Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu'ndan çağrı: 'Mültecilere yönelik nefret saldırılarını durdurun'

Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu'ndan çağrı: 'Mültecilere yönelik nefret saldırılarını durdurun'
Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu, mültecilere\göçmenlere yönelik saldırıları protesto etti. Açıklamada, "Irkçı saiklerle geliştirilen bu nefret saldırılarının durdurulmasını, adalet mekanizmalarının işletilmesini istiyoruz" denildi.

Özge ZAİM


ESKİŞEHİR- Hamamyolu Yediler Parkı'nda bir araya gelen Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri 'Bir arada yaşamı savunuyoruz' yazılı pankart ve 'nefrete ortak olma', 'ırkçılığa geçit yok', 'ırkçı faşistler gidecek ezilen halklar kalacak', 'istismar faili mülteciler değil erkek egemenliğidir' yazılı dövizler açtı.

'KİTLELER PROVOKATÖRLERCE HAREKETE GEÇİRİLDİ'

Emek ve Demokrasi Platformu adına basın açıklamasını okuyan Uygar Kurtçu, "30 Haziran günü Kayseri’de yaşanan bir taciz/tecavüz üzerine, gözaltına alınanların suç kayıtlarından da belli olduğu üzere yaşanan taciz/tecavüz olmadığı açık olan provokatörlerce harekete geçirilen kitle, Suriyelilere ait ev ve işyerlerini hedef almış, benzer olaylar Hatay, Antep, Konya, Antalya ve İstanbul gibi birçok ile sıçramıştır. Olaylar istismar olayının ötesinde açık bir göçmen düşmanlığı saikiyle ve göçmenlerin can güvenliklerini tehdit eder boyutta yayılarak devam etmiştir" dedi.

'SALDIRILAR GÖÇMEN DÜŞMANI POLİTİKALARDAN BESLENİYOR'

Irkçı saldırılarda Antalya'nın Serik ilçesinde Suriyeli 17 yaşındaki Ahmet Handan El Naif'in bıçaklanarak öldürüldüğünü hatırlatan Kurtçu, "Yaşananların devamında Suriye’de Türkiye aleyhine başlayan olaylar ortak değerleri bulunan ve bir arada yaşamak zorunda olan halkları karşı karşıya getirmiş, toplumsal barışa onarılmaz yaralar açmıştır. Biz çocuk istismarı ve erkek şiddetini önleme, cezalandırma yükümlülüğünün kamu kurumlarında olduğunu ve bu olaylar bahane edilerek örgütlenen nefret saldırılarının göçmen düşmanı politikalardan beslenerek güçlendiğini biliyoruz" diye konuştu.

whatsapp-gorsel-2024-07-05-saat-19-33-36-2e4db010.jpg

'YAŞANANLARIN BAŞ SORUMLUSU AKP İKTİDARIDIR'

İktidarı eleştiren Kurtçu, şöyle devam etti:

"Biz, bu topraklarda göçmen olarak yaşamak zorunda kalanların emperyalizmin kışkırttığı bölgesel paylaşım savaşlarının sonuçlarını yaşadıklarını, AB ülkelerinin iltica hakkını tanımayarak AKP-MHP iktidarının inşa ettiği baskıcı rejime su taşıdığını, seçim kampanyalarında Suriyelileri ‘sorun’ olarak tanımlayıp ülkelerine göndermekten bahsedenlerin bu göçmen düşmanı düzeneği sürdürdüğünün farkındayız. Yaşanan olayların baş sorumlusu düzensiz göçün önünü açan, göçmenleri dış politikada şantaj malzemesi olarak kullanmak için ülkeye kayıtsız ve şartsız alan, ucuz, güvencesiz iş gücünün kaynağı haline getiren, yaşam haklarını dahi korumayarak faşist ırkçı provokatörlerle baş başa bırakan AKP hükümetidir. Yaşanan olayların diğer bir sorumlusu bölgede savaş yürüten emperyalist devletler ve kâr politikalarıdır. Sebep oldukları göçe e kapılarını kapatan Avrupa devletleridir. Sorumlulardan bir diğeri ise ekranlarda ve sosyal medyada ırkçı/faşist söylemleri dillendiren açık bir şekilde halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden ve sonucunda hiçbir yaptırımla karşılaşmayarak cezasızlıkla ödüllendirilen siyasetçiler, bürokratlar, gazeteciler ve sözde akıl önderleridir."

'TEKRAR KATLİAMLARIN YAŞANMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ'

Nefret söylemlerinin daha fazla acıdan başka bir sonucu olmayacağını dile getiren Kurtçu, şu çağrıyı yaptı:

"6-7 Eylül Pogromundan Maraş, Çorum ve Sivas Katliamlarına dek yakın tarihimizde gerçekleşen insanlığa karşı suçların acısı dinmemişken, son birkaç gündür sokaklara hâkim olan linç ve şiddet olayları, sağduyu ve vicdan sahibi herkesi endişeye sevk etmektedir. Bilinmelidir ki tarihimize kanla yazılan Sivas Katliamı’nın 31. yılında toplumsal vicdanımızı yaralayan ırkçı, gerici provokasyonlar ile derin acılara yol açan katliamların tekrar yaşanmasını izin vermeyeceğiz. Bizler halkların kardeşliği ile bir arada yaşamı kurabileceğimizi, nefret söyleminin daha fazla acıdan başka bir sonucu olmadığını çok iyi biliyoruz. Bu nedenle nefret söyleminin gündelik yaşamın bir parçası haline gelmesine asla izin vermeyeceğiz. Bugün göçmenlerle dayanışma iradesiyle bu meydanda bir araya gelenler olarak devletin sınır ve göçmen politikalarından beslenen ve ırkçı saiklerle geliştirilen bu nefret saldırılarının durdurulmasını, onarıcı adalet ilkeleri doğrultusunda adalet mekanizmalarının işletilmesini istiyor, günah keçisi haline getirilen, saldırıya uğrayan göçmenlerle dayanışmamızı büyüteceğimizi duyuruyoruz."

Öne Çıkanlar