İki çocuğunu öldüren babayı cezasızlık cesaretlendirdi
Dilek Çakır kendisini arayarak ‘Kimin ne hatası varsa peşine düşeceğiz’ diyen Başbakan'a, ‘Bunun benim için artık bir önemi yok. Ama başka insanlar için önemli' dediğini aktardı.
Aynur TEKİN
ARTI GERÇEK - 4 yaşındaki Elif Mina ve 2 yaşındaki Miray Hira 3 Ocak günü İstanbul, Maltepe’de babaları tarafından öldürüldü. Baba Ali Yardım, çocuklarını öldürdükten sonra intihar etti.
Boşanma aşamasında olduğu Ali Yardım tarafından iki çocuğu öldürülen Dilek Çakır’ı bir grup kadınla beraber ziyaret ettik. Bizi annesi, kız kardeşi ve halası ile birlikte karşılayan Dilek’in ilk sözü, "Bak orada annem, burada kız kardeşim, öteki halam, onun yanındaki sığınma evinden arkadaşım hep kadınız. Farkında mısınız? Bir tane erkek yine evde yok." oldu.
Ali Yardım tarafından sistematik şiddet gören ve tehdit edilen Dilek, defalarca kolluk kuvvetlerine başvurdu. Fakat hakkı olan yasalardan bir türlü yararlanamadı. Dilek’i bıçakla kovalayan, darp eden, başına silah dayayan Yardım’a hiçbir ceza verilmedi.
KARAKOLA GİTTİKTEN 15 DAKİKA SONRA BIRAKILIYOR
Dilek’in şikâyetleri üzerine Ali Yardım, karakola götürülse de her defasında bir saat içinde salıverildi. Dilek, işlediği suçların cezasız kalmasının ve her defasında salıverilmesinin Yardım’ı cesaretlendiğini söylüyor: "Karakola gittim. Darp raporu aldım. Diyorum ki ‘Benim koruma kararım var ve bu adam beni yaraladı. Bu adamı nasıl salıyorsunuz?’ Karakola gittiğinde bir saat dahi kalmıyor, ben lafın gelişi bir saat diyorum; ama ifadesini verip 15 dakikada çıkıyor."
Dilek, eski eşi Yardım’ın "Sicilime yansır" endişesiyle ilk zamanlarda polisten korktuğunu; fakat polisin bir şey yapmadığını görünce cesaretlendiğini belirtiyor: "Ayrıldığım ilk günlerde bu binanın içinde beni bıçakla kovaladı. Polis çağırdım, polis bana dalga geçer gibi ‘Adı neydi ya senin kocanın?’ dedi. Sonra gittiler, bir daha arayıp sormadılar bile. Ondan birkaç gün sonra Ali yine geldi. Yine polisi aradık. Polisin yanında diyor ki ‘Seni bunlar mı kurtaracak?’ Polisin yanında söylüyor bunu ve polis hiçbir şey yapmıyor, öyle bakıyor yani. Tutsalardı onu 3-5 gün içeride, insanlar diyecekti ‘Ali, Dilek’e böyle böyle yapmış, o yüzden cezaevine atmışlar. Biz de kendimize çekidüzen verelim, karılarımıza düzgün davranalım.’ Mesela 15 gün tutsalardı içeride,‘Ya demek ki ben sıkıntı çıkarıyorum, beni içeri alıyorlar. Ben bundan vazgeçeyim’ derdi."
'POLİS SENİ KORUYAMAZ
Elif Mina ve Miray Hira’nın katili baba Ali Yardım’ın tehditleri Dilek’le sınırlı kalmayarak, ailesine kadar uzanmış. Yardım, Dilek’in annesinin evine kadar gelip kız kardeşinin başına silah dayayarak tehdit etmiş: "Ben hemen kapıya polis çağırdım. Polise diyorum ki ‘Bunun silahı var.’ Polis bana diyor ki ‘Üstünde bulamadık.’ Peki, neden arabasını aramıyorsunuz? Arabasını aramak için arama kararı çıkarmaları gerekiyormuş. Ama hani OHAL’deydik? OHAL dediğimiz şeyi ben okumuyor muyum? Karakoldan çıkıp eve geldik, daha götürüleli yarım saat olmadan beni arıyor. ‘Ben çıktım, senin savcın, hâkimin bir işe yaramaz. Polisin seni koruyamaz’ diyor bana. 15 dakika durdu içeride."
