'Erkek iktidar alanlarına direndik OHAL'e de direniriz'

Mor Ekonomi Raporu: Kadınlar haftada 45 saati ev içi işler için kullanmak durumunda kalırken, bu süre erkeklerde 51 dakika.

'Erkek iktidar alanlarına direndik OHAL'e de direniriz'

Fatma YÖRÜR

ARTI GERÇEK - Emek Çalışmaları Topluluğu, 8 Mart öncesi kadın emeğine odaklanarak, Kadın Emeği ve Mücadelesi panelini İstanbul’da yaptı. KHK direnişçisi Betül Celep ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden İpek İlkkaracan panelde konuşmacı olarak yer aldı ve ‘Toplumsal cinsiyet eşitliği için mor ekonomi’ başlığı ile bir sunum yaptı.

‘Çalışma yaşamını, ev içini ve direnişi dönüştürmeli’ diyen Emek Çalışmaları Topluluğu panelinde konuşan İpek İlkkaracan, Mor Ekonomi çalışmalarını uluslararası araştırma alanlarına taşıdığını belirterek, bu kavramın toplumsal ve ekonomik cinsiyette eşitlikçi bakış açısı sağlamayı amaçladığını ve bakım emeğinin kadın misyonu olarak ücretsiz şekilde yerleşen yapısının aşılması için yürütülen çalışmalarda kullanıldığını belirtti. Kadınların iş yaşamından ev yaşamına maruz kaldıkları emek sömürüsünü istatistiklerle paylaşan İlkkaracan, Türkiye verileriyle Avrupa ülkeleri arasındaki uçurumlara da dikkat çekti.

MOR EKONOMİ NEDİR?

Kadınların istihdama katılım oranlarının gelişmiş ülke istatistiklerinin çok gerisinde olduğunu belirten Karacan, buna karşın kadınların ücretsiz emek alanında yoğun mesai harcadıklarını belirtti. İlkkaracan, kadınların haftada 45 saati ev içi işler için kullanmak durumunda kalırken, bu sürenin erkeklerde 51 dakikaya indiğini belirtti. Bakım ekonomisi yükünün kadınların omuzuna yüklendiğini istatistiklerle paylaşan araştırmacı, İsveç’in bu alanda eşitliğe en yakın ülke olduğunu söyledi.

Kadınlar ücretsizler işlerde yoğun mesai harcarken, ekonomik veriler gelir ve mal varlığının erkeklerde olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye’de kadınların mülk, konut, ve araç sahipliği oranı da erkeklerle kıyaslanamayacak kadar geride. Araştırmaların bu oranların dönüşümüne katkı sunmayı amaçladığını belirten İlkkaracan, öncelikle istihdama katılım, eşit koşullar, ev ve iş yaşamında emek eşitliğinin sağlanmasının amaçlandığını belirtti.

‘KHK DİRENİŞİNDEN ÖNCE YAŞAMDA ERKEK İKTİDARLARA DİRENDİK’

KHK direnişçisi Betül Celep de paneldeki konuşmasında, yaşamda direnişinin KHK öncesi ev içi ve sosyal alandaki erkek iktidar alanlarına karşı başladığını, bir yıllık KHK’lara karşı direnişinin de kadın mücadelesinden güç aldığını belirtti. Celep, kadınların KHK ihraçlarından erkek KHK ihraçlarına göre farklı etkilendiğini belirterek, sosyal ve toplumsal yapının kendisine bu süreçte ‘yerinin zaten ev olduğu’ hatırlatmaları yaptığını belirtti. Celep, bir yıllık direniş deneyiminde hayata bambaşka bir gözle bakmaya başladığını paylaştı:

"Kadınlar olarak hayatın her alanında iktidarlara karşı direniyoruz. Evde okulda başlayan bu direnişim KHK ile Kalkınma Ajansı’ndan atılmam sonrası sokakta başka bir iktidara karşı direnişe dönüştü. Özerk bir kamu kurumu Kalkınma Ajansı’ndan 6 Ocak 2017’de yayınlanan KHK ile atıldım. Üniversite’den hocalarımızın adı var mı, diye ihraç listesini tararken Kalkınma Ajansı’nda adımı gördüm. Hayatımın alt üst olacağını biliyordum ama o kadar beklenmedik ve sıra dışı bir durum ki ne yapacağımı bilmiyordum."

‘KHK DİRENİŞLERİNDE KADIN VE ERKEK DENEYİMLER FARKLI YAŞANDI’

Celep, ihraç sonrası kendisine yakın çevresi tarafından ‘toplumsal rolü’nün hatırlatıldığını belirterek: "Ailem Ankara’da yaşıyor, bana ‘İş için İstanbul’a gitmiştin Ankara’ya dön’ diyerek eve dönmemi beklediler. Kurduğum bir yaşam var oysaki burada. Evli olanlar şu tepkiyi aldı: ‘Zaten bütçeye katkı sunuyordun, ben çalışıyorum geçinir gideriz." Celep, direnmenin ve hak aramanın bile erkeklere özgü olduğu yönündeki kodlamalara karşı kadınların direnişinin daha güçlü olduğunu 66 günlük nöbetinde bir kez daha deneyimlediğini belirtti.

‘BEYAZ YAKALI VE BATILILARIN DİRENİŞ ŞANSI OLDU YA DİĞERLERİ?’

"Hayatımız yaşamın her alanındaki iktidar alanlarına karşı mücadeleye dönüştü." diyen Celep, "Beyaz yakalı olarak direnişinin ses getirdiğini ancak mavi yakalıların direniş ve hak mücadelelerinin görünmediğini belirterek, çalışma yaşamında tüm alanların güvencesiz olduğunu söyledi:

"Beyaz yakalıydım ama ben direnmeyi işçilerden öğrenmiştim OSB’lerdeki direniş benim kadar ses getirmiyordu. Kentin merkezinde direndim bu bir avantajdı. KHK ile atılan daha politikti oysa ki ben direnmeyi Avon işçilerinden öğrendim. Migros direnişi vardı yanı başımda, onlar bana güç verirken sesleri o kadar duyulmadı. Ayrıca Kürdistan’da direniş ve örgütleme şansı olmayan kadınlar İstanbul’a gelip direndi. KHK ile atılan Batılı ve beyaz yakalı ses çıkarabildi. Diğer alanlarda bu daha zor oldu."

KHK direnişinin özgürleştirici ve güçlendiren yanına dikkat çeken Celep, yakın çevresinin ona "Bu hayatta onurlu yaşamak çok da mümkün değil… Başını biraz eğ..." öğütleri verdiğini ailenin bu noktada bir ‘devlet’ figürüne dönüşebildiğini söyledi. Buna karşın direnişinin ikinci günü bir polisin "Siz artık bir rakam değilsiniz, Betül Hanımsınız." dediğini anlatan Celep, "Çünkü ben direndim." dedi. Bu direnişin yeni bir yapıda sürmesi gerektiğini belirten Celep, "Arayışlar var, bir KHK’lılar meclisi kurulması gerektiğini savunuyorum. Sivil toplum ve siyasi partileri arkasına alan bu yapıya ihtiyaç var." dedi.

khk