İlhan Cihaner'den Montrö bildirisi yorumu: Muhalefet düşünce özgürlüğünün yanında yer almalı

'Bence demokrasinin en temel özgürlük alanı, düşünce özgürlüğü ve düşünceyi ifade etme hürriyetidir. Siz bunu ortadan kaldırdığınızda demokratik iklime ulaşmanız mümkün olmaz.'

İlhan Cihaner'den Montrö bildirisi yorumu: Muhalefet düşünce özgürlüğünün yanında yer almalı

İlhan Cihaner, emekli amirallerin yayınladığı bildiriye ve muhalefetin konumlanışına dair, "Muhalefet, bildirinin içeriğine katılmaktan bağımsız olarak, düşünce özgürlüğünün yanında pozisyon almalı" dedi.

Artı TV'de yayımlanan Kemal Göktaş ile Medya Kritik programına hukukçu İlhan Cihaner konuk oldu. Cihaner, programda emekli amirallerin Montrö bildirisini değerlendirdi.

'HUKUKİ OLARAK CEZA SORUŞTURMASINA KONU EDİLMEMELİYDİ'

Yayınlanan bildiriden hukuki olarak bir ceza soruşturması çıkarılamayacağını söyleyen Cihaner şu şekilde konuştu:

"Bu metini bir kaç bağlamda değerlendirmemiz gerekir. Birincisi, bir kriminal suç soruşturması başladığına göre hukuki bağlamına bakmamız lazım. Medyaya yansıdığı kadarıyla TCK 316. madde üzerinden bir soruşturma başlatılmış. Yani bu madde 'suç için anlaşma' ile ilgili. 316. maddeden bir bölüm okuyorum; " Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçlardan herhangi birini elverişli vasıtalarla işlemek üzere" bu bir kere çok kritik bir tanımlama. Elverişli vasıta lazım. Yani örneğin 4-5 kişi bir araya gelip "hadi biz darbe yapalım anayasal düzeni değiştirelim" derse bu başka suçlar oluşturabilir ama darbe suçu açısından gülünüp geçilecek bir şey. Baktığımız zaman emekli amirallerin elverişli vasıtalara sahip olduğuna dair elimizde hiçbir şey yok. Hukuki olarak ceza soruşturmasına konu edilmemeliydi. Darbe çağrısı ve suç övme var mı? O metni kaç kere okursanız okuyun öyle bir çağrıyı satır arasında bile bulmanız mümkün değil."

'UZMANLIK ALANLARIYLA İLGİLİ AÇIKLAMA YAPTILAR'

Amirallerin metnini siyaseten ele alan Cihaner, amirallerin bildirisini kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili olduğunun altını çizdi. Cihaner şöyle konuştu:

"Siyaseten bir sorun görmüyorum, içeriğini eleştirmek ayrı bir şey. AKP'den ayrılarak parti kuran Gelecek ve DEVA Partileri, 'Siyaseti siyasetçiler yapar' gibi bir açıklama yaptılar. Böyle bir şey olabilir mi? Herkes siyasi parti kurmak zorunda değil. Kaldı ki uzmanlıklarını ilgilendiren bir konuyla ilgili açıklama yapıyorlar. Orada iki şey var; birincisi medyaya yansıyan tarikat evinde namaz kılan yüksek rütbeli asker meselesini eleştiriyorlar, irticai faaliyetlere katılmamış olma koşulunun kaldırılması doğru değildir diyorlar. Yıllardır bu işin içinde olan insanlar. Fethullahçı darbe sürecini yaşamışlar, kimisi ona karşı durmuş, kimisi o sürecin kurgu davalarının mağduru olmuş. İkincisi de Montrö tartışması doğru değil diyorlar. Montrö tartışmasını açanlar bu generaller değil. Meclis Başkanı'nın, Cumhurbaşkanı'nın 'Gerekirse AİHM'den ve Montrö'den de çekilebileceğini' söylemesi nedeniyle kendi uzmanlık alanlarına dair yaptıkları bir açıklama bu. Bence demokrasinin en temel özgürlük alanı, düşünce özgürlüğü ve düşünceyi ifade etme hürriyetidir. Siz bunu ortadan kaldırdığınızda demokratik iklime ulaşmanız mümkün olmaz. Şu anda da bunun böyle bir sonuç yaratması gibi bir riskle karşı karşıyayız."

'ORDUNUN PARTİLEŞTİĞİ KANAATİNDEYİM'

İktidarın orduya ve gücenlik bürokrasisine tamamen hakim olduğunu ifade eden Cihaner sözlerine şöyle devam etti:

"Ben artık ordunun partileştiği kanaatindeyim. Ordu içerisinde farklı kanatlar falan yok. Bir general, tarikat evinde, sarıkla namaz kılacak ve bunun arkasından hiçbir tepki almayacak boyuta gelmişse, Genelkurmay Başkanı, Cumhuriyet ile uzlaşmaz çelişkileri bulunan tarikat liderlerini ziyaret ediyorsa, onlarla bir dinsel ritüellere giriyorsa, ordunun içinde artık başka bir kanalın olmadığının çok net göstergesidir. AKP orduya da, güvenlik bürokrasisine de tamamen hakimdir. Ordunun içindeki bir ayrışma olduğunu düşünmüyorum. Bu tartışmayı da yapay buluyorum. Avrasyacı dediğimiz kristalize olmuş bir uluslararası odak yok. Olmayan bir odağın da orduda yansımasının olması mümkün değil. NATO denilebilir. Ama bu Avrasyacılık analizinden kast edilen Perinçekçilik ve çizgisi olur. Onun da iktidardan temelde ayrışması mümkün görünmüyor. Burada da iktidarın yanında pozisyon alacaktır."

'SAHİP ÇIKILMASI GEREKEN DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜDÜR'

Muhalefetin bildiriye dair tavrını eleştiren Cihaner, düşünce özgürlüğünün yanında pozisyon alınmasının gerektiğini söyledi. Cihaner şöyle devam etti:

"Muhalefet, bildirinin içeriğine katılmaktan bağımsız olarak, düşünce özgürlüğünün yanında pozisyon almalı. Çünkü bunun ileriye dönük olarak iktidarın hoşuna gitmeyen şeyleri söylemek isteyen herkesin üzerinde bir caydırıcı etkisi olacaktır. Eğer buradan bir kriminal süreç başlarsa, bu, Türkiye'de herkesi konuşmaktan, itiraz etmekten geri durmaya itecektir. Bu sebeple CHP'de diğer partiler de amirallere yapılan sürecin öncelikle hukuki olmadığını söylemeli. Sahip çıkılması gereken düşünce özgürlüğüdür. İçeriğine katılmasanız bile güçlü bir şekilde onun arkasında durulamsı gerekirdi. Bu iklimde seçime gidilecek ve sabah kimlerin toplanacağı belli değil. Ben burada verilen tepkinin doğru olmadığını, 'asıl gündem bu değil' denilerek AKP'nin yaptığı her kritik adımın ikincileştirilmesini kabul etmiyorum."

TSK chp ilhan cihaner Montrö