El konulan otomobillerin emniyete tahsisi tartışılıyor: 'Kayyım "al bunu kullan" diyemez'

El konulan otomobillerin emniyete tahsisi tartışılıyor: 'Kayyım "al bunu kullan" diyemez'
Yapılan operasyonlarda el konulan otomobiller emniyete devredildi. Tahsisinin kayyım yöntemiyle yapıldığını belirten avukat Baran Doğan, Bakanlığın “şov” yaptığını söyledi, yargılama sonrasında araçların geri verilmek zorunda kalınabileceğini söyledi.

Osman ÇAKLI


İSTANBUL – Suç örgütlerine yönelik yapılan operasyonlarda son dönemde, çok sayıda lüks otomobile el konuldu. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bahse konu 23 otomobilin mahkeme kararıyla İstanbul Emniyeti’ne devredildiğini duyurdu. Operasyonlarda gözaltına alınan şüpheliler hakkında henüz kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmuyor. Peki, suç örgütlerine yönelik operasyonlarda el konulan otomobillerin emniyete tahsisi hukuki mi?

Avukat Baran Doğan, ArtıGerçek’e yaptığı açıklamada, söz konusu otomobiller hakkındaki tasarrufun hukuka aykırı olduğunu belirterek, yargılama sonrasında otomobillerin geri verilmesi durumunun doğabileceğini söyledi.

‘KORUMA TEDBİRİ ÖZELLİĞİ GEREĞİ GEÇİCİDİR’

Bakan Ali Yerlikaya’nın “artık milletimizin hizmetinde” diyerek duyurduğu otomobillerin, emniyete tahsis edilmesi kamuoyunun bir kısmında ‘hoş’ karşılansa da hukukçular, tahsisin ancak şüpheli ya da sanıklar hakkındaki suçların kesinleşmesiyle mümkün olabileceğini söylüyor. Avukat Baran Doğan, müsadere kararının verilebilmesi için hükmün kesinleşmesi gerektiğine dikkat çekerek, mevcut durumda mülkiyetin kamuya geçirilmesi uygulamasının doğru olmadığı kanaatinde. Hukuka rağmen araçların tahsisle birlikte kullanımı, hukuka aykırı bir sonucu doğurabileceğini söyleyen Doğan, şöyle konuştu:

“Suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçu var. Ortada bir şirket söz konusu ise ve bu araçlar şirkete aitse, bunlara el konabilir ve kayyım atanabilir. Burada el koyarak koruma tedbiri uygulanmış. Koruma tedbirleri özellikleri gereği geçicidir. Bu geçicilik, önemli bir husustur. Çünkü şartlar ortadan kalktığında koruma tedbiri de ortadan kaldırılmak zorundadır.”

‘ŞÜPHELİ VE SANIKLARIN MALLARINA TEDBİREN EL KONULUNCA KORUNMASI GEREKİR’

Avukat Doğan, tahsisin kayyım yöntemiyle yapılmış olabileceğini düşündüğünü belirterek şu ifadelerle devam etti:

“Bunlar şirket araçlarıysa yönetim kayyımı atanmış olabilir, şahıslara aitse de kayyım atanabiliyor. Kayyımın buradaki tasarrufu hukuku uygun mu değil mi bunu tartışmak gerek. Yönetim kayyımının görevi, malları idare etmek, değerinin düşmesini engellemek ve gerekli önlemleri almaktır. Bu malla ilgili şüphelinin ya da sanığın haklarının korunması gerekir. Kayyım bu doğrultuda hareket etmek zorundadır. Kayyım, bir başkasına ‘al bunu kullan’ diyemez. Malda bir zarar meydana geleceği kuşkusuzdur. Yargılama sonucunda bu kişiler beraat ederse, hesap sormayacak mı? Anayasal hak söz konusu, bu kişiler tazminat davası açabilirler.”

Avukat Baran Doğan

‘HUKUK GÜVENLİĞİ ORTADAN KALDIRILIYOR’

Doğan, kendi değerlendirmesine göre tasarrufun yersiz olduğuna işaret etti. Şüpheli ve sanık haklarının korunmadığını anlatan Doğan, “araçların emniyete teslim edilmesinin yolunun kayyım atanarak yapıldığını düşünüyorum, başka ihtimal yok. Koruma tedbirleri bu şekilde pervasızca uygulandığı için hukuk güvenliği ortadan kaldırılıyor” dedi.

‘MASUMİYET KARİNESİ İHLAL EDİLİYOR’

Bahse konu otomobillerin medyaya servis edilmesini “şov” olarak değerlendiren avukat Doğan, şu ifadelere yer verdi:

“Bu gösteri, şüpheli ve sanığın mallarının hukuka uygun şekilde korunmadığını gösteriyor. Bu da masumiyet karinesinin ihlal edildiğini gösterir. Kamuoyunun yargılama süreçlerinde ne düşündüğü çok önemli değildir, hukuka uyulmalı. Bu aynı zamanda yargılama üstünde de baskıdır. Türkiye’deki en büyük sorun cezasızlık algısı, suç işleyenlerin yakalanamaması ya da yargılanamaması. Bir taraftan da şüpheli olarak yargılananlar hakkında usullere uyulmuyor. Böyle olsaydı hukuk devletinden bahsedebilirdik. Hukuksuz işlemler bir de kamuoyuna ilan ediliyor.”

Öne Çıkanlar