'İhraç, soruşturma, gözaltı, tutuklama ve sürgün'

Diyarbakır’da açığa alınıp daha sonra görevlerine iade edilen 264 öğretmenin MEB tarafından ‘zorunlu yer değişikliği’ adı altında sürgün edilmesine eğitim emekçileri tepki gösterdi.

'İhraç, soruşturma, gözaltı, tutuklama ve sürgün'

Bahar KILIÇGEDİK

ARTI GERÇEK - KHK kapsamında daha önce açığa alınan 4 bin 400 öğretmenden, 180’i meslekten ihraç edilirken diğerleri görevlerine iade edildi. Görevlerine iade edilen öğretmenlerin bu kez de ‘yer değişikliği’ gerekçe gösterilerek başka illere gönderildiği açıklandı. Öğretmenlerin başka illere sürgün edilmesine ilişkin bugün Diyarbakır 1 Nolu Eğitimsen Şubesi’nde basın toplantısı yapıldı. "Emek Özgürlük Barış Mücadelemiz Sürgün Edilemez" pankartı altında yapılan açıklamada sürgünlere ve eğitim emekçileri üzerindeki baskılara tepki vardı.

'MEB CEZA İNFAZ KURUMU GİBİ' haberi için tıklayınız

BİN EĞİTİMCİ, SÜRGÜN UYGULAMASINA TABİ TUTULDU

Eğitimsen 1 Nolu Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Abbas Şahin tarafından yapılan açıklamada 264 öğretmen dışında başka sürgünlerinde olduğu ifade edilerek, "Dün itibariyle Diyarbakır’da sendikamız üyesi 264 eğitim emekçisi, orta Anadolu’nun çeşitli illerine sürgün edilmiştir. Ayrıca bölge illerinde toplam bine yakın üyemiz aynı süreçler gerekçe gösterilerek sürgün uygulamasına tabi tutulduğunu öğrenmiş bulunmaktayız" dedi.

İHRAÇ, SORUŞTURMA, GÖZALTI, TUTUKLAMA VE SÜRGÜN

OHAL uygulamasının ardından yayınlanan KHK’larla eğitimcilerin ihraç, soruşturma ve gözaltılarla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Şahin, yaşanan süreci şöyle anlattı; "Siyasal iktidar 15 Temmuz’u fırsata çevirerek konfederasyonumuz KESK’in 29 Aralık 2015 tarihli ‘çocukların yaşam ve eğitim’ talebiyle greve katılan 11 bin Eğitimsen üyesi öğretmen ve idari personeli açığa almıştır. Bununla yetinmeyen siyasal iktidar, Temmuz darbesi müsebbibi olarak gösterdiği ve bir zamanlar kucak kucağa olduğu paralel devlet yapılanmasının üyelerince, hukuka aykırı bir şekilde hazırlanan dosyalar üzerinden 100’e yakın arkadaşımız evlerine baskınlar yapılarak gözaltına alınmıştır. 14 arkadaşımız 4,5 ay boyunca cezaevlerinde tutulmuştur. Bu süreçte gözaltına alınan arkadaşlarımız neredeyse tamamı KHK rejimi tarafından ihraç edilmiştir. 1 yıllık süreçte sendikamıza bağlı aralarında Barış İmzacısı akademisyenlerin de bulunduğu bin 521 eğitimci ve konfederasyonumuz KESK’e bağlı üye toplamda 4 bin 74 arkadaşımız KHK rejimi ile hukuksuzca ihraç edilmiştir. Bütün bu uygulamaların sonunda da 11 bin üyemize yönelik idari ve disiplin yönünde ceza dosyaları hazırlanarak, maaş kesim cezaları verilmiştir. Bunun akabinde zorunlu yer değişikliği adı altında Milli Eğitim Bakanlığı’na üyelerimizin sürgün edilmesi için idari yönden taleplerde bulunulmuştur."

HUKUKA ONLARIN DA İHTİYACI OLACAK

Bu tür uygulamaları yapanlarla hukuki zeminde hesaplaşacaklarını söyleyen Şahin, "Biliyorsunuz çok zorlu bir süreçten geçiyoruz. Faşizmin kurumsallaşmaya çalıştığı bir dönemde kamu emekçileri ayakta kalma mücadelesi verirken, bu ayakta kalma mücadelesi iktidarı ciddi anlamda zor durumda bıraktığını biz görüyoruz. Her fırsatta kamu emekçilerine bu şekilde saldırıların olduğu bir ortamda örgütlü mücadelemize devam ediyor ve devam edecektir. Biliyorsunuz son süreçte bir sürgün politikası uygulaması ortaya çıktı. Sürgün politikası neden uygulandı biliyorsunuz, Eğitim Sen ve KESK üzerine ciddi anlamda baskılar yapılmasına rağmen bu örgütlü mücadeleyi yıkamayan iktidar, yerel işbirlikçileri ve yandaş sendikaları ile birlikte hazırlamış oldukları listeler ki biz bu listeleri Hani’deki idareci atamalarında nasıl hazırlandığını gördük. Birlikte hazırlayarak Eğitimsen ve kamu emekçilerine, KESK’e yönelimleri olduğun biz görüyoruz. Bundan sonra da olmaya devam edeceğini de düşünüyoruz. Ama bizler bu mücadeleyi de sonuna kadar sürdüreceğiz. Bunu çok iyi bilsinler yerel işbirlikçileri de yandaş sendikaları da şunu çok iyi bilsinler bu hukuka onların da ihtiyacı olacak. İhtiyaçları olduğu zaman umarım hukuki bir zemin ortada kalmış olur" diye konuştu.

Yaşanan sürgünlerin, Sur ve Hasankeyf’teki yıkımlardan bağımsız olmadığını ifade eden Şahin, "29 Aralık 2015 grevi, KHK OHAL rejiminin bir bahanesi olduğunu 2008 yılından bu yana bir türlü yürürlüğe koymak isteyip de koyamadığı rotasyon uygulamasından net bir şekilde anlıyoruz ki aslında bu önceleri hazırlanmış bir planın ilk adımlarıydı. Çünkü rotasyon, Şark Islahat Planı’nın yani sürgün ve göçertmenin günümüzdeki maskelenmiş hali olarak karşımıza çıkmaktadır. Yürürlüğe konulan tehcir ve göçertme politikası, cumhuriyet tarihi boyunca uygulanan asimilasyon politikalarından bağımsız olmadığı gibi kültürel ve tarihi değerlerimiz yok etmeye yönelik başlatılan Sur ve Hasankeyf yıkım ve kıyımlardan bağımsız olmadığın, olmayacağını halkımız ve kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. Sürgün adı altında tehcir edilmek istenen üyelerimize dayatılan tercihe boyun eğmeyecekleri inancımızı vurgulamak istiyoruz" dedi.

tutuklama ihraç soruşturma sürgün