İştar Gözaydın akademik faaliyetlerini savundu
'FETÖ üyeliği'nden yargılanan Prof. Dr. İştar Gözaydın hakim karşısına çıktı.
Fatma YÖRÜR - Helsinki Yurttaşlar Derneği Kurucusu Prof. Dr. İştar Gözaydın, İzmir Başsavcılığı'nın yürüttüğü ‘FETÖ/PDY’soruşturması kapsamında 20 Aralık 2016’ta gözaltına alındı ve İzmir’e götürüldü. İlk gözaltından sonra hapishanede geçirdiği süre üç ayı aştı. Üç buçuk ay sonra yurt dışı yasağıyla serbest bırakıldı.
Prof. Dr. İştar Gözaydın, cemaat okullarında görev alması nedeniyle gözaltına alınmış, terör örgütü üyeliği iddiasıyla 27 Aralık’ta da tutuklanmıştı.
Dava bugün Çağlayan Adliyesi 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. İştar Gözaydın ve avukatların savunma verdiği duruşmada beraat çıkmadı. Duruşma 12 Ocak'a ertelendi. Yurt dışı yasağı kaldırılmadı. Dijital verilerin incelenmesi için duruşma ertelendi.
Türkiye'den sivil toplum temsilcileri ve insan hakları aktivistlerinin destek verdiği İştar Gözaydın için ABD Büyükelçiliği'nden Rebecca Yang, AB Türk delegasyonundan Sema Kılıçer, Friedrich Neumann Vakfı'ndan Hans Georg Fleck ve Gülçin Sinav duruşmayı izlemek için Çağlayan Adliyesi'nde hazır bulundu.
İŞTAR GÖZAYDIN SAVUNMA
Bugün görülen duruşmada Gözaydın savunma verdi. Savunmasında eğitim hayatı ve akademik çalışmalarından bilgileri mahkeme heyetiyle paylaşan İştar Gözaydın, çalışma alanı olan dinsel gruplar ve yapılar hakkında bilgi verdi:
"Çalışmalarımı Türkiye ve dünyadaki din ve devlet ilişkileri üzerine ve siyaset bilimi, hukuk, siyaset sosyolojisi perspektifleri ile sürdürdüm. Diyanet İşleri Başkanlığı üzerindeki ilk ve en kapsamlı çalışma, 1980'lerin ikinci yarısından itibaren Diyanet yetkilileri ile ilişkilerim akademik çerçevede yoğun oldu. Aynı şekilde, Türkiye'deki ve hatta dünyadaki çeşitli dinsel yapılanmalarla akademik çalışmalarım nedeniyle irtibat halinde bulundum."
'CHP MİLLETVEKİLLİĞİ TEKLİFİYLE İŞİMDEN İSTİFA ETTİM'
Beş yıl görev aldığı Doğuş Üniversitesi’nden CHP’den 2014 yılında milletvekilliği için teklif alınca ayrıldığını belirten Gözaydın, bu seçimde aday olmayınca Gediz Üniversitesi’nden gelen teklifi kabul ettiğini belirterek, görevine ilişkin, "Düşünsel çizgisine katılmasam da, bu önerilerin her birini kabul etmeyi akademik bir görev addettim. Nitekim, mevcut yargı sürecinde bana suçlama olarak yöneltilmiş olan televizyon kanalındaki ifade de, hukuki ve akademik bir değerlendirmedir." dedi.
"Samanyolu TV’de akademisyen olarak görüş belirtmem için bazı TV programlarına katıldım. Konuk olduğum programlar nedeniyle Bank Asya üzerinden ödeme bana gönderildi. Ondan önce bu bankayla hiçbir işim olmamıştır." diyen Gözaydın, "Bylock olarak adlandırılan programı basındaki haberlerden duydum; daha önce böyle bir programın varlığından dahi bihaberdim. Hiçbir zaman şahsi telefonumda böyle bir program bulunmadı."
