İlk Madımak raporunu hazırlayan komisyon başkanı Kul, Artı Gerçek'e anlattı: Devlet, suçunu nasıl örtbas etti?

İlk Madımak raporunu hazırlayan komisyon başkanı Kul, Artı Gerçek'e anlattı: Devlet, suçunu nasıl örtbas etti?
Sivas Katliamı'na dair hazırladığı rapor, 'Devleti suçluyor' diye reddedilen Meclis Araştırma Komisyonu Başkanı Mustafa Kul, Artı Gerçek'e yaşananları anlattı: "Olaydan haberimiz vardı. Bunu bir prova olarak değerlendirdik ancak kötü sonuçlandı" denildi.

Mehmet MENEKŞE


AMASYA - Sivas Katliamı'nın ardından Meclis'te kurulan Araştırma Komisyonunun Başkanı Mustafa Kul, katliamın yaşandığı gün emniyet ve tugayın Sivas Valisi Ahmet Karabilgin'in 12 kez talimat vermesine rağmen müdahale etmediğini, İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu’nun "Merak edilecek bir konu yok, gerekeni yapıyoruz" diyerek kendilerini oyaladığını anlattı. Kul, MİT mensubu olduğu söyleyen bir kişinin kendisine "Olaydan haberimiz vardı. Bunu bir prova olarak değerlendirdik ancak kötü sonuçlandı" dediğini söyledi.

Sivas'ta 2 Temmuz 1993'de Madımak Oteli'nin yakılması sonucu 33 aydın ve sanatçı ile iki otel görevlisinin öldürülmesine ilişkin ana davanın ardından, üç firari sanığın yargılandığı dava da 'zaman aşımı' gerekçesiyle düşürüldü. Karar, büyük tepki çekti. Katliamın yaşandığı dönem SHP Erzincan Milletvekili olan ve Meclis'te kurulan Araştırma Komisyonuna başkanlık eden Mustafa Kul, katliam günü ve sonrasında yaşananları anlattı.

'HAZIRLADIĞIM RAPOR 'DEVLETİ SUÇLUYOR' DİYE REDDEDİLDİ'

O dönem hazırladığı raporun "devleti ve güvenlik güçlerini suçladığı" bahanesiyle reddedildiğini belirten Kul, şunları söyledi:

"11 üyeli araştırma komisyonu kuruldu. Komisyon SHP'den iki, DSP'den 1, ANAP, DYP ve RP’den ise sekiz üyeden oluşuyordu. Oldukça detaylı bir rapor hazırlamıştım. Son şeklini verip TBMM genel kuruluna sunacağız. Raporumu komisyonda okudum ve bu üç partiye (ANAP, DYP ve RP) mensup milletvekilleri benim hazırladığım raporu reddettiler. 'Böyle rapor olamaz, devletin güvenlik güçlerini suçluyorsunuz. Emniyeti, tugay komutanlığını, İçişleri Bakanlığını, Başbakanı, Emniyet Genel Müdürünü suçlayıp, zan altında bırakıyorsunuz’ diye benim hazırladığım raporu reddettiler. 'Bu birimler sorumlu, mutlaka bunlarla ilgili bir soruşturma açılması lazım' dedim ancak sadece Sivas Valisi Ahmet Karabilgin görevden alındı."

Mustafa Kul

'EMNİYET VE TUGAY, VALİNİN TALİMATINI UYGULAMIYOR'

Araştırma komisyonu olarak dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin ile görüştüklerini ve telsiz kayıtlarını incelediklerini anlatan Kul, şöyle devam etti:

"Vali Karabilgin’in 12 kez ‘zor kullanın’ dediği halde emniyet zor kullanmıyor. Vali, öğlen saat 13.30 gibi tugaydan kuvvet istemiş olmasına rağmen akşam 19.20’ye kadar tugaydan herhangi bir destek kuvveti gelmiyor. 'Genel Kurmay Başkanlığı'ndan izin almamız lazım, talimat vermesi lazım, valinin talimatıyla asker gönderemeyiz' deniyor. Suçu sadece valinin üzerine yıktılar, olayın ikinci günü görevden aldılar ve yerine Aydın Güçlü'yü atadılar. Ne emniyet müdürü ne tugay komutan ne de Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı'nda bir devlet görevlisine soruşturma açıldı."

'İÇİŞLERİ BAKANI GAZİOĞLU 'GEREKENİ YAPIYORUZ' DİYE BİZİ OYALADI'

Katliamın yaşandığı gün dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu’na defalarca kez telefon ettiğini, Gazioğlu'nun "Merak edilecek bir konu yok. Biz duruma hakimiz, gerekeni yapıyoruz" dediğini söyleyen Kul, şunları aktardı:

"Akşama kadar hepimizi oyaladılar ve sonuçta 33 canımızın yanarak öldüğü hazin bir durum yaşandı. Benim hazırladığım rapor kabul edilmedi.Onlar bir rapor hazırladılar. 'Komisyon başkanı olarak benim hazırladığım rapor reddediliyorsa ben de başkanlıktan çekiliyorum' dedim ve komisyondan ayrıldım. Onların hazırlayacağı bir raporu genel kurula sunmanın bir anlamı olmayacağını ifade ederek istifa ettim."

