İstanbul Baro Başkan adayı Ali Gürbüz: İki yıldır süregelen sessizliğe son vereceğiz

İstanbul Baro Başkan adayı Ali Gürbüz: İki yıldır süregelen sessizliğe son vereceğiz
İstanbul Barosu’nun 146 yıllık bir direnişin sembolü olduğuna vurgu yaparak hukukun üstünlüğünü son ana kadar savunacaklarını ifade eden Baro Başkan adayı Ali Gürbüz, “Son iki yıldır süregelen sessizliğe son vereceğiz” dedi.

Müzeyyen YÜCE

İSTANBUL - Yaklaşık 63 bin avukatın kayıtlı olduğu İstanbul Barosu, bu hafta sonu yapılacak genel kurulla yeni başkanını belirleyecek. Haliç Kongre Merkezi’nde 19-20 Ekim tarihlerinde yapılacak olan seçimde başkan adaylar ilk gün vaatlerini anlatacak, mevcut yönetimin 2 yıl boyunca ortaya koyduğu faaliyet raporları görüşülecek. İkinci gün ise avukatlar yeni yönetimi seçmek için sandık başına gidecek.

11 BAŞKAN ADAYI VAR

İstanbul Barosu’nda bu dönem başkanlık yarışı 11 aday arasında geçecek. Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adına seçime iki aday girecek. Mevcut Baro Başkanı ve adayı Filiz Saraç ile mevcut Baro Başkanı Yardımcısı Ali Gürbüz aynı grup ismiyle ancak iki farklı listeyle seçime girecek. Değişim İçin Avukat Grubu’nun adayı ise Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu oldu. Avukat Hakları Grubu adına ise seçimlere Turgay Bilge girecek.

Önce İlke Çağ Yükseliş Hareketi Grubu’ndan aday olan isim ise 2022 seçimlerinde ikinci olan Hasan Kılıç oldu. Önce Avukatlar Grubu çatısı altında başkan adaylığını açıklayan Elif Görgülü ise seçime kısa zaman kala Kılıç’ı destekleyerek adaylıktan çekildi. Değişim İçin Güçlü Baro adına ise adaylığını açıklayan isim Mert-Er Karagülle. Avukat Türkan Kara ise 2022 yılından sonra bir kez daha Genç Hukuk Hareketi Grubu’nun başkan adayı olarak açıklandı. Bağımsız Avukatlar Grubu adına Abdülhalim Yılmaz aday gösterilirken, İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu ise yeniden Hakan Çatak’ı aday gösterdi. Adaylar arasında seçimlere bağımsız giren Yasin Şen ve Metin Uraçin de var.

Seçim öncesi başkan adayları ile konuştuk. Bugün Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adına adaylığını açıklayan Ali Gürbüz seçim sürecini, vaatlerini ve yargı sistemine ilişkin sorunları anlattı.

‘BARONUN DEMOKRATİK YAPISINA KATKIDA BULUNABİLİRİM’

İstanbul Barosu’nun mevcut yönetiminde başkan yardımcılığı görevini yürütürken baro başkanlığına aday oldunuz. Öncelikle aday olmanızın ardındaki motivasyon ne oldu?

Avukatlık mesleği çok dar anlamda söylemek zorundaysak topluma hizmet etmenin etkin yollarından birisidir. İstanbul Barosu’nda farklı kademelerde edindiğim 10 yıllık tecrübenin sonunda, baronun demokratik yapısına katkıda bulunabileceğime inandım. Mesleğimizin karşı karşıya kaldığı zorlukları gözlemleyerek, deneyimlerimden, yaşayarak öğrendiğim sorunlara çözümler ürettim. Artık bunları hayata geçirebilecek tecrübeye de sahip olduğumu düşündüğüm için aday olma kararı aldım. Meslektaşlarımızın sorunlarını daha yakından dinleyip, bu sorunlara çözüm üretme sorumluluğunu hissetmek beni bu göreve yönlendirdi.

‘ÖNCE İLKE ÇAĞDAŞ AVUKATLAR GRUBU’NUN BİR TANE ADAYI VAR; O DA BENİM’

Önce ilke grubundan aday oldunuz. Mevcut Başkan Filiz Saraç ile aynı gruptan iki aday olarak seçime gideceksiniz. Çok uzun zamandır tek adayla yarışan grupta bu seçimde neden bir uzlaşı sağlanamadı? Bu durum bir dezavantaj yaratır mı?

Aslında öyle değil. Grubumuzda daha önce de kopmalar olmuştu. Bu seferki biraz farklı. Filiz hanım Önce İlke ile hareket etmiyor ama Önce İlke’liymiş gibi davranıyor. Halbuki alakası yok. Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nun bir tane adayı var. O da benim. Ön seçimde grubumuz beni aday gösterdi. O’nu değil. Kendisi de aday, ama bizim grubun adayı değil. Başka bir oluşumun adayı. Bizim grubumuz zaten bu konuda çokça açıklama da yaptı. Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nun tek adayı var yani. O da Avukat Ali Gürbüz.

