İbrahim Akın: Bu karanlık dönem, en geniş demokrasi ittifakıyla aşılacak
İktidar bloğunun bu baskıcı rejimi ve HDP’yi hedef alan saldırgan politikaları karşısında suskun kalmanın, ülkede yaratılmak istenen tuzağa düşmek anlamına geleceğine inanıyoruz.

Türkiye solu, her rengiyle Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu ve çıkış yollarını Artı Gerçek’e değerlendirmeye devam ediyor. Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü İbrahim Akın, dünyanın Pandemi nedeniyle iyice açığa çıkan ve derinleşen çoklu bir krizle sarsıldığını söyleyerek, Türkiye’de de siyasal, ekonomik ve ekolojik alanlarda yaşanan krizlerin artık sürdürülemez toplumsal sorunlar ürettiğini belirtti.
"Bir yandan aşırı yağışlara bağlı olarak meydana gelen sel ve taşkınlar, diğer yandan ülkenin güneyinde ortaya çıkan ve bir türlü söndürülemeyen yangınlar nedeniyle halk çaresiz, iktidar ise yaşananları seyretmekle yetinmektedir" diyen Akın şöyle devam etti:
"İktidarın sel felaketinde olduğu gibi yangınlarda bulduğu çözüm halkın kafasına çay fırlatmak, TOKİ kanalıyla kredili ev müjdesi vermek, trol hesapları ve yandaş medya üzerinden Kürtleri hedef gösteren nefret söylemleri ile şiddet ve gerilim üretmek, özellikle yangın bölgelerinde bunun üzerinden sokakları sivil faşist çetelere teslim etmek olmuştur.
İktidar yangınları seyrederken halkın dayanışmayı örgütlemesi, iktidarın bütün engellemelerine rağmen yangınları söndürme ve yaraları sarma konusundaki kararlı ve her geçen gün büyüyen hareketi umut vericidir. Halkın ormanları iktidardan ve sermayeden korumak için gösterdiği kararlı ve öğretici mücadeleyi yangını söndürme ve yaraları sarma konusunda da gösterdiğine tanık oluyoruz."
Kar ve rant hırsıyla doğal alanların imara açılması; maden işletmeleri, termik santraller, HES’ler, JES'ler yoluyla doğanın vahşice tahrip edilmesi bu felaketlerin ve yıkımın zeminini oluşturduğunu söyleyen Akın, "Bu yıkıma karşı ülkenin dört bir yanından halkların direnişi de giderek yayılmaktadır. Kaz Dağları’ndan Kuzey Ormanları’na, İkizdere’den Van-Gürpınar’a, Denizli’den Kanal İstanbul’a, Fatsa’dan Munzur Vadisi’ne, İkizköy'e birçok alanda ekolojik yıkım hız kazanırken, aynı zamanda ekolojik direnişlerin de birer yerel odağı haline geliyor. Bu direnişlerden çıkaracağımız deneyimler doğaya yapılan saldırıları birleşik ve bütünleşik bir ekolojik mücadeleyle durdurabileceğimizi göstermektedir. Yeşil Sol Parti olarak bunu temel önceliklerimiz arasında görüyoruz." diye konuştu.
TOPLUMSAL VE EKOLOJİK YIKIMIN FAİLİ SİYASİ İKTİDAR
"Sürdürülen baskıcı, tekçi ve otoriter rejim içeride bir dizi krizle birlikte çöküş sürecine girerken, saldırgan ve yayılmacı dış politika hamleleri de birer birer geri tepmektedir. AKP-MHP bloğu yıllardan beri izlediği yanlış politikaların faturasını halka çıkarmak, yoksul ve yoksun kitleleri daha da mağdur etmek için baskıcı yöntemlere her gün daha çok başvuruyor" diyen Akın, sözlerini şşöyle sürdürdü:
"Salgını bahane eden iktidar, tüm toplumsal direnişleri de engellemeye ve ezmeye çalışıyor. İktidar bloğunun bu politikalarının hedefinde kadınlar, Kürtler, demokratlar, LGBTİ+ bireyler, gençler başta olmak üzere tüm muhalif kesimler yer alıyor. Bu kesimler, iktidarın kendi yandaşlarını konsolide etme politikasının uzantısı olarak, sürekli saldırıya maruz bırakılıyor. Yasadışı güçlerin de kullanıldığı mevcut rejim, sürdürülebilir olmaktan giderek uzaklaşıyor ve sistemdeki çürüme son dönemde ortalığa dökülen videolarla bir kez daha gözler önüne seriliyor.
