Hukukçular Van seçim kurulunun Zeydan kararını değerlendirdi: 'Hukuki açıdan tam bir skandal'

Hukukçular Van seçim kurulunun Zeydan kararını değerlendirdi: 'Hukuki açıdan tam bir skandal'
Van İl Seçim Kurulu, yüzde 55 oyla Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı seçilen Abdullah Zeydan'ın 'seçilme yeterliliği olmadığı' gerekçesiyle mazbatayı AKP adayına verme kararı aldı. Hukukçular kararı 'skandal' olarak değerlendirdi.

İstanbul - DEM Parti, yüzde 55 oyla seçilen Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan’ın memnu haklarının Adalet Bakanlığı’nın mesai bitimine beş dakika kala yaptığı itiraz üzerine geri alındığını açıkladı. Van İl Seçim Kurulu'nun Zeydan'ın memnun hakkının geri alınması sonrası harekete geçtiği ortaya çıktı. Van seçim kurulu mazbatayı AKP adayı Abdulahat Arvas'a verme kararı aldı.

DEM Parti'nin Van'da Büyükşehir Belediyesi El Başkan adayları, Neslihan Şedal ve Abdullah Zeydan'dı. Van'da 31 Mart Pazar günü yapılan yerel seçimlerde, Abdullah Zeydan resmi olmayan sonuçlara göre yüzde 55,48 oyla Van Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti. AKP adayı Abdulahat Arvas oyların yüzde 27,15'ini, Yeniden Refah Partisi adayı Abdullah Sadıksoy da yüzde 5,37'sini almıştı. Van'ın tüm ilçelerinde de, yerel seçimleri DEM Parti kazanmıştı.

'HUKUKİ AÇIDAN SKANDAL BİR KARAR'

Kararı değerlendiren Kamu hukukçusu Prof. Dr. Levent Köker, "skandal" dedi ve şöyle devam etti.

"Tam bir skandal. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi 29 Mart 2024'te daha önce vermiş olduğu ve kesinleşmiş olan, memnu hakların iadesi kararını kaldırıyor. Muhalefet şerhindeki ifade çok güzel, kesinleşmiş bir mahkeme kararı, ya olağanüstü kanun yolu müracaatıyla kaldırılabilir. Ya da Yargıtay'da temyiz yoluyla kaldırılabilir. Bir mahkemenin kendi kendine, bir sene önce memnu hakların iadesi kararı vermiş. Karar kesinleşmiş. Seçimden önceki cuma günü Cumhuriyet Savcılığı'nın başvurusu üzerine mahkeme bu eski verdiği kararı kaldırıyor. Böyle bir yetkisi var mı? Yok. Bunu yapamaz. Ortada işletilmiş bir hukuki süreç yok. Kesinleşmiş mahkeme kararı nasıl kaldırılabilir? Dolayısıyla hukuki açıdan tam bir skandal. Bu karar aslında yoktur. Zeydan'ın memnu haklarının iadesiyle ilgili kesinleşmiş mahkeme kararını ortadan kaldıran 29 Mart 2024 tarihli bu son mahkeme kararı bana sorarsanız yoktur. Çünkü diğer karar, kesinleşmiş karar"

'AKP KÜRT HALKININ İRADESİNİ MİLLET İRADESİ OLARAK GÖRMEMEKTE'

Avukat Efkan Bolaç ise kararı değerlendirirken, AKP'nin millet iradesi vurgusuna değindi. AKP'nin Kürt halkının iradesini millet iradesi olarak görmediğini söyledi;

