Falyalı cinayetiyle yeniden sahne alan 'üniformalı çete': Söylemez Kardeşler kimdir?

Falyalı cinayetiyle yeniden sahne alan 'üniformalı çete': Söylemez Kardeşler kimdir?
Halil Falyalı’yı Kıbrıs’ta öldürmekten yargılanan Söylemez kardeşlerin Susurluk’tan Kıbrıs’a uzanan serüvenlerini ele aldık. Peki Söylemezler kim ve nasıl büyüdü, Falyalı’yı yasadışı bahisten alamadıkları pay yüzünden mi öldürdü?

Osman ÇAKLI


İSTANBUL - Söylemezler Kardeşler'in isimleri kamuoyu tarafından ilk kez Bucak aşireti ile olan husumetleriyle duyuldu. Silahla alıkoyma, tehdit, suikast girişimleri gibi yasadışı organizasyonları planlayan çeteyi kardeş olan altı kişi yönetiyor. Söylemez kardeşler olarak tanınan çete, TSK ve emniyet içerisindeki bağlantılarıyla birlikte, hava astsubayı, doktor, avukat ve başkomiser olmaları nedeniyle ‘Üniformalı çete’ olarak da nam saldı.

Mesleki niteliklerine rağmen Söylemez kardeşlerin neden çeteleştiğine ilişkin net bilgi bulunmasa da kimi senaryolar mevcut. En son Kıbrıslı yasadışı bahis baronu Halil Falyalı’yı öldürmekten yargılanan Söylemez kardeşlerin Bucak aşiretiyle başlayan husumetinden bugüne uzanan hikayelerine mercek tutuyoruz.

KİM BU SÖYLEMEZ KARDEŞLER?

Mehmet Emir Söylemez, ailenin en büyüğü. GATA mezunu Mehmet Sena Söylemez'in çetenin lideri konumunda olduğu iddia ediliyor. Tabip üsteğmenken re’sen emekliye sevk edildi. Mehmet Faysal Söylemez ise malulen emekli hava astsubayı. Mustafa Söylemez, komiser rütbesindeyken müstafi sayılarak meslekten çıkarıldı. Mehmet Zait Söylemez, Muş’ta avukatlık yaptı. Mehmet Sıddık Bakır ise komiser yardımcısıyken meslekten ihraç edildi.

Söylemezlerin adı ilk kez Susurluk Raporu’nda geçti. Söylemezler içinde kolluk güçleri üyelerinin de olması nedeniyle ‘Üniformalı çete’ olarak da anılıyor.

BUCAK AŞİRETİYLE KAN DAVASI NASIL BAŞLADI?

İddiaya göre, Söylemezler, Sedat Bucak ile Eminönü Belediye Başkanı Ahmet Çetinkaya’yı LAW silahıyla öldürmeyi planlıyordu. Söylemezler hakkında Susurluk Raporu’na da şu ifadeler yer almıştı:

“Söylemez kardeşlerin büyük bir organize suç şebekesi oluşturdukları, şebeke içinde istihbarat, silâh ve korunma sağlamak için bazı emniyet ve TSK mensuplarını maddi menfaat karşılığı istihdam ettikleri, yasadışı yollardan kazandıkları kara parayı aklamak amacıyla, gayri menkul alımına yöneldikleri belirlenmiş, muhtelif davalar birleştirilerek İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne intikal ettirilmiştir.”

Söylemezler çetesinin Bucak aşiretinin önde gelen isimlerden olan Sedat Bucak ile aralarında kan davası olduğu da rapora yansıyan bilgiler arasında yer aldı.

2 Mart 1997 yılındaki Ankara’da gözaltına alınan Mehmet Sena Söylemez, ifadesinde 1994 yılında bir araba parkı meselesi yüzünden Bucak ailesinden Sedat Bucak’ın yeğeni uyuşturucu ve alkol bağımlısı Sultan Memduh Bucak tarafından vurulduğunu söyledi. Söylemez, kardeşinin de onu öldürdüğünü anlatırken, o tarihe kadar Bucak ailesinden kimseyi tanımadığını, böylelikle kan davasının başladığını ifade etmişti.

