Filistin'in dostları eylemde buluştu
Eylemde, Erdoğan'ın Filistin için verdiği sözleri tutmadığı hatırlatıldı.
Fatma YÖRÜR
ARTI GERÇEK - Filistin dostları Filistinlilerle dayanışmak amacıyla İstanbul Tünel'de bir araya geldi. "Kudüs Filistindir, Filistinlilerindir" diyerek biraraya gelenler, nehirden denize özgür Filistin mücadelesi adına, BDS Türkiye tüm Filistinlileri ve Filistin dostlarını Filistin'e sahip çıkmaya çağırdı.
Bir 'seçim vaadi' olarak, Kudüs’ü 'İsrail’in başkenti' olarak tanıma ve Tel Aviv’deki Amerikan büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma sözü veren ABD Başkanı, seçildikten yaklaşık bir yıl sonra, 6 Aralık günü, tüm tepkilere rağmen bunun ilk adımını attı ve Kudüs’ü "İsrail’in resmi başkenti" olarak tanıdığını ilan etti ve büyükelçiliğin de yakında Kudüs’e taşınacağını açıkladı.
Eylemde "Nehirden denize özgür Filistin!", "Emperyalizm yenilecek, direnen Filistin kazanacak!", "Filistin’e özgürlük, İsrail’e boykot!" sloganları atıldı.
'1917 TARİHLİ BALFOUR DEKLARASYONU’NUN BİR DEVAMI'
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "1948 yılında, Filistinlilere yönelik etnik temizlik ve Filistin toprağının işgali sürecinde, fiili durum yaratarak Kudüs’ün batısını kendi kontrolüne alan İsrail’in, 1967’de şehrin doğu kısmını da işgal etmesiyle başlayan ve 1980 yılında Kudüs’ü "birleşik başkent" ilan etmesiyle devam eden ilhak süreci, Birleşmiş Milletler’in bunu reddeden kararlarına rağmen, ABD tarafından kabul edilmiş oldu. Bu adım, tam yüz yıl önce Filistin’i Siyonist harekete peşkeş çeken 1917 tarihli Balfour Deklarasyonu’nun bir devamı, BM’in İsrail ve Filistin’le ilgili kararlarının çiğnenmesidir. Bu karar, İsrail’in işgalini, Filistinlilere ait evlerin yıkılması, yasadışı yerleşimlerin inşası, Filistinlilerin evlerine yerleşimcilerin el koyması gibi politikalarla Kudüs’ün Arapsızlaştırılması siyasetini destekliyor ve ve Kudüs’ü tamamen Siyonist oluşuma teslim etmenin önünü açıyor. Bu, Filistin halkının tarihsel Filistin toprağı üzerindeki haklarını hiçe sayan bir karar; nitekim Siyonizm ve ABD sadece Filistin’de değil, dünyanın birçok yerinde hak ettiği cevabı almaya başladı." denilen açıklmada Filistinlilerin bölgedeki direnişlerinden örnekler verildi.
'RUSYA ŞEHRİN BÖLÜNMESİNİ ONAYLADI'
Rusya'nın Trump'ın kararına verdiği desteği eleştiren eylemciler, "Rusya, 6 Nisan 2017 tarihli bir açıklamasıyla "Batı Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak görüyoruz" diyerek şehrin bölünmesini onayladı ve yalnızca batı kısmı için olsa da Kudüs’ü İsrail başkenti olarak gören ilk devlet oldu. Keza başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez rejimleri, kendi halklarından fazla tepki çekmemek için bu kararı görünürde kınasa da, uzun zamandır gerek İsrail’le, gerekse de Trump yönetiminin önde gelen isimleriyle yoğun görüşmeler yürütüyor ve Trump’ın bu kararı açıklamadan önce Körfez Arap rejimlerinden onay almış olması çok muhtemeldir." dedi.
'KUDÜS'ÜN İSRAİL'İN BAŞKENTİ OLDUĞU FİİLEN KABUL EDİLMİŞTİR'
Açıklama şu ifadelerle devam etti: "Türkiye Cumhurbaşkanı ve Hükümeti bu kararı tepkiyle karşılayanlar arasında ancak özellikle son iki yılda yaptıklarıyla bugünkü sözleri arasında bir uçurum var. Türkiye Hükümeti, 28 Haziran 2016’daki "normalleşme" anlaşmasının Ankara ve Kudüs’te akdedildiğini ilan ederek Kudüs’ün "İsrail’in başkenti" olduğunu fiilen kabul etmiştir. Erdoğan, Kudüs kararı açıklanmadan önce "diplomatik ilişkileri keseriz" dediyse de henüz böyle bir adım atılmadı. Üstelik diplomatik ilişkiler kesilse bile bu yeterli değildir; başta Mavi Marmara davasını düşüren ve kapsamlı bir doğalgaz işbirliğinin önünü açan normalleşme anlaşması olmak üzere, mevcut tüm anlaşmaların da iptal edilmesi gerekir.
İki gün önce, 13 Aralık Çarşamba günü İstanbul’da olağanüstü olarak toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın aldığı kararlar da, kamuoyuna yansıtılan türden bir etkiye ve anlama sahip değildir. Zirveden İsrail aleyhinde de, ABD aleyhinde de hiçbir yaptırım ve tecrit kararı çıkmadığı gibi, çeyrek asırdır üzerinde konuşulan "1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin tanınması" formülünden ileriye gidilmedi. Bu zaten yeni bir yönelim değil, bilakis anlamını giderek yitiren bir formüldür. Üstelik "çözüm" ya da "tarihi adım" diye ortaya konulan formülün kabul görmesi, Kudüs’ün ikiye bölünmesi ve Batı Kudüs de dâhil olmak üzere Filistin’in dörtte üçünün Siyonist oluşuma teslim edilmesi sonucunu verecek.
Bizler, BDS Türkiye olarak, dünyanın her yerinde halkların kendi topraklarıyla ilgili kararları kendilerinin almaları gerektiğine olan inancımızı tekrarlayarak, başta ABD emperyalizmi olmak üzere uluslararası güçlerin başka ülkeler üzerinde söz ve karar hakkını tanımıyoruz ve ABD’nin Kudüs hamlesi başta olmak üzere İsrail’i meşrulaştıran tüm girişimlere karşı Filistin halkının ve haklı mücadelelerinin yanındayız."