Fehmi Koru'dan 'ya konuşsalardı' diyen bir yazı
'O insanların sessiz kalmalarının bir ‘nimet’ olduğunun düşünülmemesi bana ilginç geliyor. Ya alenen 'Benim oyum hayır' mesajı verselerdi'.
HABER MERKEZİ- Fehmi Koru, son günlerde başta Abdullah Gül ve Bülent Arınç olmak üzere partinin eski ağır toplarına yönelik eleştirilere tartışma yaratacak bir yanıt verdi. Koru, kendi sitesinde 'Arınç için 'Gönlümüzde yeri yok' demiş bir AKP’li.. Manisa bu yüzden kaybedilmiş olmasın?' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
AK Parti kurucu kadrosundan önemli bazı isimlerin kampanyaya katılmamak ve 'hayır' oyu kullanmakla suçlandıklarını anımsatan Koru, isim vermeden AKP Milletvekili Mehmet Metiner'in "Kişisel olarak benim için Bülent Arınç’ın ve de Suat Kılıç gibi başkaca isimlerin bugün geldiğimiz yer itibarı ile gönül dünyamızda zerrece bir yeri yoktur" sözlerine göndermede bulundu.
Koru, şöyle devam etti:
"Bir milletvekili, işi, kurucu kadronun öndegelen isimlerinden Bülent Arınç için, "Gönül dünyamızda onun zerre kadar yeri yok" demeye kadar vardırdı. İkna çalışmalarına o da katılsaymış.. sonuç farklı olurmuş…
Doğrudur, o ve başka isimlerin ‘Evet’ kampanyasına fiili olarak katılmamalarının sonuç üzerinde etkisi olmuştur; hem de bayağı etkisi olmuştur.
Ancak böyle düşünenlerin unuttukları bir gerçek var: Siyaset illâ bir sürü psikolojisi içerisinde davranmayı gerektirmiyor; hep birlikte, beraberce yapılıyor siyaset, ama bu, siyasilerin iradeleri üzerine ipotek koymadan gerçekleşiyor…
Hiç değilse demokrasilerde siyaset öyle yapılıyor.
Özellikle de ‘başkanlık sistemi’ ile yönetilen ülkelerde."
ABD'deki başkanlık sisteminden örnek veren Koru, "Pek çok başka demokratik ülkede de durum aynı; bir-iki kişinin iradesinin esiri olmak değildir demokrasi…" dedi.
"Ya sandıktan ‘Hayır’ önde çıksaydı.." diyen Koru, şöyle devam etti:
"Oysa demokratik bir ortamda, getirilmek istenen yeni sistemi içine sindirememiş, bilgi ve tecrübesiyle bunun yanlış olduğu kanaatine varmış olan siyaset adamlarının, yapılmak istenene en baştan karşı çıkması gerekirdi.
Partisi için de doğru olan böyle bir davranıştır.
İzah edeyim:
Referandum kıl payıyla ‘Evet’ sonucunu verdi; pekala tersi de olabilir ve ‘Hayır’ oyları daha fazla çıkabilirdi.
O ihtimalin de güçlü olduğu bugün görülebiliyor.
‘Hayır’ sonucu çıksaydı, bu durum, AK Parti için hiç de hayırlı sonuçlar doğurmazdı…
Baştan karşı çıkan/lar işte bunu önlemiş olurdu.
Sandıktan ‘Evet’ sonucu çıktığı halde yaşanabilecek olumsuzluklar yok mu iktidardaki parti açısından?
En doğru siyasi davranış tarzı, hayati konularda kararlar alınırken, en geniş istişare mekanizmasını çalıştırmak ve yine de ikna olmamışları cepheye sürmemektir.
Bizde ise, artık günlük politikadan uzak ve istişare mekanizması içerisinde de bulunmayan kişilerin bile, içlerine sindirmiş-sindirmemiş olmalarına aldırmadan, cephede yer alması bekleniyor.
O insanların sessiz kalmalarının bir ‘nimet’ olduğunun düşünülmemesi bana ilginç geliyor.
Ya alenen "Benim oyum hayır" mesajı verselerdi..
Kurucu kadrodan ve tabanda hâlâ etkisi bulunan kişiler, partinin propaganda kampanyasına açıkça katılmadıkları için, sandıktan çıkan sonuç etkilenmiş midir?
Herhalde etkilenmiştir.
Ya tersi olsaydı? Ya aynı kişiler referandumda sürüden ayrı oy kullanacakları mesajını alenen verseler, bu tercihlerini sevenlerine duyurmak için çaba sarf etselerdi ne olurdu?
Düşünün bakalım, referandum sonucu o zaman ne olurdu?
Manisa’da ‘Hayır’ oylarının fazla çıkması soğukluğun sandığa yansıması sayılabilir.
İsimleri de telâffuz edilerek şimdilerde onların üzerlerine gidilmesinin bile AK Parti kitlesini tereddüde düşürecek bir etkisi mutlaka olacaktır."