Söylemez, dönemin Ankara Asayiş Müdür Yardımcısı Ali İhsan Sarıkavak’ın kendisine “Biz Bucakların dostuyuz. Seni ve ailenden herkesi öldüreceğiz” dediğini, daha sonra da ağabey ile kardeşini öldürenlerle Sarıkavak’ın beraber olduğunu iddia etti.

MEHMET SENA SÖYLEMEZ’İN AĞABEYİ VE YEĞENİNİ KİMLER ÖLDÜRDÜ?

Söylemez’in ifadesine göre Bilkent Üniversitesi’nde okuyan yeğeninin tutuklanıp, işkence gördüğünü dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın emriyle özellikle Eskişehir cezaevine gönderildiğini söyledi. Söylemez, yeğeninin yem olarak kullanılıp, öldürüldüğünü ise şöyle anlatmıştı:

“Ona elbise, çamaşır, para vs. götüren ağabeyim ve diğer yeğeninim orada savcıdan izin alma bahanesi ile bekletildi. Bu sırada ziyaret günü olmamasına rağmen oraya gelen Ülkücü mafyasından bazı kişiler teşhis yaptılar. Dönüş yolunda ise pusu kurdular. (13 Mart 1996 günü) Ateş eden edenler polisti. Bu olayın maddi delilleri araştırılmadı. Ayrıca olay yerinde Fatih Bucak adına kayıtlı bir cep telefonu bulundu ve kimlerle görüştüğü tespit edilmedi. Daha sonra bu öldürme olayı çiğ köfte partisi ile kutlandı. Bu partiye Mehmet Ağar, Yalım Erez, Sedat Bucak ve Necmeddin Dede katıldı, davanın üstü kapatıldı.”

Söylemez, Mehmet Ağar’ın kendisi ve ailesine yönelik baskıya devam ettiğini ve Ağar tarafından öldürtülmek istendiğini de öne sürmüştü.

SÖYLEMEZLER HANGİ SUÇLARA KARIŞTI?

Raporda Adalet Bakanlığı da Meclis komisyonuna sunduğu yazıyla Söylemezler’in karıştığı suçları sıraladı:

“1995 yılında Muhittin Yurtseven’e ait olan Erenköy’deki bir arsayı, Yurtseven’i silahla tehdit ederek Kadıköy Tapu Sicil Müdürlüğü’nde Mehmet Sena Sönmez adına kaydettirmek. 1995 yılı sonlarında Osman Aydın’ı İstanbul-Küçükçekmece’de silah ile tehdit ederek Aydın’ın kendilerine 200 bin dolar vermesini sağlamak. 1996 Şubat ayında Ömer Çetinsaya ve Selçuk Hüryaşar’ı silah ile tehdit ederek alıkoymak, Ömer Çetinsaya’nın işyerindeki hissesini kendisini tehdit ederek, sanık Ümit Atay adına Kadıköy 12. Noterliği’nde devir işlemini yaptırmak. Yine 1996 Şubat ayında Yalçın ve Bülent Kılıç’ı silah ile tehdit ederek, 25 adet otomobil ve iki adet üç milyar liralık çek almak. Hakan Çetinsaya ve Halit Pişkinbaş’ı Kadıköy-Göztepe’de araçlarında öldürmek.”

Adam kaçırmadan, zorla mülkiyet devrine, ihaleye fesat karıştırmaktan suikasta kadar pek çok suça karışan Söylemez kardeşlerin sicili bununla da sınırlı değil. Gazetelere yansıyan haberlere göre, Söylemezler, 22 Ekim 2002’de İkitelli’de Zeynep Yıldırım ve eşinin telefonla tehdit edilmesi ve aynı gün işyeri önünde tabanca ile ateş edilmesi işini de yaptı.