"Yargı nasıl sopa olarak kullanılır ya da yargı nasıl uygun bir aparat olarak kullanılır bunu AKP nezdinde yıllardır yaşıyoruz ve hala yaşamaktayız. Geçmiş dönemlerde Hatip Dicle’nin vekilliği çalınmıştı ve geçen yerel seçimlerde KHK'Lİ olmasına rağmen seçime girmesinde mani yoktur denilerek seçime sokulan ama sonrasında mazbataları verilmeyen belediye başkanlarını da gördük. AKP seçimi kazanamadığı yerde kullanışlı aygıtlar veya aparatlar kullanarak seçimi lehine çevirmekte oldukça mahir. Halen içeride pek çok belediye başkanı bulunmakta olup bunlara yenilerini ekleme konusunda da tereddütsüz yaklaşıyor AKP. AKP, siyasal etikle kendisini bağlı hissetmemekte ve her şeyi kendisine meşru olarak görmektedir. Açıkçası şu seçim sonuçları sonrasında akp’ye bu konuda alan bırakmamak ve kayyım atamalarına izin vermemek gerekmektedir. Millet iradesine bu kadar saygı duyduğunu söyleyen AKP iş Kürt halkının iradesine gelince onu millet iradesi olarak görmemektedir. Taşıma seçmenlerle dahi tam başarılı olamayan ve bu yaşıma seçmenlerin görünmesi konusunda zerrece bir sıkıntı hissetmeyen Akp seçim sonrası hemen hamleler yaparak seçilen kişilerin ve onları seçenlerin haklarını gasp etmekte bir yanlış görmemektedir. Abdullah Zeydan, YSK tarafından adaylığı onanan biridir ve bu onama sebebiyle seçimlere alınmıştır. Son dakika yargıyı kullanarak böyle bir yola başvurmak ahlaken doğru bir hareket değildir. Halkın iradesini gaspetmek demokraside en büyük suçtur"

'SEÇME VE SEÇİLME HAKKI İHLALİ...'

Kararı değerlendiren Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz ise konunun yalnızca rekabet değil seçmenin "seçme ve seçilme hakkı"na kadar gelebileceğini belirtti:

"YSK'nın yaptığı eski içtihatını uygulamak. Yani asıl burada bu memnu hakları kaldırılması ile ilgili bakanlığın yaptığı itiraz bu seçme ve seçilme hakkıyla ilgili mesele üzerine karar alıyor YSK. O işlemi yapan başka bir mahkeme. Ama şunu söyleyebiliriz, yani bu gibi olaylarda itiraz süresi içinde seçme ve seçilme hakkı, kaygıyla ilgili bulunmadığı tespit edildiğinde ikinciye veriyor YSK. Ben bu içtihatı hep eleştirdim. Bu yanlış bir şey. Süreyi geçirdikten sonra tespit edilirse seçimi yeniliyor. Ne kadar saçma yani. Dolayısıyla demokratik devlette böyle bir husus varsa orada seçimin yenilenmesi icap eder. Bu işin bir noktası, ikinci noktası da yargının siyasallaşıp araçsallaştırılması noktası. Yani gerçekten bu kişi haklarını iadesi yapıldıktan sonra neye dayanarak bu işlem bozuluyor? Gerçekten böyle mi değil mi, yoksa sandıkta alamadığınız bir yeri gasp etmek için mi yapıyorsunuz? Bunların çok ciddi gerekçelenmesi lazım. Aksi takdirde anayasa hukuku açısından ciddi soru işaretleri doğar. Ne demek bu? Şimdi eşit vatandaşlıktan tutun da yani sizin bir yerde verdiğiniz oyla işte Van’da kullanılan oyla İzmir’de kullanılan oy ve Kayseri'de kullanılan oy Konya'da kullanılan oy aynıdır. Dolayısıyla siz seçme ve seçilme hakkından bahsediyorsunuz. Çok çok önemli haklar bunlar ve en önemlisi de vatandaşın seçme hakkından bahsediyorsunuz. Şimdi tutup bunu ikinciye verdiğiniz zaman demokratik devlette izahı olmayan bir içtihattır. Bu yanlış bir içtihattır. Bunu geçen seçimde de yaptılar. O zaman da söylemiştim bunu. Bu karar seçme seçilme hakkını ihlal edebilecek boyutlara gelir. Bu bakımdan, Türkiye çoktandır demokratik bir devlet değil. Bu belediyelerde seçimi kaybettiler ama bu seçim adil ve özgür bir seçimde değildi zaten."

Öne Çıkanlar