'TUGAY KOMUTANI, ARAŞTIRMA KOMİSYONUNA BİLGİ VERMEDİ'

Dönemin Sivas Tugay Komutanı'nın defalarca çağrılmış olmasına rağmen komisyona bilgi vermek için gelmediğine dikkat çeken Kul, yardım çağrılarına nasıl kulak tıkandığını şöyle anlattı:

"Otelden defalarca telefon alıyordum. 'Bizi buradan çıkarın, etrafımız sarıldı' diyorlardı. Gün içerisinde İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Sivas Valisi Ahmet Karabilgin, Emniyet Müdür Yardımcısı Veli Karadayı ile defalarca konuştum. Hepsi, 'Merak edilecek bir konu yok' diye bizi oyaladılar. Tugaydan asker 19.20 gibi geliyor. Otel ile göstericiler arasına değil de göstericilerin arkasına konuşlandırılıyor. Tugay komutanını defalarca komisyona bilgi vermesi için davet etmiş olmama rağmen gelmedi. Daha sonra Meclis Başkanlığı aracılığı ile kendisini istettim, yine gelip komisyonda ifade vermedi."

'MİT MENSUBU OLDUĞUNU SÖYLEYEN KİŞİ 'PROVAYDI, KONTROLDEN ÇIKTI' DEDİ'

Sivas Katliamı'ndan günler önce yerel gazetelerde Aziz Nesin'i hedef alan başlıklar atıldığını, kentte bildiriler dağıtıldığını hatırlatan Kul, şöyle devam etti:

“Komisyon olarak araştırma çalışmalarımızı Sivas Valiliği binasında sürdürmekteydik. Öğlen yemek molası verdiğimiz bir esnada, lavaboda elimi yıkarken yanıma birisi geldi 'Efendim ben başbakanlık mensubuyum’ dedi. MİT elemanı olduğunu anladım. 'Bizim bu olaylardan haberimiz vardı. Günler öncesinden bunun hazırlığı yapılıyor idi. Biz haberdar olduk ve bunu bir prova olarak değerlendirdik. Bu bir tatbikat idi’ dedi.

'TESPİT YAPALIM DEDİK'

Başbakanlık görevlisi olduğunu söyleyen kişi, 'Sivas gerici odakların merkezi haline geldi. Her hafta burada seminer, konferans, paneller düzenliyorlar. Biz de bunların sempatizanı ne kadar, militanı ne kadar, meraklısı ne kadar, bunu görmek için böyle bir şeye yol verdik, tespit yapalım istedik ancak kötü sonuçlandı’ diye konuştu. 'Bizim bölge başkanımızın da bu tatbikattan haberi vardı ama muhtemelen siz onu ifadeye çağırdınız, o da size haberdar olmadığını söylemiştir' dedi. Bizim tespitlerimizde, yerel gazeteler şehirde günler öncesinden ‘Ey Müslümanlar, Müslüman mahallesinde salyangoz sattıracak mısınız? Dinsiz Aziz’i Sivas’ta konuşturacak mısınız? Bunlara gereken dersi vermeyecek misiniz?' diye yazmıştı.

'MİT BÖLGE BAŞKANI BİZE DOĞRULARI SÖYLEMEDİ'

Olaydan bir gün önce iş yerlerinin kapısının altından, evlerin bahçelerine 'Müslümanlar' ve 'Türkiyeli müslümanlar' diye iki bildiri atılmıştı. Yerel gazetelerde yazılan yazıların aynısı o bildirilerde de vardı. Bu yerel gazetelerin yazdıklarını, dağıtılan bildirileri herkes görmüştü ve haberi vardı. Ben MİT Bölge Başkanına sorduğumda bu bildirilerden haberi olmadığını söylemişti. 'Sade vatandaşın bile bu bildirilerden haberi var, sizin haberiniz yok. Siz burada neyi takip ediyorsunuz?' diye sordum. 'Burada dincilerin pek faaliyeti yok. Biz PKK'nin, DHKPC’nin takibini yapıyoruz' dedi. MİT mensubunun söylediklerini doğru olarak kabul ediyorum. Vicdani kanaatim o yönde. MİT Bölge Başkanı bize doğruları söylemedi ya da söylemekten kaçındı. Çünkü sıradan bir kişinin bileceği konuları MİT Bölge Başkanına soruyoruz, 'bilmiyorum' diyor."

'ZAMAN AŞIMI KARARI İNSANLARIN İÇİNDEKİ ATEŞİ KATMERLEŞTİRDİ'

Mustafa Kul, Sivas Katliamı ile ilgili davanın 'zaman aşımı' gerekçesiyle düşürülmesini de şöyle değerlendirdi:

"Madımak Davası nedeniyle arananlar evlendiler, askerlik yaptılar, ehliyet aldılar ne hikmetse hiçbir yakalanmadı. Sivas Emniyet Müdürlüğüne 500 metre mesafedeki bir evde yaşayan Cafer Erçakmak öldükten sonra Sivas’ta yaşadığı anlaşıldı. Şimdi de bugüne kadar yakalanmamış olanları resmen affettiler. Hukuk gerçekten işlemiş olsaydı bu zanlılar dünyanın öbür ucuna gitse de yakalanıp gerekli cezalar verilirdi, adalet yerini bulmuş olurdu. Ama üzerine düşülmedi. Elini, kolunu sallayarak gezmelerine göz yumuldu. İşte bu AKP zihniyeti. Orada o insanları yakanlarla bugün bunları koruyanlar aynı amaca hizmet ediyorlar. Orada gencecik çocuklar, Türkiye’nin aydınlık yüzleri, yazarlarımız, şairlerimiz diri diri yakıldı. Madımak’ta hayatını kaybeden gençlerimizin, aydınlarımızın aileleri bu acıyı o günkü gibi içlerinde hissediyorlar. İnsanların içindeki ateşi söndürecek bir sonuç alınamadı. Zaman aşımı kararı bu ateşi daha da katmerleştirmiştir. Yazıklar olsun."

Öne Çıkanlar