2003’te Kadıköy’de İskele Otopark isimli işyerinde tehditle, korku ve paniğe yol açtığı iddia edilen Söylemezler, Abdurrahman Gölbaş’ın gasp amaçlı tehdit edip, kaçırdı. 2004’te Mehmet Demirbaş’ın alacağı ile ilgili baskı altına alınarak sindirilmeye çalışılması işinde yine Söylemez çetesi vardı.

Ümraniye’deki Konveyör Sanayi Fabrikası sahibi Ali Açıköz’ün fabrikasına çökmeye çalışan Söylemezler, fabrikaya ait 200 bin dolarlık borcun bir kısmını sildirmesi üzerine fabrika sahibi Açıköz, doğabilecek ‘kötülükleri’ öngörerek polise gitmiş ve durumu anlatmıştı. Açıköz, borcun nasıl silindiğini bilmediğini karakol ifadesinde kayda geçirmişti.

İddiaya göre, Ali Aydın adlı kişinin emniyeti suistimal yoluyla cep telefonunun alınması ve ölümle tehdit edilmesini de yine Söylemez kardeşler gerçekleştirmişti.

Söylemez kardeşler alacak verecek anlaşmazlıklarında da taşeronluk üstleniyordu. Bu konuda kayıtlara yansıyan olaylar ise şunlardı:

Kemal Karasu isimli şahsın Adnan Karasu isimli şahıstan alacağının tahsil edilmesi. Mehmet Okçu’nun Ahmet Ava’dan 400-500 bin Euro alacağının tahsil edilmesi. Şakir Sinan’ın Büyükçekmece Tepekent’teki kooperatif yöneticilerinden alacağının tahsil edilmesi. Şeref Dalkıran’dan Ferit Temel isimli bir şahsın alacağının tahsil edilmesi.

Söylemez kardeşler en son Halil Falyalı’nın öldürülmesiyle gündeme gelmiş ve tutuklanmıştı.

SÖYLEMEZ KARDEŞLER BAHİS PASTASINDAN PAY İSTİYORDU

İddialara göre Söylemezler, Halil Falyalı’dan milyonlarca lira haraç istedi. Halil Falyalı ise haraç vermeyi reddetti ve zırhlı araç satın aldı. Başka bir iddiaya göre ise Söylemez çetesi, bahis pastasından pay almak için Kıbrıs’a girmek istiyordu. Hatta Halil Falyalı ile de anlaşma sağlamışlardı. Söylemez kardeşlerin Kıbrıs’ta aldığı arsaya Halil Falyalı otel inşaatı yapacaktı. Oteli, Söylemez kardeşler işletecekti.

İddiaya göre, Falyalı ile ortak olmayı planlayan Söylemez kardeşlerin planını Saral ekibi engelledi. Saralların Söylemez kardeşleri Kıbrıs’ta istememesi üzerine Halil Falyalı, Söylemez kardeşler ile ortaklıktan vazgeçmişti. Söylemez kardeşler Falyalı’ya verdiği parayı tahsil etti. Ancak mesele tahsille de bitmedi ve hikayenin sonunda Falyalı öldürüldü.

İddianameye göre Mustafa Söylemez, beraberindekilere "Hazır ol bir mevzu var. Bir iki güne seni Kıbrıs'a götüreceğim” dedi. Söylemezler, Kıbrıs’a ilk gittiğinde Falyalı tutuklandığı için 3 Ekim 2021’de İstanbul’a geri döndü. Falyalı serbest kaldıktan sonra Kıbrıs’a tekrar giden çete üyeleri, Falyalı’yı yaylım ateşine tutarak öldürdü. İddianamede yer alan delillere göre Falyalı’yı tarayanlar arasında Mustafa Söylemez doğrudan bulunuyordu.

İLK İFADELERİNDE NE DEDİLER?

Mustafa Söylemez, ilk ifadesinde hakkındaki suçlamayı anladığını ancak işkence gördüğü gerekçesiyle susma hakkını kullanmak istediğini ifade etmişti. Kardeşi Mehmet Faysal Söylemez ise Halil Falyalı’nın ölümünü basından duyduğunu kayda geçirdi.

Öne Çıkanlar