Ergenekon torbasından FETÖ torbasına Dink davası

Hrant Dink suikastine ilişkin tetikçi ve azmettiricilerin yargılandığı dava bugün görülüyor. Duruşmada Fethullah Gülen'in de sanık olarak yer aldığı üçüncü iddianame okunacak.

Ergenekon torbasından FETÖ torbasına Dink davası

GÜNCEL - Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlileri ile tetikçi ve azmettiricilerin yargılandığı ana dava, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.

28 TUTUKLU SANIK MAHKEME SALONUNDA

Sanık sayısının 86’ya yükseldiği ana davanın bugünkü duruşmasında, tutuklu sanıklar eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ile ana davayla birleştirilen üçüncü iddianamenin tutuklu sanıkları eski Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz, eski Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız ve gazeteci Ercan Gün’ün aralarında bulunduğu toplam 28 tutuklu sanık hazır bulundu.

İDDİANAME DAHA ÖNCE İADE EDİLMİŞTİ

Cemaatçi savcılar tasfiye edilmeden önce dönemin darbeye teşebbüs davası sayılan Ergenekon soruşturması torbasına atılmaya çalışılan Dink cinayeti davası, cemaatin tasfiyesiyle başlayan FETÖ soruşturması torbasına atılmış, ancak dosyanın 3. iddianamesi, suçlamalar yönünden yeterli olmadığı gerekçesiyle savcılığa iade edilmişti.

3'üncü iddianame ile sanık olan jandarma görevlileri Trabzon Jandarma İstihbarat, İstanbul Jandarma İstihbarat, Samsun Emniyet ve Jandarma görevlileri ve o dönem Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı Analiz Merkez Amiri olan Hamza Celepoğlu olmak üzere 4 gruba ayrılıyor.

Fox TV Haber Müdürü Ercan Gün, İhlas Haber Ajansı muhabiri Muammer Ay ve geçmişte 'ulusalcı' çizgideki kitaplar yayınlamasıyla bilinen IQ Kültür Sanat Yayıncılık’ın sahibi Adem Sarıgöl’ün eklendiği dosyada, eski savcı Zekeriya Öz, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, gazeteciler Faruk Mercan, Adem Yavuz Arslan, avukat Halil İbrahim Koca da firari sanıklar arasında yer alıyor.

İLK ÖNE ÇIKAN İSİM ALİ ÖZ

Cumhuriyet'ten Canan Coşkun'un haberine göre, davanın Trabzon grubu sanıkları arasında öne çıkan isim Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz. Trabzon grubu cinayet tasarısından Temmuz 2006’da azmettirici Yasin Hayal’in eniştesi Coşkun İğci aracılığıyla haberdar oldu. Jandarma istihbarat görevlileri Veysel Şahin ve Okan Şimşek ihbarı üstleri Metin Yıldız’a, Yıldız da Ali Öz’e iletti. Ancak Öz’ün sumen altı etmesi nedeniyle ihbarla ilgili çalışma yapılmadı. İğci, Veysel Şahin ve Okan Şimşek tarafından sağda solda konuşmaması için uyarıldı. Cinayet işlendikten sonra 20 Ocak 2007’de Trabzon Jandarma İstihbarat görevlileri Metin Yıldız ve Gazi Günay tarafından hazırlanarak Ali Öz’ün imzaladığı haber bildirim formu düzenlendi. Formda, "İstanbul’a giden 4 kişi tarafından Hrant Dink’in evi ile Agos gazetesi arasındaki güzergâhın keşfinin yapılarak krokilerin hazırlandığı, olayda kullanılan silahın temin edilebilmesi için Yasin Hayal’e 500 YTL para gönderildiği ve Ardeşen el yapımı silahın temin edildiği" bilgisi yer alıyordu. Formun hazırlandığı 20 Ocak 2007’de silah bilgisi henüz duyulmamıştı.

Cinayet tasarısını İğci’den öğrenenlerden Okan Şimşek ifadesinde, cinayetten sonra Metin Yıldız’ın emriyle İğci ile görüşerek, tasarı bilgisini sağda solda anlatmaması konusunda uyardıklarını belirtti. Bunu İl Jandarma komutanı Ali Öz’ün izniyle yaptıklarını söyledi. Öz bu konu ile ilgili de "Ben ne kimseye gidin ne de birini tehdit edin şeklinde bir şey söylemedim. Söylemem de mümkün değil zaten" dedi. İğci’nin uyarılması ile ilgili emir verdiği iddiası ile ilgili de, "Karargâhta toplantılardan birinde ya da ayaküstü ‘bu konuyu konuşmayın, dedikodu malzemesi yapmayın’ demiş olabilirim. Bunun sebebi de konunun araştırılması için ilgili makamlarca müfettiş gönderilebileceğinden yanlış bilgi ya da bilgi kirliliğine sebep olmaması amacını taşır" ifadelerini kullandı.

DİNK'İN ADINI CİNAYETTEN SONRA DUYMUŞ

Temmuz ayındaki darbe girişiminin ardından tutuklanan Trabzon Jandarma Komutanı Ali Öz, kendine yöneltilen suçlamalarla ilgili Emniyet ifadesinde, "Dink adını öldürme olayından sonra öğrendim. Daha önceden ne adını, ne gazetesini, ne evini, ne de yayın kuruluşunu isim ve adres olarak bilmiyorum" dedi. Samast, Hayal ve Erhan Tuncel, Coşkun İğci ile ilgili istihbari çalışma yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine de "Trabzon İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün herhangi bir çalışmasının olup olmadığını bilmiyorum. Dişe dokunur, anlamı olan bir bilgi elde etmiş olsalar kayıtlara girer ve uygun şekilde de değerlendirilir. Bunlarla alakalı bana gelen herhangi bir bilgi yok" dedi.

Öz, ihbarın her sabah yapılan toplantıda kendisine bildirilmesi ile ilgili de, "Bu konunun toplantıda gündeme geldiğini bilmiyorum. Eğer bu konu ciddi olarak bana aktarılacak hale gelmiş ise bunu mutlaka elde eden kişinin elde ettiği bilgi ile ilgili görev sonuç belgesi düzenlemesi ve bunun kayda girmesi lazım. Böyle bir kayıt yok, bilgiyi aktardığını söyleyen kişi acaba bu bilgiye inanmadı veya güvenmedi de kayda almadı. Her şeyi komutan yapacaksa o zaman şubede bu kadar personele gerek yok" ifadelerini kullandı ve şunları söyledi:

"Hadi ben atladım, ‘sonra bakarız’ dedim. Şube müdürü, kısım amiri, haberi temin eden personel var. Bunların hiçbiri neden kayıt tutmadı da komutanın kayıt tutmasını bekledi? Komutanın bütün işinin gücünün arasında sadece ‘söyledim’ denen haberi kayıt mı etmesi gerekir? Eğer elde edilen haber bu kadar önemli ise benim bir şey söylememe, ‘sonra bakarız’ dememe veya umursamamama bakmadan öncelikle haberi elde eden personel daha sonra kısım amiri, daha sonra şube müdürünün gerekli kayıtlarını yapıp bana tekrar getirmeleri gerekir. Ben o an başka bir şey düşünüyor olabilirim."

FETÖ Hrant Dink cinayeti