Bir gece yarısı kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesi’nden tek taraflı çıkılması, belediyelerle başlayan kayyım atamalarının akademik kurumlara uzanması, Boğaziçi direnişçilerine yönelik baskı ve sindirme politikaları, emek düşmanı uygulamalar, iş cinayetleri ve işten çıkarmalar, temel hak ve özgürlüklerin kullanılamaz hale getirilmek istenmesi, ekonomik kriz sonucunda hızla büyüyen yoksullaşma, paramiliter grupların at oynattığı kolluk örgütleri, keyfi gözaltılar, tutuklamalar, verilen hukuksuz cezalar, içinden geçtiğimiz karanlık sürecin ilk anda sayılabilecek temel sorunları olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca OHAL rejiminin yarattığı KHK mağdurları da bir yandan iktidarın anti demokratik uygulamalarını teşhir ederken öte yandan gasp edilen haklarını geri kazanmak için mücadelelerini sürdürüyor. Bu dönemde kadınların, LGBTİ+ bireylerin, Boğaziçi Dayanışmasının verdiği mücadele oldukça önemli ve moral verici. Kürtlerin her türlü baskı ve yıldırma politikalarına, şiddet ve katliamlara rağmen direngenliği çok kıymetli."
BU KARANLIK DÖNEM EN GENİŞ DEMOKRASİ İTTİFAKININ YARATILMASI İLE AŞILIR
Sistemin giderek daha da derine saplandığını söyleyen Akın, başta Kürt sorunu olmak üzere toplumun kronikleşmiş sorunlarına barışçıl kalıcı çözüm üretmekten gün geçtikçe uzaklaştığını ifade etti:
"Ayrıca her gün yeni bir halka eklenen mafya-bürokrasi-medya-güvenlik bürokrasisi-devlet ilişkiler zinciri, sistemin çürümüşlüğünü gözler önüne seriyor. Bütün bu baskıcı politikaların yanı sıra iktidar, HDP üzerindeki baskıyı da arttırmak istiyor. Yeşil Sol Parti olarak, iktidar bloğunun bu baskıcı rejimi ve HDP’yi hedef alan saldırgan politikaları karşısında suskun kalmanın, ülkede yaratılmak istenen tuzağa düşmek anlamına geleceğine inanıyoruz
Bu karanlık dönemin en geniş demokrasi İttifakının yaratılması ile aşılacağına inanıyoruz. Çoklu kriz kıskacında içinden geçtiğimiz bu karanlık dönemde ülkenin ihtiyacı olan Demokrasi İttifakının yaşamsal değer taşıdığına inanıyoruz. Demokrasi İttifakı sadece seçimlere endeksli olarak tesis edilemez. Hayatın her alanındaki saldırılara karşı herkes kendi durduğu yerden ama ortak bir anlayışla tepki vermek durumundadır. Nükleer santrallerden HES ve JES’lere, Kanal İstanbul’dan emekçilerin, kadınların haklarının gasp edilmesine kadar her konuda iktidara dur demek muhalefeti büyütecektir.
Öte yandan, önümüzdeki dönemde erken bir genel seçimle karşı karşıya kalacağımızı ifade etmek gerekir. Olası bir erken seçimde tek adam rejiminin sonlandırılması için en geniş demokrasi ittifakının hayata geçirilmesi için bugünden inisiyatif almanın ve çalışmanın gerekli olduğunu düşünüyoruz.
Yeşil Sol Parti olarak, insan türünün de diğer canlılar gibi doğanın parçası olduğu, müşterek varlığımız olan dünyayı yaşanabilir kılmak için, yaşamı tehdit eden kapitalist, endüstriyel sisteme karşı iklim krizini önlemeye yönelik politikaları savunmaya ve hayata geçirmeye, özgür, eşit bir dünya ,kimsenin aç ve açıkta olmadığı, adil, özgürlüğün gerçekten solunduğu, bütün sorunların serbestçe tartışıldığı, kimsenin dinsel, cinsel ve etnik kimliğini gizlemediği, kimseye bu kimliklerin zorla dayatılmadığı, tarihiyle ve bütün komşularıyla barışık özgür ve demokratik bir ülke mücadelemizi sürdürmekte kararlıyız."