Erdoğan yine AB’ye çattı
‘İster kişi, ister kurum olsun. AB üyelik süreciymiş, geri kabul anlaşmasıymış, artık hiçbiriyle bizi tehdit edemeyecekler' GÜNCEL – Cumhurbaşkanı...

‘İster kişi, ister kurum olsun. AB üyelik süreciymiş, geri kabul anlaşmasıymış, artık hiçbiriyle bizi tehdit edemeyecekler'
GÜNCEL – Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Almanya ve Hollanda şahsında AB ile ilişkilerde yaşanan kriz ve gerilime dair konuştu: "İster kişi, ister kurum olsun. AB üyelik süreciymiş, geri kabul anlaşmasıymış, artık hiçbiriyle bizi tehdit edemeyecekler. Hele 16 Nisan'da cumhurbaşkanlığı sistemine bir geçelim, ondan sonra çok farklı bir Türkiye doğacak" dedi.
Erdoğan, polis müdahalesi sırasında "Hollanda'da yerlerde sürüklenen Hüseyin Kurt kardeşimin hesabını soracağız" ifadesini kullandı.
Konuşmanın kimi bölümleri şöyle:
‘MUHALEFETİN BAŞINDAKİ ZAT'
"Bu anayasa değişikliğini okumaya bile tenezzül etmemiş bir muhalefet anlayışı var. Ana muhalefetin başındaki zat diyor ki, ‘Cumhurbaşkanı başka, başbakan başta partiden olursa ne olacak?’ Biz de sıkıntı çıkmasın diye cumhurbaşkanlığı ile başbakanlığı birleştiriyoruz. Metni oku metni, metni dahi okumamışsın. Arkasından gelenler de metni okumamışlar. Öyle yalanlar, öyle iftiralar ortaya atıyorlar ki, insanın havsalası almıyor. Ne dediler; cumhurbaşkanı Meclis'i feshedecek. Ya bir defa cumhurbaşkanının Meclis'i fesih yetkisi yok. Değerli kardeşlerim, burada olan ne biliyor musunuz? Ancak cumhurbaşkanı seçimi diyebilir ki yenilemeyi arzu etti. Erken seçim, farazi. Burada parlamento ile beraber bu iki seçim birlikte yapılıyor. Fesih asla, yeniden seçilmesi söz konusu olabilir. Çünkü beş senede bir yapılacak seçimlerde de yine cumhurbaşkanı ile birlikte parlamento seçimi de yapılacaktır. Birisinin yapılıp, birisinin yapılmaması gibi bir şey, bugünkü gibi, yok. Milleti aldatmayın. Çıtayı biraz düşürdü, bu sefer ne demeye başladı? Cumhurbaşkanı belediyeleri, muhtarlıkları kapatacak demeye başladı. Anayasada bu haklar neyse, yeni sistemde de aynen geçerlidir. Bir şey daha söylüyorlar, cumhurbaşkanı çıkaracağı kararnamelerle bu ülkeyi istediği gibi yönetecek. Bu da kuyruklu yalan. Hakkında anayasa düzenlemesinin olduğu bir konuda, cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz. Bunlara hiç girmiyorlar, işlerine gelmiyorlar.
Bunlar tutmayınca çıtayı biraz daha düşürdüler. Cumhurbaşkanı, tüm lokantaları kapatabilir dediler. Bunların yalanların freni yok. Şimdi sıra ne zaman boyacılara, simitçilere gelecek diye bekliyorum. Kardeşlerim, biz cumhurbaşkanlığı sistemini ülkenin ve milletin önünü açmak için getiriyoruz.
Yüzde 15 oy alarak Başbakanlık koltuğuna oturma, sonra da ülkeyi krize sürükleme dönemi bitiyor. Artık cumhurbaşkanlığı görevine gelecek kişi en az 2-25 milyon kişinin desteğini almak zorunda.
Bu hayırcı takım var ya, bunlar kim biliyor musunuz? 15 Temmuz Şehitleri Köprüsü yapıldığı zaman ‘Hayır’ dediler. Osmangazi Köprüsü yapıldı ‘Hayır’ dediler. Şurada üç yılda iki yüz milyon civarında yolcu taşıyan Marmaray'a bile ‘Hayır’ dediler. Şimdi, 18 Mart Çanakkale Köprüsü'nün temelini attık. Buna ‘Hayır’ diyemediler. Çünkü biliyorlar ki, bu hükümet, bu devlet, yapar mı yapar. ‘Bunlarla dalga geçilmez. Bunlara ‘Hayır' demeye kalkılmaz, bunlar yapar’ diyorlar. Bunu gördüler.
‘HASTA ADAM DEDİKLERİ'
Geçmişte ‘Hasta adam’ dedikleri bu ülkeyi bir türlü mezara gömüp, başına taç dikemediler.
