Eski Rektör Ergüder: Boğaziçi, öğrenci protesto tarihimizde yeni bir sayfa açtı

‘BÜ öğrencilerinin tepkisi ilginçti. Barışçıllığı, sosyal medyanın zekice kullanılması sanırım öğrenci protesto tarihimizde yeni bir sayfa açtı.’

Eski Rektör Ergüder: Boğaziçi, öğrenci protesto tarihimizde yeni bir sayfa açtı

1992-2000 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğü yapan Prof. Dr. Üstün Ergüder, Boğaziçi Üniversitesi’ne AKP’li Prof. Melih Bulu’nun atanması ve bu atamaya karşı geliştirilen protestoları değerlendirdi.

Karar’dan Taha Akyol’a konuşan Ergüder, Boğaziçi Üniversitesi’ne dair şunları belirtti: "Boğaziçi Üniversitesi liberal bir eğitim-öğretim geleneğine sahiptir. Boğaziçi Üniversitesinde kimsenin günümüzde pek moda olan kimliklerine bakmadan insana ve onun özgürlüğüne önem vermek ön plandadır. Odak noktası insandır. Onun özgürlüğüdür. Bu bağlamda herkesin barışçıl bir diyalog içinde olması, değişik fikirlere hürmet etmesi, özgürlüğünü sorumlu bir şekilde kullanması, sorgulayan bir kafaya sahip olması hep ön plandadır. Bu kültür sayesindedir ki Üniversite 1970’lerin öğrenci hareketleri açısından çalkantılı yıllarından, polis müdahalesi olmadan, yara almadan çıkabilmiştir."

‘KURUMSAL ÖZERKLİK OLMAZSA OLMAZDIR’

Üniversitelerin çok özel yerler olduğunu söyleyen Ergüder, "Toplumun düşünce merkezidir, beynidir. Üniversite çok değişik disiplinlerde çalışan bilim adamları topluluğudur. Herkes işini iyi yapabilsin, yani düşünebilsin, araştırma yapabilsin, aykırı soruları sorabilsin diye bütün dünyada kamu yararı olarak akademik özgürlüğe önem verilir, vazgeçilmez bir değer olarak savunulur. Diğer olmazsa olmaz değer ise kurumsal özerkliktir. Kurumsal özerklik ise kanımca üç açıdan önemlidir. Üniversite içinde bilimsel ve akademik özgürlüğün korunması, akademik özgürlüğe dışarıdan gelecek tehditlerin önlenmesi ve son olarak üniversitenin kendine öz bilimsel yapı ve örgütlenmeyi oluşturması ve stratejik planını yapabilmesi. Bu nedenlerle üniversite hiçbir zaman hiyerarşik bir emir komuta zinciri içerisinde yönetilemez" diye konuştu.

‘ÖZGÜRLÜKTEN KORKACAK BİR ŞEY YOK’

"Benim Boğaziçi Üniversitesinde 31 yıl, Sabancı Üniversitesinde ise 12 yıl deneyimim oldu. Özgürlüğün üniversitelerde ne kadar önemli olduğuna fazlasıyla şahit oldum. Özgürlükten korkacak hiçbir şey yok" diyen Ergüder, insanların sorumlu bireyler olmayı ancak özgürlüklerini kullanarak öğrendiğini söyledi.

‘ÇOK İYİ ETTİM’

"Türbanın en sıkı yasaklandığı dönemde siz bu öğrencilere kapılara açtınız. İyi mi ettiniz?" sorusuna ise Ergüder, şu yanıtı verdi: "Çok çok iyi ettim. Zor günlerdi. Yokuş yukarı bir savaştı. Aynı yoğunlukta olmamakla birlikte birçok üniversitemizde bu yasak uygulanıyordu. O günkü YÖK yönetiminden bu konuda hiçbir baskıyla karşılaşmadık."

‘REKTÖR ATAMALARINI NEDEN CUMHURBAŞKANI YAPIYOR, NE GEREK VAR’

Ergüder, "Rektörlerin YÖK sisteminde yukarıdan ve siyasi irade ile atanmasını nasıl buluyorsunuz?" sorusu üzerine de şöyle konuştu:

"Hiç doğru bulmuyorum. 1982 yılına kadar geçerli olan 1750 sayılı yükseköğretim yasasına göre üniversiteler kendi rektörlerini seçerdi. 1982 yılında 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası ile birlikte rektörlerin YÖK’ün önerisine göre Cumhurbaşkanı tarafından atanması sistemimize girdi. 1982-1992 arasında, YÖK’ün kimleri önerdiği, Cumhurbaşkanı’nın hangi kriterlere göre atama yaptığı hiç bilinmezdi. Üniversitelerin bu sisteme hiçbir katkıları olmazdı. 1992 - 2016 yılları arasında hibrid bir sisteme geçildi. Üniversiteler aday belirtiyor, YÖK listeyi kısaltıyor, Cumhurbaşkanı atamayı yapıyor. Genellikle dünyada rektör atamaları Cumhurbaşkanı tarafından yapılmıyor. Bugünkü sistemin gerekçesi devlet fonlarına sahip çıkmak ise zaten ortada bütün üniversitelerin mütevelli heyeti gibi davranan ve devlet bürokrasisinin bir parçası olan YÖK var. Şunu da unutmayalım, eğer doğru hatırlıyorsam, 2015 yılından itibaren vakıf üniversitelerinin rektörlerinin de atamasını Cumhurbaşkanı yapmaya başladı. Neden? Ne gerek vardı?"

‘ÖĞRENCİ PROTESTO TARİHİMİZDE YENİ BİR SAYFA AÇTI’

Ergüder, Prof. Melih Bulu’nun atanmasına dair ise "Boğaziçi Üniversitesine yapılan son atama benim için sürpriz oldu. Uzaktan izleyebildiğim kadarı ile yalnız öğretim üyeleri ve öğrenciler için değil camia için de şok oldu. BÜ öğrencilerinin tepkisi ilginçti. Barışçıllığı, sosyal medyanın zekice kullanılması sanırım öğrenci protesto tarihimizde yeni bir sayfa açtı. Aynı şeyi öğretim üyelerinin davranışları için de söyleyebilirim" dedi.

‘ÖZGÜRLÜK GERİLEDİ’

Türkiye’deki en önemli sorunu yükseköğretimde kalitenin eşit dağılmaması olarak gören Ergüder, "Merkeziyetçilik ve tek tip uygulamaları sevmemizden dolayı özellikle devlet üniversitelerimize tek tip elbiseler dikmekteyiz" dedi.

Ergüder, şunları söyledi: "Cumhurbaşkanımız birkaç yıl evvel Boğaziçi Üniversitesi mezunlarına yaptığı bir konuşmada üniversitenin performansının gerilediğinden şikayet etmişti. Ancak bu yalnız bu üniversitemiz için doğru değil. Uluslararası değerlendirmelerde bütün üniversitelerimiz gerilemiş gözüküyor. Bu bağlamda Küresel Kamu Politikalar Enstitüsü ve Tehlike Altında Akademisyenler Ağının hazırladığı raporu öneririm: Free Universities. Putting the Academic Freedom Index into Action. 2020’nin Mart ayında yayımlanan bu rapora göre akademik özgürlük endeksinde üniversitelerimiz dünyada en düşük puanı olan üniversiteler (ülkeler) arasına düşmüştür. Devlet üniversitelerimizde akademik performans düşüşüyle bu raporun işaret ettiği durum arasında bir ilişki var mı sizce? Yorum sizde."

protesto Boğaziçi Üniversitesi melih bulu Kayyım Rektör