EMZİKLER HALA YANINDA
Dilek konuşurken, üzerindeki hırkaya iliştirdiği emziklerle oynuyor. Emziklerin biri Miray Hira’ya, öteki Elif Mina’ya ait. Çocuklarından "Biri çikolatalı, diğeri meyvalı pastamdı benim" diye bahsediyor. Acısını unutmuyor, bir gün kabuk bağlasa da hep onunla kalacağını biliyor. "Benim için artık yapılacak bir şey kalmadı; ama diğer kadınlar ve çocuklar için aynı şeyleri yaşamasın, yasalar uygulansın diye çalışacağım" diyor. İsyan etmediğini, bunun da Allah’tan geldiğini söylüyor ve "Ama babası tarafından öldürülmesi çok büyük bir acı. İnsan çocuklarının babasına güvenemez mi yahu?" diye soruyor. Dilek’in annesi, kızının yanından ayrılmıyor. Kendi yaşını işaret ederek,"Bu yollar benim yolumdu; ama olmadı. Allah sıralı ölüm versin" diyor.
KENDİSİNE VERİLEN SÖZLERİN TAKİPÇİSİ OLACAK
Dilek, kendisini arayan ve taziyeye gelen yetkililere durumu en ince ayrıntısına kadar anlattığını ifade ediyor: "Yasalarımız eksik değil, yasamız var; ama uygulamamız yok. Bugün gelen müfettişlere de, Başbakan Binali Yıldırım’a da söyledim. Yasalar var; ama uygulanmıyor. Müfettişler rapor hazırlayacağız dediler. Kalem kalem olan biten her şeyi yazdırdım. Başbakan Binali Yıldırım, ‘Kimin ne eksiği ne hatası varsa onun peşine düşeceğiz’ dedi. Ben de dedim ki ‘Bunun benim için artık bir önemi yok. Ama başka insanlar için önemli.’ Bundan sonra şöyle olacak, böyle olacak diye bir şeylerin sözünü veriyorlar bana. Ama ben görmeden inanmam. "Hükümet kanadından verilen sözlerin uygulamaya geçirilip geçirilmeyeceğinin de takipçisi olacağını belirtiyor: "Beni arayan yetkililer ‘Günaydın’ diyorlar bana, sizce bana günaydın mı? ‘İyi günler’ diyorlar bana, benim için iyi bir gün değil."
'ANLAYAMAZSINIZ, ANLAMANIZI DA BEKLEMİYORUM'
Doğdukları günden bu yana kızları için mücadele ettiğini ve onları güçlü yetiştirdiğini söylüyor. Küçük kızı Hira’nın 34 haftalık doğmasına rağmen çok güçlü olduğunu ve hayatta tutunduğunu anlatıyor: "Doktorlar, ‘ümidini kes dediler, çok da bağlanma’ dediler. Asla bırakmadım. Bana ‘evde bekle, hastaneye gündüz gelir gidersin’ dediler. Doktora dedim ki ‘Ya beni de al ya benim çocuğumu da ver.’ Baktılar ki çıkmıyorum hastaneden, bana yardım etmeye karar verdiler ve bir oda kurdular. İnatla kurdurdum o odayı. Benim çocuğum oradaysa ben evde duramam. Bir haftada mücadelemizi kazandık. 3 kilodan 2,5 kiloya düşen kızım bir haftada 3,5 kilo oldu. Yani tam 1 kilo aldı. Hira’mdı o benim, çok güçlü yetiştirdim ben onu. Hala da aynı mücadeleyi veriyorum, ayakta kalmaya güçlü olmaya çalışıyorum. Ben adalet okuyorum; ama kendime adaleti sağlayamadım. Hiçbiriniz anlayamazsınız, anlamanızı da beklemiyorum. Kendime bir şey yapamadım. Ama diğer insanlara bir şey yapabilmek için uğraşıyorum."
