Gazeteci Türfent: Beni öldüremedikleri için cezalandırdılar
Sosyal medya paylaşımları nedeniyle 8 yıl 9 ay hapis cezası alan tutuklu gazeteci Nedim Türfent, 'Yeni bir Metin Göktepe vakasına niyetlendiler' dedi
HABER MERKEZİ - Sosyal medya paylaşımları 'örgüt üyeliği' sayılarak 8 yıl 9 ay hapis cezası verilen, KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Nedim Türfent, Metin Göktepe gibi öldürülmek istendiğini, kamuoyu baskısıyla kurtulduğu için cezalandırıldığını belirtti.
Tutuklu bulunduğu Van T Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden bir mektup gönderen ve mahkeme sürecini özetleyen Türfent, Hakkari 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararı şu sözlerle yorumladı:
"Suçu işleyen ‘iyi çocuk’, ortaya çıkarana bol keseden ceza! Cezasızlık kültürünü bir kez daha teyit ettiler. ‘İcraat sizden, aklama bizden’ mesajı verildi."
‘A PLANI SUYA DÜŞTÜ B PLANI UYGULANDI’
Türfent, kaleme aldığı mektubunda şöyle yazdı:
"Yasaklı kentlerde mesleğimizi ifa ederken adım başı erkin kılıcı ile karşılaşmak zorunda kalıyorduk, hatta bazen bu kılıç içimizden birine de batabiliyordu! İnkar edilen, yok sayılan, karanlıkta bırakılmak istenilen hareketlere ışık tuttukça simultane bir şekilde hedef tahtasına koyulduk. Kurşun gibi ağır geçen bir süreçte belki de sopayı en az gören bizdik. Tüm kamuoyunun tanıklığından ikinci bir Metin Göktepe vakasına niyetlendiler! Tabii tüm bunlar ‘Türk’ün gücünü göreceksiniz’in peşi sıra gelmesi pek manidar, bir o kadar da acemice oldu. Kamuoyunun müthiş baskısı sayesinde ‘A Planı’ suya düştü ve bugün ‘B Planı’ uygulandı. Sözün özü, bu ceza yarım bırakılan işin devamı oldu. Bir başka okuması da var: Bu meşhur haberin akabinde hem İçişleri Bakanlığı hem de Hakkari Valiliği mevzu bahis fiili yapan kolluğa soruşturma başlattı. Ama sonuç tam da sürecin ruhuna denk oldu. Suçu işleyen ‘iyi çocuk’ , ortaya çıkaran bol keseden ceza! Cezasızlık kültürünü bir kez daha teyit ettiler. ‘İcraat sizden, aklama bizden’ mesajı verildi.
Yargılama ve duruşmalarda önümüze ‘tanık’ olarak getirilen 20 kişi hakim heyeti huzurundaki ifadelerinde kağıtlardaki beyanların kendilerine ait olmadığını ya zor aygıtıyla (işkence dahil), ya da okutmadan zorla imzalattırıldıklarını belirttiler. Yani iddianame ‘Ölü doğum’ yaptı, ellerinde patladı. Üstelik hepsi coppy -paste hazırlanmış, kriminalize edilen mesleki faaliyetlerdir. Bunlar çürüyünce geriye hiçbir şiddet içermeyen haber paylaşımları kaldı. Hukuki, somut herhangi bir delil bulunmamasında rağmen öç salikiyle okunan mesnetsiz, dayanaksız mütalaa ile husumet ilan edildi. Ve heyet iddia makamının hukuki kurnazlığına alet oldu. Öyle ki altı yıl üç ay veren heyet haberlerde ‘Terör örgütü’ İbaresinin görmediği için cezayı 8 yıl 9 aya çıkardı. Bu soru onu aramızdan almıştı. Işıklar içinde uyusun Tahir elçi.
Hukuki bir dayanağı olmadığı için bu uçuk cezanın üst mahkemelerce nokta konularak bozulacağına inanıyoruz. Ancak, kararların esen rüzgara göre verildiğini de biliyoruz. Bugün erkin repertuarı dışında değil konuşan fısıldayanlar dahi bunun diyetini ödemek zorunda kalıyor. Ancak biz bu mesleğe başladığımızda toplumsalında karıncalarında, derdini görünür kılmaya karar kıldık. Hakikatin görünür kılmasından imtina etmeyeceğiz. Zira biz deklanşöre her basışımızda, Ceylan Önkol’un gözleriyle yüzleşiyoruz. O ışığı terk etmeyeceğiz, o ışık, o hakikat kalemimizi emzirmeye devam edecek.
Kuşkusuz bizde ‘iliştirilmiş gazeteci’ olabilirdik, ‘çekiyorum patlat’ pervasızlığında bulunabilirdik ancak yarın halkın yüzüne bakmak gerekecek. O gün için yüzümüz olsun istedik. Bu bizim için onure edici bir tercihtir, vicdanımızın gereğidir." (Mezopotamya Ajansı)