Kişi başına milli gelir 3 bin 400 dolarken bugün 11 bin dolara çıktı. Bunların havsalası bunu olmaz. Kardeşlerim, düşünün delikli kuruşa muhtaç olduğumuz durumları düşünün. IMF'ye olan borcu düşünün. Merkez Bankamızın döviz rezervi 127 milyon dolarlara çıktı. Şimdi soruyorum sizlere, 16 Nisan'da güçlü Türkiye için ‘Evet' mi? Kardeşlerim, biz muhalefeti anladık. Bu Avrupa ülkelerine ne oluyor? Avrupa ülkelerinin 16 Nisan konusundaki duruşları muhalefetten daha sert. Bakanlarımızı ülkelerine sokmamak için OHAL ilan edecek kadar her yola başvuruyorlar. Kaldı ki Avrupa'da belediyeler OHAL ilan edebiliyor ya. Bizim ilan ettiğimiz OHAL bunları rahatsız ediyor. İşinize bakın işinize. Türkiye'deki halk oylamasından hangi sonucun çıktığı sizi niye bu kadar ilgilendiriyor. Allah'ın izniyle 16 Nisan'da bunlara gereken dersi vereceksiniz. Tabii onlar da, Türkiye'nin yönetim sisteminin değişmesinin sonuçlarının farkındalar. Onlar farkındalar da bizimkiler değil. Geçmişte "Hasta adam" dedikleri bu ülkeyi bir türlü mezara gömüp, başına taç dikemediler. Tayyip Erdoğan'ın Rotterdam'da dev posterleri dükkanlara asılmış. Gelmiş Hollanda polisi onları söküp atıyor.
Yıllarca bize AB kriterleri diye dayattıkları ne varsa, şimdi hepsini kendileri ayaklar altına alıyorlar. Şimdi bu 16 Nisan bir bitsin. 16 Nisan bittikten sonra masaya oturup, konuşacağız. Gereken neyse onu yaparız. Hollanda'da yerlerde sürüklenen Hüseyin Kurt kardeşimin hesabını soracağız. Yerlerde sürüklenenler sadece benim insanım değil, aynı zamanda AB'nin müktesebatıdır. Bunun hesabını vermek zorundalar.
AB ülkelerinin maskeleri düştü, gerçek suratları ortaya çıktı. Benim oradaki vatandaşımı, soydaşımı, senin de vatandaşın, sen nasıl ata, ite yedirirsin ya. Bu nerede görülmüş. Bunlar insanlıktan nasibini almamış. Bunlarda insanlık yok, bunlarda vicdan yok, bunların merhamet yok. Bunların elinde sadece Türk bayrağı vardı ya, silah yok. Bu Avrupa İkinci Dünya Savaşı öncesinin ırkçı, faşist Avrupasıdır. Bu Avrupa, Ortaçağ'ın Türk ve İslam düşmanı Avrupasıdır."
‘TEK MİLLET, TEK BAYRAK İÇİN'
"Avrupalılar önce Suriye meselesinde. Ardından 16 Nisan konusunda ortaya koydukları tavırla, kend maskelerini kendi yırtmıştır. Bunlar, Diyanet İşlerimizin imamlarına, öğretmenlerine terörist muamelesi yapıyorlar. Tahammül edemiyorlar. Ajan muamelesi yapıyorlar. Ondan sonra bir ay, İstanbul'da Alman konsolosluğundaki ajan terörist saklanıyor. Bir ay. Ve Şansölye Merkel burada ziyaretime geldiğinde, onu bırakmamızı istiyor. Dedim ki; yargı bağımsızdır, bırakamayız. Kararı verecek olan yargıdır. Ben size 4 bin 500 terörist dosyası verdim. Nerede neticesi. Bu terörist PKK'lıların, FETÖ'cülerin dosyaları nerede? Siz vurdunuz mu, biz de size vururuz. Siz nasıl davranırsanız bizden de aynı muameleyi görürsünüz. Bundan sonra ülkemizde çeşitli sıfatlar altında ajanlık faaliyeti yapmasına müsaade etmeyeceğiz. İster kişi, ister kurum olsun. AB üyelik süreciymiş, geri kabul anlaşmasıymış, artık hiçbiriyle bizi tehdit edemeyecekler. Hele 16 Nisan'da cumhurbaşkanlığı sistemine bir geçelim, ondan sonra çok farklı bir Türkiye doğacak.
Bakıyorsunuz Alman milletvekiline. Ya sana ne, avucunun içerisine "Hayır" yazmış, dolaşıyor. Meydanlarda kampanyalar yapılıyor. Korkunun ecele faydası yok. Türkiye'yi kiş başı 25 bin dolarlık zenginliğe ulaştırma konusunda kararlıyız. Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmek için sanayimizle, alt yapımızla gümbür gümbür geliyoruz. Şimdi size soruyorum, öyle bir cevap verin ki bizi izleyen vatandaşlarımız, tüm Avrupa bunu duysun. Hazır mıyız? Tek millet için ‘Evet' mi? Tek bayrak için ‘Evet' mi?. Bugün aynı zamanda Nevruz. Hep birlikte bir olacağız, iri olacağız. Diri olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. O zaman gelelim şarkımıza. Hazır mısınız? Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi söylediğim tüm şarkılarda. Bana her şey sizi hatırlatıyor. Bana her şey ormancı kardeşlerimi hatırlatıyor."