Gazeteci Erdoğan Alayumat tahliye edilmedi
Tutuklandıktan aylar sonra ilk kez hakim karşısına çıkan gazeteci Erdoğan Alayumat tahliye edilmedi
HABER MERKEZİ - Sınır hattında takip ettiği haberler gerekçe gösterilerek tutuklanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan dihaber muhabiri Erdoğan Alayumat ve tutuksuz yargılanan Nuri Akman ilk kez hakim karşısında çıktı. Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, her 2 gazeteci hakkında yaptıkları haberler gerekçe gösterilerek, 'Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme' ve 'Örgüte üye olma' iddialarından 45'er yıl hapis cezası isteniyor. Tutuksuz yargılanan Akman, avukatı ve tanık İskenderun Çevre Koruma Derneği üyesi Ercüment Kimyon duruşma salonunda hazır bulunurken, Gazeteci Alayumat ise tutuklu bulunduğu Samsun Bafra T Tipi Kapalı Cezaevi'nden SEGBİS ile duruşmaya katıldı. TGS Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral da duruşmayı takip etti.
Kimlik tespiti ile başlayan duruşma savcının hazırladığı iddianamenin özetinin okunması ile devam etti. Duruşmada emniyetten gelen istihbarat raporu da okundu. Raporda; gazetecilerin MİT binası, bazı kurum ve kuruluşların görüntü ve fotoğraflarını çekip, bunları casusluk faaliyeti olarak değerlendirildiği iddia edildi.
'HER ŞEYDEN ÖNCE GAZETECİYİM'
Raporun okunması ardından savunma yapan Alayumat, emniyetteki ifadesine katıldığını ancak dosyaya eklenen 3 adet hafıza kartının kendisine ait olmadığını söyledi. Dosyada DİHA'da çalıştığının yazıldığını ancak kendisinin dihaber muhabiri olduğunu ifade eden Alayumat, dosyada üniversite öğrencilik yıllarına ilişkin yer verilen değerlendirmelerin yanlış olduğuna dikkat çekerek, kendisinin ilkokul 4'üncü sınıftan terk olduğunu ve ilkokulu açıktan bitirdiğini aktardı. "Her şeyden önce gazeteciyim ve bu meslekten yargılanıyorum" diyen Alayumat, Hatay'da ve başka illerde her alandan haber yaptığını ve Suriye'de devam eden savaşın olumsuz etkileri ile ilgili yaptığı haberlerin de bu haberlerden birkaçı olduğunu aktardı.
'DAHA ÖNCE DEFALARCA YAYINLANDI'
Askeri sevkiyat haberlerini daha önce birçok gazeteci ve ajansın da yaptığına değinen Alayumat, "Casusluk olması için bilgileri bir örgütle ya da ülkeyle paylaşmam gerekir. Mail adresim, kimlere haber gönderdiğim belli. Casusluk faaliyetinde bulunduysam belgeleri kime nereye göndermişim? Yaptığım haberlere benzer haberler daha önce binlerce kez yapıldı. Benzer fotoğraflar binlerce kez yayınlandı. Devlet sırrıysa daha önce binlerce kere yayınlandı" diye savunma yaptı.
'BENZER BİNLERCE FOTOĞRAF VAR'
Bilgisayarının ön belleğinde kayıtlı olan fotoğrafların delil olarak dosyaya konulduğunu söyleyen Alayumat, "Ben gazetecilik reflekslerimi geliştirmek için okuduğum haberlerin fotoğrafları bilgisayarın hafızasından alınmış. Suriye'den okuduğum haberlerden seçilen örgüt üyelerinin fotoğrafları bana soruldu. Suriye'deki savaşın Türkiye'deki etkilerine dair haberler yaptım. Sınır duvarları, konvoy fotoğraflarını haberimde kullanmak için internet haber sitelerinden indirdim. Bu fotoğraflara benzer fotoğraflar internette aratılırsa buna benzer binlerce fotoğraf karşımıza çıkacaktır" dedi.
