'Helikopterden atıldığını söyledi, ancak bir kısacık açıklama ile konu aniden kapandı'

'Böyle bir cezalandırma yöntemine uygun herhangi bir suç türü yok ancak Turgut'un herhangi bir suça konu eylemi de yok…'

'Helikopterden atıldığını söyledi, ancak bir kısacık açıklama ile konu aniden kapandı'

T24 yazarı Gökçer Tahinicoğlu, Van'ın Çatak ilçesindeki köylerinde gözaltına alındıktan sonra helikopterden atıldıktan sonra yaşam mücadelesini kaybeden Servet Turgut için "Helikopterden atıldığını kendisi söyledi, ailesi söyledi, köylüler söyledi ancak bir kısacık tutanak, bir kısacık açıklama ile konu aniden kapandı." yorumunda bulundu.

Tahincioğlu, "Savcılık, bir soruşturma yürütüyor ancak İçişleri Bakan Yardımcısı açıklama yapıyor, diğer yandan, 'Açıklama yaptık ya… Terör örgütünün dümen suyuna girenler…' Yazıklar olsun…" Bu saatten sonra yargı, "dümen suyuna girmemek için" ne yapacak, göreceğiz. Oysa adalet isteniyorsa gerçekten, adalet iddiası olan bir devlet soruşturur, üzerine gider, gerçeği açığa çıkartır değil mi? Hayır, kapatılacak… Elbette kapanacak, başka ne olacak!" diye yazdı.

Tahincioğlu'nun T24'te "Suskunluk sarmalı" başlığıyla yayımlanan bugünkü yazısının ilgili kısmı şöyle:

Bianet'ten Evrim Kepenek'in haberi, nasıl hep aynı sularda yüzdüğümüzü apaçık gösteriyor:

"17 yaşındayken babamı gömen imamı buldum. İddiaları anlattım. Cesedi hatırlayıp hatırlamadığını sordum. 'Helikopterden atılmış' dedi, cesedi bana kırılan bir cam bardağın tüm parçaları gibi bir cenaze olarak anlattı. Tüm kemikleri kırıkmış. Van'da helikopterden atılan Osman Şiban ve Servet Turgut'un haberlerini okuyunca yine o günler aklıma geldi. Hiç mi değişiklik olmaz bir ülkede?"

Bu sözler, Berfin Ertürk'e ait. Anlatımına göre, 1989'da, Cizre'de Ertürk henüz bebekken, evlerine özel tim geliyor. İfadesi alınıp, bırakılacağı söylenen babası götürülüyor. Ancak babası dönmüyor bir daha. Karakol, "Haberinin olmadığını" söylüyor. Dört gün sonra, belediye hoparlöründen, "Mehmet Ertürk'ün yakınlarının Şırnak Belediyesi'ne gelmesi gerektiği" anonsu yapılıyor. Ertürk'ün annesi, belediyeye gittiğinde, kocasının kimsesizler mezarlığına gömüldüğünü öğreniyor. Köylüler, çok sonra, Cudi Dağı'na helikopterle atıldığını anlatıyorlar.

Ertürk'ün anlatımlarının en can alıcı kısmı, tanıdık:

"Jandarma ekiplerinin araştırması sonucu Cudi Dağı'ndan atılan kütlenin battaniyeye sarılı bir erkek cesedi olduğu ve kimlik bilgisine göre, bu kişinin Mehmet Ertürk olduğu anlaşılıyor. Savcılık tutanağında, 'Yer gösterirken ayağı düştü' cümlesi yer alıyor. Tam 31 yıl sonra benzer haberler okuyorum. İçim acıyor."

* * *
Van Çatak'ta, 11 Eylül'de gözaltına alındıktan iki gün sonra hastanede ortaya çıkan Osman Şiban ve Servet Turgut için yapılan açıklama da benzer.

Helikopterden atıldıklarını anlatan iki isim için valilik, "kayalık alanda 'dur' ihtarına uymayarak, kaçarken düştüğü" açıklamasını yaptı.

İki isimden 7 çocuk babası Turgut, yaşamını yitirdi, Van'da toprağa verildi. Taziyesi bile basıldı.

Suçu mu neydi?

Böyle bir cezalandırma yöntemine uygun herhangi bir suç türü yok ancak Turgut'un herhangi bir suça konu eylemi de yok…

Kardeşi Naif Turgut, şunları anlatıyordu baskın yapılarak dağılması istenen taziyede:

"Bu insan evinden çıkarak köyüne gitti. Topladığı ot torbalarını bağlıyordu. Yanında sadece bir tek çuvaldız vardı. Bu insan fakirdi, çalışkan biriydi. Zalim değil, masum bir insandı. Öncelikle Allah'a yalvarıyoruz, sen dünyaya zulmü içinde barındıran insan değil içi temiz insan gönder. Bugün hayvan bir çukura düştüğünde itfaiye çağılarak o hayvanı kurtarıyorlar. Bu insana büyük bir zulüm yapıldı. Allah bu vahşeti kabul etmesin. Bizim ciğerimiz nasıl yandıysa onlarında öyle yansın. Bu insan vahşice helikopterden atılarak şehit edildi. Bütün dünyaya sesleniyoruz; bu insana yapılan hukuksuzluk kimseye yapılmasın. Allah, bu vahşeti kabul etmesin."

Helikopterden atıldığını kendisi söyledi, ailesi söyledi, köylüler söyledi ancak bir kısacık tutanak, bir kısacık açıklama ile konu aniden kapandı. Savcılık, bir soruşturma yürütüyor ancak İçişleri Bakan Yardımcısı açıklama yapıyor, diğer yandan, 'Açıklama yaptık ya… Terör örgütünün dümen suyuna girenler…' Yazıklar olsun…"

Bu saatten sonra yargı, "dümen suyuna girmemek için" ne yapacak, göreceğiz.

Oysa adalet isteniyorsa gerçekten, adalet iddiası olan bir devlet soruşturur, üzerine gider, gerçeği açığa çıkartır değil mi? Hayır, kapatılacak…

Elbette kapanacak, başka ne olacak!

Van T24 Gökçer Tahincioğlu Servet TURGUT