Depremde hasar almayan son Ermeni köyü sakinleri anlattı: Demek ki rant bela getiriyormuş

6 Şubat'taki iki büyük depremde büyük bir bölümü yok alan Hatay’da, Türkiye’nin nüfusu sadece Ermenilerden oluşan tek köyü Vakıflı, hasar almadı. Köylerinin zemini sayesinde ayakta kaldığını belirten Vakıflılılar, ranta dayalı politikalara dikkat çekti.

Seda TAŞKIN


HATAY - 6 Şubat'taki Maraş merkezli iki büyük deprem Hatay’da büyük yıkıma neden oldu. Kentin birçok noktası tamamen enkaza dönüşürken, depremden hasar almayan yerler de var. Türkiye’nin nüfusu sadece Ermenilerden oluşan tek köyü olan Vakıflı’da, depremden sonra kimsenin burnu bile kanamadı. Vakıflı Köyü’nün muhtarı Berç Kartun, köylerinin dağlık zeminde kurulmasından dolayı hasar almadığını belirterek, atalarının Samandağ’ı tarım alanı yani ova olarak kullandıklarını söyledi.

KÖYLÜLER KURDUKLARI İKİ ÇADIRDA HEP BİRLİKTE KALIYOR

135 kişinin yaşadığı Vakıflı Köyü depremi çok şiddetli bir şekilde hissetse de köylerinde hiçbir yapı yıkılmadı. Depremin ardından evlerinde büyük hasar olmamasına rağmen güvenlik önlemi nedeniyle hâlâ evlerine girmeyen Vakıflı Köyü sakinleri, kurdukları iki çadırda hep birlikte kalıyor ve el birliği ile yemeklerini ortak bir biçimde hazırlıyor.

KÖY MUHTARI KARTUN: ATALARIMIZ YAPILARI DAĞ ETEKLERİNE KURDULAR

Artı Gerçek’e konuşan Vakıflı Köyü Muhtarı Berç Kartun, depremin yaşandığı gün büyük korku ve panik yaşansa da köylerini konumu nedeniyle depremi neredeyse hasarsız atlattıklarını söyledi. Kendi köyleri dışındaki dağ yamaçlarında bulunan diğer yüksek rakımlı köylerin de depremden hasar almadığını belirten Kartun, şöyle konuştu:

“Köyümüz, zemini sert ve dağlık bir alanda bulunuyor. Dolgu toprak olmadığı için neredeyse hasar gerçekleşmedi. Demek ki dolgu topraklara ve nehir yataklarına bina inşa edilmemesi lazım. Yapıların dağ eteklerine kurulması ve daha korunaklı olması gerekiyor. Bizim atalarımız senelerdir buradalar ve hep dağ eteklerine yaşamışlar. Tarih boyunca bütün yerleşim merkezlerimiz dağ köyleri olmuş.”

Vakıflı Köyü Muhtarı Berç Kartun

‘ATALARIMIZ SAMANDAĞ’I TARIM ALANI OLARAK KULLANDI’

Kartun, 1800’lü yılların sonuna kadar atalarının Samandağ’ı tarım alanı olarak kullandığını ifade ederek, “Samandağ zaman içerisinde ovada kurulmaya başlandı. Görüyoruz ki bu uygulama yanlış. Demek ki rant, insanların başına bela getiriyormuş. İlgili bakanlıkların bu konuda denetleme yapması lazım. Depremin değil ihmalin öldürdüğü boşuna söylenmiyor” dedi.