GAZETECİLİK FAALİYETİ YARGILANIYOR
Mahkeme Başkanı'nın MİT ile ilgili habere ilişkin sorusuna ise Alayumat, yerel halkın iddialarına dayanarak yaptığı haberin tamamen gazetecilik refleksi ile yapıldığını ve buna dair yüzlerce haber yapıldığını söyledi. Geçmişte asılan bir afiş nedeniyle çevreyi kirletmekten idari para cezası verildiğini ve afişin 'yasa dışı örgütten işlem yapılmış gibi' gösterildiğini aktaran Alayumat, afişin 1 Mayıs afişi olduğunu ve para cezası dışında bir işlem yapılmadığını ifade etti. Alayumat, gazetecilik faaliyetinin yargılandığını vurgulayarak, beraat ve tahliyesine istedi.
İddianamede yer alan taş ocaklarının çevreye verdiği zararlarla ilgili yapılan habere ilişkin tanık olarak dinlenen İskenderun Çevre Koruma Derneği üyesi Ercüment Kimyon, Alayumat'ın gazeteci olarak kendisiyle defalarca çevre ve kent sorunları konusunda röportaj yaptığını ve taş ocağı haberini de sahada yaptıklarını, fotoğrafların uzaktan çekildiğini söyledi.
Daha sonra tutuksuz yargılanan Nuri Akman konuştu. Gazetecilik yaptığı sürede bir de adliye muhabirliği yaptığını ve hukuk eğitimi aldığını ifade eden Akman, söz konusu suçlamalar karşısında şaşkın olduğunu dile getirdi. Dosyada kendisi için algı yaratılmaya çalışıldığını belirten Akman, "Daha önce üniversite okuduğum Malatya'da tamamen anayasal hakkımı kullanarak katıldığım ve haber takibinde bulunduğum kimi basın açıklamaları nedeniyle açılan dosyalar, bu iddianame içerisine konulmuş. Bu şekilde sanki belli bir yetişkinliğe geldikten sonra sürekli örgüt içerisinde faaliyet yürüttüğüm şeklinde algı yaratılmaya çalışılmış" diye belirtti.
'GAZETECİLİK FAALİYETLERİNDEN DOLAYI YARGILANIYORUM'
"Yine iddianamede defalarca Hatay'a geldiğim ve sol gruplara müzahir evlerde kaldığım şeklinde istihbari bilgiler yer almış" diyen Akman, "Ancak ben hayatımda ilk kez Hatay'a geldim ve bu sürede de arkadaşım Erdoğan Alayumat'ın yanında kaldım. Hatay'a gelişimdeki tek amaç haber yapabilmektir. Burada bulunduğum yaklaşık bir hafta süre boyunca toplum yaşamdan, tarihi haberlere kadar bir çok haber için uğraş verdim; ancak dosyada sadece sınır hattında çekilmiş fotoğraflara yer verilmiş. Bu şekilde casusluk faaliyetinde bulunduğum iddia edilmiş. Bunu kabul etmek mümkün değil. Ben burada sadece haber yaptım ve yaptığım haberlerden, gazetecilik faaliyetlerimden dolayı yargılanıyorum" dedi.
'DARP EDİLDİM 2 POLİSİN ÖLDÜĞÜ OLAYI ÜZERİME YIKMAYA ÇALIŞTILAR'
Hatay'da bulunduğu vakitlerde 2 polisin çıkan bir çatışmada yaşamını yitirdiğini belirten Akman, "İslahiye'de gözaltına alındığımda 8-9 kadar polis, yaşamını yitiren polislerin öldürülme olayını üstlenmemi istedi. Kabul etmeyince fiziki şiddette bulundular. Ben daha sonra avukatla görüşmek isteyince bayıltana kadar dövdüler. Doktor raporu da aldırmadılar. Eğer o gün orada bu suçlamaları kabul etmiş olsaydım şu an 2 polisin öldürülmesinden yargılanıyor olacaktım. Biz gazeteciyiz. İnsanların öldürülmesi ya da casusluk gibi suçlamaları kabul etmemiz mümkün değildir. Bizi tutuklamak istediler ama delil bulamayınca da böyle hayali yollara başvurdular" dedi. Akman hakkındaki adli kontrol kararının kaldırılmasını talep etti.
