böyle" diye konuştu.
'AKP'NİN YEGANE GAYESİ AYAKTA KALMAK'
AKP iktidarının günübirlik hareket ettiğini, elde ettiklerini korumaya çalıştığını dile getiren Eliaçık, devletin temel davranışlarında hiçbir değişiklik olmadığına dikkati çekerek, "Kendi eylemlerini devlet, kanun, hukuk haline getirmeye çalışıyorlar. Baktığımızda mevcut iktidarın yegâne gayesinin ayakta kalmak, iktidarını devam ettirmek olduğunu söyleyebiliriz" diye belirtti.
DİNİ DEĞERLER AYAKLAR ALTINDA
Ölüm orucu sonucu yaşamını yitiren Grup Yorum Üyesi İbrahim Gökçek’in mezarına yönelik saldırı girişimi ve Gazi Cemevi ile bölge kentlerinde mezarlıklara yönelik saldırılara değinen Eliaçık, İslam’ın en kadim sosyal değerlerinin ölüye saygı, mabetlere saygı ve komşu hakkı olduğunu hatırlattı. Eliaçık, şöyle devam etti: "Mezarlardan ölüleri çıkarmak, kemikleri yakmak veya mezardan çıkardığı ölüye tekrardan kötü muamelede bulunmak, sadece dinen kötü görünen bir şey değil, aynı zamanda mevcut Türk Ceza Kanunu'na (TCK) göre de suçtur. Keza mezarları tahrip etmek, gaz bombaları atmak ve herhangi bir mabede kapıyı kırıp zorla içeri girmekte suçtur. Bunların hiçbirisini dinlemeyip, hukuku ve dini değerleri aylaklar altına alarak bu suçu işliyorlar. Televizyonda gözlerini kırpmadan tehditler savurarak, ‘mezarlıkları yakacağız' diyerek ve bizzat uygulayarak da yapıyorlar.
'YAPTIKLARININ MÜSLÜMANLIKLA ALAKASI YOK'
TCK'de bunu yapanların 6 aydan 2 yıla kadar cezalandırılması talep edilir. Bunu yapanların gerçek İslam'la alakası yoktur. Kendilerine Müslüman diyorlarsa, yaptıklarının Müslümanlıkla da alakası yoktur. Eğer Türkiye'de şu anda görevinin başında olan ve işini yapan bir hukuk adamı, bir savcı olsaydı, cemevine gaz bombası atanların ve koçbaşı ile kapıyı kırıp içeri girmek isteyenlerin dini değerlere saygısızlıktan gözaltına alınması gerekiyordu. Kayseri’de cenazeyi gömdürmeyenlerin, ‘gömülse bile çıkarıp yakacağız’ diyenlerin tamamının gözaltına alınması gerekir. İbrahim Gökçek’in cenaze namazının kılınmasından gömülmesine kadar yapılan işlerin tamamı hem dini açıdan haram hem de mevcut Türk Ceza Kanunu’na göre de suçtur."
'SUÇ OLDUĞU AÇIKLANMALI’
Yapılanlara rağmen savcıların sessiz kaldığına, herhangi bir mahkemenin harekete geçmediğine dikkat çeken Eliaçık, Kayseri milletvekillerinin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve Cumhurbaşkanı’nın yapılan saldırı girişimlerinin suç olduğunu, tekrarı halinde savcıların harekete geçmeleri yönünde açıklamalar yapmaları gerektiğinin altını çizdi. Türkiye’nin hukuk devleti olmaktan tamamen çıktığını söyleyen Eliaçık, "Topluma bunları ifade etmeleri gerekiyor. Çünkü onlar kanun adamıdırlar. Ve sürekli olarak hukuku hatırlamakla ve hatırlatmakla mükelleftirler. Ama hukuku hatırlamadıkları gibi hukuksuz işler yapanları, alenen suçu teşvik edenleri, suçluları öven insanlara ses çıkarmadıklarını görüyoruz. Bu da bize Türkiye’nin bir hukuk devleti olmaktan tamamen çıktığını, hukukun askıya alındığını gösteriyor" şeklinde konuştu.
DİNİ VE İLMİ DEĞİL SİYASİ
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Cuma hutbesinde toplumun bir kesimini hedef gösteren açıklamalarını da anımsatan Eliaçık, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdi Diyanet İşleri Başkanı şahsi olarak görüşünü açıklayabilir. Ancak bu görüşün arkasında bir polis, ordu, devlet ve mahkemeler durursa ve bu görüşe katılmayanları ya da bunları tehdit ederse, işte o zaman durum felaket olur. İşte özgürlükçü laiklik tam da burada gerekiyor. Herkes görüşünü açıklayabilir. Kimsenin görüşünün arkasında ordu, polis, devlet ve yargı duramaz. Kimse kendi görüşlerine karşı gelenleri, devlete karşı gelmek ya da İslam’a karşı gelmek diye lanse edemez. Diyanet İşleri Başkanı’nın yaptığı açıklamanın, bilimsel bir değeri de yok. Çünkü korona virüsün nerden kaynaklandığı ile ilgili yapılan araştırmalarda bu virüsün eşcinsellikten veya zina yapanlardan dolayı bulaşmadığı ortaya çıkıyor. Bu virüs eşcinsel olanlara da olmayanlara da bulaşıyor. Dolayısıyla yaptığı açıklama bilimsel değildir. Özellikle siyasi olarak yüzde 70’lik sağ muhafazakar kesimi, yüzde 30’luk sol Alevi oy potansiyeline karşı konsolide etmek için ve tahkim etmek için söylenmiş sözlerdir. Bu sözler dini ve ilmi konuşmalar değil siyasi konuşmalardır." (Mezopotamya Ajansı)