YURTDIŞINDAN MESAJLAR GELİYOR
Dilek’e Türkiye’den ve yurt dışından mesajlar geliyor. Acısını paylaşmak için yazanların yanı sıra benzer durumda olup ne yapabileceğini soranlar da var. Hepsine tek tek yanıt vermeye çalışıyor, yetişemediği yerde kız kardeşinden yardım istiyor. Tek bir dileği var, o da kadınlar haklarını bilsin ve yasaların uygulanmasında ısrarcı olsun:
"Gelen mesajlardan birini hiç unutmayacağım, benden büyük ama bana ‘abla’ diyor. 15 yaşında kızı varmış ve kızının üvey babası tarafından taciz edildiğini düşünüyormuş. Çok zor durumda, korkuyor, evden çıkamıyor. Dedim ki ‘Hemen 183'ü ara, karakola git, o da olmuyorsa kadın sığınma evine git.’ Ona cesaret verdim kendi acımın içinde, kızımın öldüğü günün ikinci günüydü. Aynı günün sabahında karakola gitmiş, ifade vermiş. Bana da ifadenin resmini atmış. Kızını Çocuk Esirgeme Kurumu’na göndermişler. Kendisi de kadın sığınmaevine gitmiş. Benim için artık yapılacak bir şey kalmadı; ama onlar için bir şeyler yapabilirim belki."
Kadınların, yasal güvence sağlanmaz ve ailem arkamda durmaz çekincesiyle ses çıkaramadığını söylüyor Dilek: "İnsanlar seslerini çıkardığında onlara bir şey olmayacağının güvenini sağlamak lazım. Ben sesimi çıkardım, ne oldu öldüm mü? Ben de T.C. vatandaşıyım, benim de bir kimlik numaram ve haklarım var. Sen köle değilsin, sen birinin esiri değilsin, senin sahip olduğun haklar. Kadın ya da çocuğa bunu öğretmek lazım... Haklarını savunmak ayıp değil, ben kadın sığınmaevinde kaldıysam bu ayıp değil."
'KİMSE YAZDIRAMAZ O SOYADINI O MEZAR TAŞINA'
Hem adını hem de soyadını yakın zamanda değiştirmeyi planlıyor. Çocuklarının soyadını da değiştireceğini ve onları öldüren Yardım’ın soyadını çocuklarının mezar taşına yazdırmayacağını belirtiyor: "Kimse yazdıramaz o soyadını o mezar taşına."
Güçlü duracağını ve bundan sonrası için elinden ne gelirse yapacağını söylüyor. Kadınları bilinçlendirmek, haklarını bildirmek ve şiddet gördüklerinde ne yapabileceklerini anlatmak istiyor. Hayatının geri kalanına başka kadınlar aynı acıları yaşamasın diye mücadele ederek devam etmeyi planlıyor: "Kendimi acımı unutmam mümkün değil; ama başka Elifler başka Hiralar ölmesin diye uğraşıyorum. O yüzden programlara çıkıyorum, siyasetçilerle görüşüyorum. Hiç kimse, bir Allah’ın kulu durduramaz beni. Bunu öfkemden söylemiyorum. Bu, asla peşini bırakacağım bir ideal değil benim için. Başka çocuklar ölmesin diye çalışacağım."
'GELDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM AMA...'
Yanından ayrılmadan hemen önce geldiğimiz için teşekkür ediyor, ayaklarınıza sağlık diyor ama bir şerhi var. "Yanlış anlamayın; ama ben sesimi çıkarmasaydım bugün belki burada olmazdınız. Beni sadece bir haber olarak okuyup üzülebilirdiniz. 3. sayfada küçücük bir yazı olarak geçebilirdim."
Sesini duyuramayan çok sayıda kadının olduğunu ve hepsinin yardıma ihtiyaç duyduğunu belirtiyor, Dilek. Aynı ihlali ve aynı acıyı başkaları yaşamasın diye mücadele etmeye hazır olduğunu söylüyor ve "Kadınların hayatı üç satıra sığdırılmasın" diyor.