Hacı Birlik'in ölümünün üzerinden 4 yıl geçti: Telsiz kayıtları dosyada
Şırnak'ta, yaralandıktan sonra bedeni zırhlı araca bağlanıp sürüklenen Hacı Lokman Birlik’in ölümünün üzerinden 4 yıl geçti. Tutanaklara geçen telsiz konuşmaları polisleri yalanladı.
Şırnak'ın Dicle Mahallesi'nde 3 Ekim 2015'te zırhlı aracın arkasına bağlanarak sürüklenen Hacı Birlik'in ölümünün üzerinden 4 yıl geçti. Telsiz ve görüntü kayıtlarının ortada olmasına rağmen savcılık, etkili bir soruşturma yürütmediği gibi, Baba Hasan Birlik hakkında, oğlunun cenazesine katılmaktan 'terör örgütü propagandası' suçlamasıyla soruşturma başlattı.
TELSİZ KAYITLARI DOSYAYA EKLENDİ
Hacı Birlik'in cenazesi sürüklendikten sonra hastaneye değil karakol önüne götürüldü. Olayın yaşandığı süreçte kolluk kuvvetleri tarafından tutulan tutanakta ambulansın güvenlik nedeniyle olay yerine giremediği iddia edilse de tutanaklara geçen telsiz konuşmaları polisleri yalanladı. Olayın yaşandığı gün savcılık ile yapılan görüşme tutanağında, 'yaralı şahıs' olarak bahsedilen Birlik'in bedeninin zırhlı araca bağlanarak sürüklenmesine ilişkin ise herhangi bir bilgiye yer verilmedi. Söz konusu tutanakta, 'şahsın sağlık durumu açısından risk oluşturulduğundan şahsın ekip aracına alınarak ivedi bir şekilde Şırnak Devlet Hastanesi'ne götürüldüğü' denilmesi dikkat çekti.
Olay gününe ilişkin telsiz kayıtlarının dosyaya eklenmesiyle birlikte, avukatlar bir dilekçe daha vererek konuşmaları yapan polislerin tespitini talep etti. Talep dilekçesini kabul eden savcılık, olay günü telsiz konuşmalarında emri veren ve telsiz konuşmalarını yapan şahısların açık kimlik bilgilerini istedi. Emniyet verdiği cevapta, "telsiz kodlarının personele tahsisli olduğunu ancak olay günü gerçekleşen yoğun muhabere sebebiyle aynı telsizin farklı personel tarafından kullanılmış olma ihtimali’’ ile talep edilen konuşmaların kime ait olduğunun tespitini yapamadıklarını belirtti. Sonrasında, avukatların talebi üzerine savcılık telsiz kayıtlarının hangi personele tahsisli olduğunu istedi.
KAYITLAR POLİSLERİ YALANLIYOR
Söz konusu telsiz kayıtlarının bir bölümünde şu diyaloglar yer aldı:
"A telsizi: Asayiş… Anlaşıldı fotoğraf çekebilirseniz fotoğraf çekin.
A telsizi: Asayiş… Doğru değil, şahsı almadık, ona kanca takalım mı müdürüm?
B telsizi: Asayiş… Doğrudur. Kanca şu an kanca geçmiş olması lazım, kanca vasıtası ile sürükleyip çıkartalım oradan.
A telsizi: Asayiş… Anlaşıldı. Şu an seyyar kancası olan ekip var mı?
C telsizi: Asayiş… Bende bunu çekecek ip halat var. Sen de… Ben bunu çeke çeke götürürüm.
A telsizi: Asayiş… Anlaşıldı biz ön tarafa geçiyoruz. Siz o kancaya takın.
C telsizi: Asayiş… Tamam abi sen öne doğru çık, ön sütreye ben arabayla yanaşacağım. İpi bağlayacağım, çekeceğim tamam mı?
A telsizi: Asayiş… Çıkış yapıyorsun diye anlaşıldı. Çekiyor musun yani?