'İDDİANAME MADDİ GERÇEKTEN KOPUK’
Son olarak savunma yapan Avukat Tugay Bek, iddianamenin hukuki nosyonlardan mahrum olduğunu belirtti. İddianamede yer alan 'Sol kesime müzahir parti üyelerinde kaldı' şeklindeki ifadenin hukuki bir karşılığının olmadığını aktaran Bek, örgüt üyeliği ve casuslukla ilgili dosyada somut bir delil olmadığını söyledi. İddianamede Alayumat'ın aynı iddianamede ilkokul mezunu olduğunu beyan etmesine rağmen istihbarat bilgilerine dayanıldığı belirtilerek öğrencilik yıllarından itibaren örgütün gençlik yapılanması içinde olduğu ve bu ilişkisini okuldan sonra da devam ettirdiği şeklindeki iddianın maddi gerçeklerden kopuk olduğunu ifade eden Bek, örgüt üyeliği iddiasında kanıt acziyeti olduğunu aktardı.
'SAVCI DEĞERLENDİRMEYİ BAŞKA İDDİANAMEDEN Mİ ALDI'
Ajanlık faaliyeti için bir alıcı olması gerektiğine dikkat çeken Bek, gazetecilerin telefon ve bilgisayarlarının iddia makamının elinde olduğunu ancak kime nasıl bilgi gönderdiklerine dair bir bilgi ve belge olmadığını dile getirdi. İddia makamının taşocağı iddiasında olduğu gibi fotoğraftan yola çıkarak fotoğraf üzerinde hayali iddialarda bulunduğunu kaydeden Bek, "Özellikle genel değerlendirme bölümü sanki başka bir iddianamede yanlışlıkla kopyalanmış gibi. Örgüt elemanlarından şehit diye bahsedildiği söyleniyor. Böyle bir şey söz konusu değil. Halka baskı yaparak eylemler organize ettikleri söyleniyor. Hangi olay, ne zaman? Yok. Örgüt üyelerinin cenazeleri kaldırılıyor deniyor. Kimin cenazesi ne zaman kaldırılmış. Yok. Örgüte müzahir basın açıklamalarına katıldı deniyor. Hangi basın açıklamaları olduğu belli değil. Herhangi bir delil yok" şeklinde konuştu.
'TEK NEDEN TEK TİP HABER YAZILMASINI SAĞLAMAKTIR'
MİT karargâhı olduğu iddia edilen yerde Suriyelilere askeri eğitim verildiği iddiasının İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener tarafından da dile getirildiğini hatırlatan Bek, "Şimdi Meral Akşener'i ne ile suçlayacağız? Oranın MİT binası olduğu da belli değil; ama varsayalım ki doğru, fotoğraflar zaten binanın dışından çekilmiş. İçeriye girip çekilmemiş. Dışarıdan, oradan geçenlerin çıplak gözle göreceği şeyler var fotoğrafta. Bu tutuklamanın tek nedeni tek tip haber yazılmasını sağlamaktır" dedi.
Savcı, gazetecilere istinat edilen suçlamaların mahiyeti ve bunların katalog suçlarından olması ve dosyadaki durumu göz önünde bulundurarak, Alayumat'ın tutukluluk halinin devamını talep etti. Mahkeme heyeti gazetecilerin taleplerini reddederek, söz konusu fotoğrafların devletin kamu ve kurumları için bir tehdit oluşturup oluşturmayacağının öğrenilmesi için ilgili kurumlara yazı yazılmasına, gazeteci Alayumat'ın tutukluluk halinin devamına karar verip, duruşmayı 25 Nisan'a erteledi. (Mezopotamya Ajansı)