'Hele bir bostanıma gelsinler üstlerine kaynar su dökerim'
Isparta'da belediyenin kestiği ağacını sırtlayıp belediye başkanın karşısına dikilip hesap soran 71 yaşındaki Melahat Peker, şimdi de bostanını savunuyor.
YAŞAM - Isparta'nın Yalvaç ilçesinde iki hafta önce komşuların şikayeti üzerine kesilen ağacını sırtlayıp belediye başkanının makamına giderek "Bu fidana çocuk gibi baktım’ sözleriyle hesap soran 71 yaşındaki Melahat Peker, şimdi de bostanını savunuyor.
Evinin önüne diktiği ağacın kesilmesinden sonra bostanlara su harcanmasını istemeyen belediyeye ile mücadele eden Melahat Peker, bu kez doğayı savunma konusunda daha kararlı:
"Hele bir gelsinler bostanıma dokunmak için, valla üstlerine kaynar su dökerim!"
Hürriyet'ten Yücel Sönmez'e konuşan 71 yaşındaki doğa sever Peker, yaşadıklarının ardından artık bir doğa koruyucusu.
'BU DA BÖYLE BİR DEVİR İŞTE'
Melahat Peker bir süre önce evinin önüne 'Çocuklar, yoldan gelip geçenler yesin' diye beş elma, bir de dut ağacı dikmişti. Diktiği ağaçların kesilmesinden hemen önce bulunduğu yere dökülen betonu gösterirken, "Kaldırıma masa koyarsın, araba koyarsın, ağaç dikemezsin. Ama bu da böyle bir devir işte" sözleriyle isyanını dile getiren Melahat Peker, söze ilk önce o günü anlatarak başlıyor.
Melahat Peker önce, komşularının şikayetiyle kesilen ağaçla ilk önce işçileri kovalamış, sonra da onu sırtlayıp belediye gitmiş. Daha önce dört kere deneyip bir türlü görüşemediği başkanın karşısına dikilmiş. Tam başkan bir şeyler söyleyecekmiş ki, "Sen sus, ben konuşacağım" diyerek söz başlamış.
Başkanın "Sana başka yer gösterelim, oraya dik ağaçlarını" önerisini ise kabul etmemiş. Yine ağacını sırtına alıp evinin yolunu tutmuş. Kırılan dalları, ‘bir umuttur' diyerek bahçesine dikmiş. Şimdi yaşaması pek de mümkün görünmeyen bu dalları sulayarak avunmaya çalışıyor.
'İNSAN HAKLI OLDUĞUNU BİLDİĞİNDE KORKAR MI HİÇ?'
"Ağacı sırtlayıp belediyeye giderken korkmadınız mı" sorusuna "Sanki ölen bir insanı sırtlamış gibiydim. Çok canım yandı, çok ağladım. İnsan haklı olduğunu bildiğinde korkar mı hiç, korkmadım. Haksızlığa tahammülüm yok. Ancak ‘ölmüş gibi olan insanlar', haksızlık karşısında bir şey yapmaz" diye yanıt veriyor.
KESİLEN AĞACININ HESABINI BELEDİYE BAŞKANINDAN SORDU
'AĞACI SEVMEYEN İNSANI DA SEVMEZ'
71 yaşındaki doğa koruyucusu, ağaçlara duyduğu sevgiyi ise şöyle anlatıyor:
"Ağacı sevmeyen insanı da sevmez. ‘Kıyametin kopacağını bilseniz de elinizdeki fidanı dikin' demiş Hazreti Muhammed. Dinimiz ağacı kutsamış. Kültürümüz, ‘Ayıbımızı toprak örtsün' diyerek toprağı kutsamış. Biz ne zaman bunlara kıymet vermez olduk? Ne zaman ağacı, suyu, toprağı düşman belledik? İnsanlar hiç düşünmüyor… Doğadan uzaklaştıkça birbirimizden de uzaklaşıyoruz. Bak ben ağaçlarımı şikâyet eden komşumla bir daha asla konuşmayacağım. Bu uzaklaşmak değil midir?"
'HELE BİR GELSİNLER BOSTANIMA DOKUNMAK İÇİN'
Melahat Peker'in dört çocuğu, 10 torunu var. 11 yıl önce kaybettiği eşi için, "O olsa izin vermezdi bunlara" diyor.
Eşiyle birlikte yıllarca İstanbul'da pazarcılık yapmışlar. Ta ki doktor, eşine "Yaşamak istiyorsan İstanbul'dan uzaklaş" diyene kadar… Bunun üzerine memleketleri Yalvaç'a dönmüşler. Melahat Peker yalnızlığın üstesinden ‘kankam' dediği, mahalleden arkadaşı Aysel Hanım'la gezerek, orkideleriyle ve bahçesiyle uğraşarak geldiğini söylüyor. Su sıkıntısı nedeniyle bostanlara su harcanmasını istemeyen belediyeye bir uyarıda bulunmayı da ihmal etmiyor:
"Hele bir gelsinler bostanıma dokunmak için, valla üstlerine kaynar su dökerim!"