MİSAK HERGEL: KİMSENİN BURNU BİLE KANAMADI

48 yıl sonra İstanbul'dan Vakıflı Köyü'ne dönüş yapan Misak Hergel, daha önce Kocaeli depremini yaşadığını ve travmalarının hala canlı olduğunu söyledi. Hatay’da yaşanan depremin çok daha korkunç olduğunu belirten Hergel, depremin yaşandığı gün büyük bir panik ve korkuyla kendilerini dışarı attıklarını dile getirerek yaşananları şöyle anlattı:

“Dışarı çıktıktan sonra hemen köydeki diğer evlerde hasar olup olmadığına baktık. Şükür ki köyde kimsenin burnu bile kanamadı. Bizim köyde ciddi bir hasar yoktu ama işin boyutunu sonra öğrendik. Eşim İstanbul’a gitmişti ve ilk irtibatı depremin üçüncü günü sağlayabildik. Depremin ardından elektrik kesildiği için bağlı olduğumuz Samandağ ve kentin diğer yerlerinden ancak üçüncü gün haber aldık.”

Misak Hergel

‘HATAY'DA BİRÇOK SEMBOLİK BİNA YIKILDI’

Yardımların köylerine depremin üçüncü gününde ulaştığını söyleyen Hergel, ilk günlerde bir kargaşa yaşandığını söyledi. “Biz burada iyiyiz ama merkezlerde hala enkazın altından çıkarılmayan insanlar var” diyen Hergel, aynı zamanda birçok sembolik öneme sahip yapının da yok olduğunu söyledi. Hergel, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Burası Türkiye’nin tek Ermeni köyü. Hatay, neredeyse 3 bin yıllık bir kent. Burası da Hatay’da görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Ama Hatay’da maalesef birçok tarihi yapı yıkıldı. Sembolik öneme sahip binaların hiçbiri yok artık. Bir dönem Arap Hristiyanların patrikhane görevini üstlenen Ortodoks Kilisesi bu depremle tarihe karıştı. Anadolu topraklarında kurulmuş ilk cami olan Habib-i Neccar Camisi ve yine Anadolu’da kurulan ilk Sinagog da bu yıkımdan nasibini aldı. 14 kişilik cemaatten 2 kişi enkaz altında kalarak hayatını kaybetti ve geriye cemaatten 12 kişi kaldı.”

ÇAPAR: ÜZÜLSEM Mİ SEVİNSEM Mİ BİLEMEDİM

Vakıflı Köyü’nde yaşayan yaşananları anlatacak söz bulamadığını söyledi. Köylerinde depremi çok şiddetli hissettiklerini aktaran Çapar, şöyle konuştu:

“Depremin yaşandığı günden bugüne kadar hala çadırlarda kalmaya devam ediyoruz. Mesleğim dolayısıyla ilçelere gittim, yolların ve binlerce yapının hasar gördüğüne tanıklık ettim. Üzülsem mi hayattayım diye sevinsem mi bilemedim. O apartmanların içinde olmadığım için mutlu mu olsam bilemiyorum. Zaman ilerledikçe ilçelerden kötü haber alacağım korkusunu ciddi anlamda hissettim. Cehennemdi o sabah bizler için ve hala cehennemin içindeyiz.”

Gazeteci Can Bedroz Çapar

‘DEFALARCA KEZ HABER YAPTIK’

Köylerinin az hasar almış olmasından kaynaklı olarak görece daha normal hayat yaşadıklarını söyleyen Çapar, AFAD’ın Hatay’da deprem beklediğine yönelik raporunu hatırlattı. Çapar, bu konuya ilişkin defalarca kez haber yaptıklarını belirterek, “Bizim köyümüz, zeminin ve yapıların sağlam olmasından dolayı çok az hasar aldı. Ancak yumuşak zemin olan yerler çok büyük hasar gördü” dedi.

‘MEDENİYETLER YOK OLDU’

İlk günlerde köy olarak yalnız bırakıldıklarını söyleyen Çapar, çadır ve gıdanın hala birçok yere ulaştırılmadığını da ekledi. Çapar, “Bir şehir, kültür, medeniyetler yok oldu. Antakya daha önce defalarca yerle bir oldu ve onlardan bir tanesine de biz şahitlik ediyoruz. Çok acı, kelimelere sığdıramayacağım bir ıstırap. Hangi duyguları besleyeceğimi şaşırmış durumdayım” dedi.

Öne Çıkanlar