"21 Temmuz 2016 tarihinde adı geçen Üniversite İnsan Kaynakları birimi tarafından gönderilen bir e-posta vasıtasıyla açığa alındığımı öğrendim. İddianamede bana yöneltilen suçlamalar göz önünde bulundurulduğunda, "FETÖ" olarak adlandırılan yapılanmanın finansmanı ile yürütülmekte olduğu iddia edilen bir üniversitenin tek açığa alınan öğretim üyesinin şahsım olmasını ironik hatta manidar buluyorum. Bu hukuksuz işleme karşı, 22 Temmuz 2016 tarihinde idari dava açtım; anılan dava derdest durumdadır."
'TUTUKLULUĞUM NEDENİYLE SON GÜNLERİNDE ANNEMDEN AYRI KALDIM'
Yurtdışından bazı üniversitelerden gelen teklifleri geçtiğimiz günlerde kaybettiği annesinin rahatsızlığı nedeniyle reddetmek zorunda kaldığını belirten Gözaydın "Fakat daha da acısı, tutuklanmam dolayısıyla annem tek çocuğu olan bensiz 3.5 ay geçirdi. Annemi 31 Ağustos 2017 tarihinde kaybettim." dedi.
"20'li yaşlarımda başladığım akademik çalışmalarımın tümü halen adli kolluk tarafından el konulmuş olan bilgisayarımda bulunmaktadır. Bu uygulamanın sürmesi bir akademisyen için düşünsel yaşam kaynaklarının kurutulması anlamına gelmektedir. Yalnızca bilgisayarımın değil, back-uplarından da aynı nedenle yoksun kılınmanın, herhangi bir kişinin benzer araçlarından yoksun kılınmasından çok daha vahim etkiler doğurduğu aşikardır. El konulan bilgisayar, telefon, iPad ve vs elektronik aygıtlarımın içeriğinden birer kopya örnek alınarak bu elektronik aygıtlarımın tarafıma verilmesi yönündeki aylarca önce avukatım aracılığıyla yapmış olduğum başvurum da henüz neticelenmiş değildir."
Mahkeme heyeti Gözaydın'a katıldığı Abant Toplantısını sordu. Gözaydın'ın akademik çalışmalarımla ilgili orada bulundum demesi üzerine Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ "Abant Toplantıları biraz netametli biliyorsunuz?" dedi. İştar Özaydın bunun üzerine o dönem bu durum böyle değil. Toplantılara katılmak için insanlar yarışırdı." dedi.
Avukat Erdal Doğan da, "Abant toplantılarına şu anda hükümette bulunan kabine üyeleri de dahil pek çok isim katıldı. Bunların hepsi yargılanmalı mı?" diye sordu.
'SENARYO TÜRÜ İDDİANAMELER CEMAATTİN YERLEŞTİRDİĞİ PRATİKTİR'
Avukat Murat Dinçer, savunma adına söz alarak, "Senaryo türü iddianameler yaygınlaşmıştır. Bunlar şimdi FETÖ'nün yargı içerisindeki uzantılarının geliştirdiği bir pratiktir." dedi ve iddianameyi eleştirdi. İddianamede savcının da, "örgütün İştar Özaydın'ın ünü ve kariyerini göz önüne alarak ekranları ve okullarında Gözaydın'a yer vererek imajını İştar Özaydın'ın kariyeri üzerinden geliştirmek istediğine yer veriyor." dediğini aktardı.
Avukat Dinçer, Gözaydın'ın yurtdışı yasağının kaldırılmasını talep ederek, Gözaydın "Norveç'te kazandığı ve Norveç Kralı'ndan alacağı bir ödülü hatırlatarak, umarım yurt dışı yasağı bugün kalkacaktır." dedi.
Dinçer, "Türkiye'de siyaset ve Fetullah Gülen hareketi: Demokratik bir şans mı truva atı mı?" isimli 2009 tarihli çalışmasını hatırlatarak akademisyenin bu hareketi daha o zamandan itibaren eleştirdiğini söyledi.
Avukatların beraat ve yurt dışı çıkış yasağı kalkması talebiyle verilen aranın ardından kararını açıklayan heyet dijital verilerin incelenmesi amacıyla duruşmayı 12 Ocak'a erteledi.