‘HUKUKSUZLUĞA KARŞI BARODA SON İKİ YILDIR SÜREGELEN SESSİZLİK SONA ERECEK’

Özellikle son yıllarda Türkiye’deki yargı sistemine ilişkin çok ciddi problemler var. Yargı bağımsızlığı ve adaletin sağlanması noktasında hukuka güvenin de iyice zedelendiğini görüyoruz. Bu hususun barolar üzerindeki etkisi nedir? Ya da tam tersi olarak barolar hukukun üstünlüğü noktasında etkisiz mi kalıyor sizce?

Her geçen sene daha kötüye giden bir düzen söz konusu. Bu her alanda böyle aslında. Birbiri ardına açılan fakülteler, yetersiz eğitimle mezun olan genç arkadaşlar gibi teknik meseleler de söz konusu. Bir de mevcut iktidarın hukuku adeta bir sopa gibi kullanmaya çalışması da gidişatı son derece kötü etkiliyor. Vatandaşlar, keyfi denilebilecek yargılamalarla ceza verilen insanları gördükçe de adalete olan güvenleri azalıyor ister istemez. Ancak İstanbul Barosu 146 yıllık bir direniş sembolüdür. Son kaledir. Hukukun üstünlüğünü her daim savunduk ve savunacağız. Ben başkan seçildiğimde de son iki senedir süregelen bu sessizlik de sona erecek.

‘HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ SON ANA KADAR SAVUNACAĞIZ’

‘Sessizlik sona erecek” dediniz. Sizin yönetiminizdeki İstanbul Barosu bu noktada hukukun üstünlüğüne nasıl bir katkıda bulunacak? Ne yapacaksınız?

İstanbul Barosu’nun direkt olarak yargı bağımsızlığına ve adaletin tesisine yönelik bir karar alması kanunen mümkün değil. Ancak Adalet Bakanlığı başta olmak üzere HSK, savcılıklar, adliye yönetimleri ile etkili bir iletişim yürüterek bu kötü gidişatın vatandaş üzerindeki etkisini en azından açık açık anlatabilir ve yetkililerin durumun farkında olmalarını sağlayabiliriz. Her şeyin başı iletişimden geçiyor. Doğru bir iletişim ile çözülemeyecek bir sorun olmayacağını düşünüyorum. Tabi ki devlet eliyle açıkça yapılan adaletsizliklerde yine sessizlerin sesi olacağız. Hukukun üstünlüğünü son ana kadar savunacağız. Ancak sadece bağırarak da bir şeyler çözülseydi bugüne kadar çözülürdü.

‘HUKUK FAKÜLTELERİ FAZLA MEZUN VERİRKEN İŞ ALANI GENİŞLEMEDİ’

Türkiye’de sayıları 190 binlere ulaşan bir avukat popülasyonu var. Avukat sayısındaki bu artış sorunları da beraberinde getiriyor. Hali hazırda avukatların en büyük sorunları nelerdir? Sizin avukatların sorunlarına ilişkin ne gibi çözümleriniz olacak?

İstanbul Barosu’nda yaklaşık 64 bine yakın avukat var. Bunların büyük çoğunluğu da 35 yaş altı. Son yıllarda giderek artan fakülteler, fazla fazla mezun vermeye başladı. İş alanları ise o kadar genişlemedi. Yığılma oldukça da meslektaşların iş bulma problemleri oluyor. Bunun dışında serbest çalışmak isteyen meslektaşların maliyetleri son dönemde enflasyonun etkisiyle bayağı arttı. Biz bu genç arkadaşlarımıza paylaşımlı sanal ofis hizmeti vermek istiyoruz. 0-3 yıllık kıdemi olan meslektaşlara belirli bir süre ile sınırlı olarak bu hizmeti sağlamak istiyoruz. Bunun dışında Türkiye koşullarında artık yalnız başına ev almak da pek mümkün görünmüyor. Dolayısı ile biz bu 64 bin kişilik gücümüzü bir araya getirelim ve bir kooperatif kuralım istedik. İstanbul’da değil ama, İstanbul’a yakın şehirlerde bunu yapabilecek gücümüz ve bağlantılarımız da var. İş birliklerini artıracağız. Bu çok önemli. Bu nitelikli gücümüzden yeterince faydalanamıyoruz. İstanbul Barosu ile iş birliği yapmak bir ayrıcalıktır. Bunu kurumlara ve markalara anlatacağız. Her alanda yapacağımız iş birlikleri ile meslektaşlarımızın yaşam maliyetlerini düşürürken; yaşam kalitelerini de artırmak istiyoruz. Zaten en büyük hedefim de bu. İstanbul Barosu Başkanı olarak meslektaşlarımın rahatı, huzuru ve mutluluğu için çalışmak istiyorum.

İstanbul Barosu’nda dönem çok adaylı bir seçim süreci geçiriyorsunuz. Bu kadar çok adayın çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu güzel bir şey. İstanbul Barosu’nun gücünün ve yetkinliğinin de bir işareti bana sorarsanız. Çünkü grup sayısı arttıkça rekabet artıyor. Rekabet arttıkça da yönetimin kalitesi yükseliyor. Bu birbiri ile bağlantılı güzel bir kontrol mekanizması da yaratıyor kendi içinde. Ayrıca tabi ki ülkemizde giderek kaybolan Demokrasi’nin İstanbul Barosu’nda hala sapasağlam işlediğinin de en büyük göstergesi. Biz avukatlar için bir gurur kaynağı da bu bana kalırsa.

Öne Çıkanlar