C telsizi: Asayiş… Şimdi çekmeye başlayacağım abi. Arkamdan siz de kontrol edin tamam mı?
A telsizi: Asayiş… Efendim güvenlik açısından uygun olursa en son siz terk edin burayı…
C telsizi: Asayiş… Efendim bu p..i nereye götürelim?
D telsizi: Asayiş… Emniyet Müdürlüğü’ne götürün.
E telsizi: Asayiş… Bu çeken ekip karakolun önüne alalım. Bunu alalım etrafa görüntü vermeyelim. Arkanda duruyorum. Kapatalım yolu. Bunu alalım öyle içerde götürelim.
TELSİZLERİN KİME TAHSİSLİ OLDUKLARI ORTAYA ÇIKTI
29 Aralık 2016 tarihinde Şırnak cumhuriyet Başsavcılığı, bir kez daha emniyetten 2036, 2166, 2262, 2263, 2110 ve 2412 telsiz kodlarının hangi personele tahsisli olduğunu ve açık kimlik bilgilerini istedi. 2 Şubat 2017 tarihinde telsiz kodlarının hangi personele ait olduğu dosyaya sunuldu. 2110 telsiz kodunun dönemin Özel Harekat Şube Müdürü M.K.’ye, 2036 telsiz kodunun ise dönemin 1'inci Sınıf Emniyet Müdürü E.R.‘ye ait olduğu ortaya çıktı.
CENAZE BAŞINDA 30 POLİS TOPLU FOTOĞRAF ÇEKTİ
Olay yaşandıktan 2 gün sonra ise Birlik'in aile avukatları, Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı'na 'Kasten Öldürme', 'İşkence ve Kötü Muamele', 'Kişinin Hatırasına Hakaret', 'Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama', 'Suç İşlemeye Tahrik', 'Görevi Kötüye Kullanma ve Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak' suçlamalarıyla şüpheliler hakkında suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusunda, Birlik’in vurulduğu ve sürüklendiği yere yakın işyerlerinin kamera görüntüleri, sürüklenerek getirildiği karakolun kamera kayıtlarının ve MOBESE kayıtlarının dosya içerisine alınması talep edildi. Ayrıca, zırhlı araç içerisindeki polislerin ve sürükleme esnasında küfür eden polisin kimlik bilgilerinin tespitini ve şüphelilerin tespitinden sonra tutuklama ve kaçak durumda olanlar için yakalama kararı çıkarılması talep edildi.
Suç duyurusunu kabul eden savcılık ise, emniyetten Birlik’i sürükleyenleri, kayda alanları ve internet ortamında kimin paylaştığının tespitini istedi. Ancak, emniyet ve ilgili kurumlar tarafından gönderilen cevaplarda ya kameraların arızalı olduğu ya da olay gününe dair bir kayda rastlanmadığı iddia edildi. Birlik ailesi avukatları, suç duyurusunun yanı sıra bazı görüntülere ulaşarak dosyaya sundu. Görüntülerde 30’a yakın polisin Hacı Lokman Birlik’in cenazesinin önünde toplu fotoğraf çektiği görüldü.
'MEN EDİLDİ' DENİLEN POLİSLER GÖREVDE
Bu sırada İçişleri Bakanlığı'nın talimatı ile Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından idari soruşturma başlatıldı. O dönem açıklama yapan dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, "Tahkikat sonuçlandı. İki polis, bu videoyu çektiği, bu davranışı sergilediği, terör operasyonlarının meşruiyetine gölge düşürdüğü için görevden alındı" dedi. "Görevden men edildi" dediği ifade edilen polislerin farklı Emniyet Müdürlüklerinde görevde olduğu daha sonra ortaya çıktı. Dönemin Başbakanı ve yeni parti hazırlığı içerisinde olan Ahmet Davutoğlu olay yaşandıktan sıonra polislerin görevden alındığını iddia etmişti.