Kaftancıoğlu: Beni yıpratarak akıllarınca CHP’yi iç tartışmalara boğacaklar, başaramayacaklar
'Vatandaşın asıl sorunlarının üstünü kapatmak, yönetemediklerini, iyice savrulduklarını perdelemek için saldırılan, tartışılan ve hatta cezalandırılan bir siyasetçi konumuna getirildim.'
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Atatürk yerine Gazi Mustafa Kemal demeyi tercih ettiği için hem parti içinde hem de farklı gruplarda eleştirilerin odağı haline geldi.
Eleştirilerin hedefindeki Kaftancıoğlu ‘CHP kurucu kodlarınadan vaz mı geçiyor?’ tartışmalarını yanıtladı: "Asla, böyle bir durum söz konusu bile edilemez. Bugünün iktidarı Saray’daki tek adam da bu durumu en büyük tehlike olarak gördüğü için tetikçi kalemleri eliyle bunu özellikle tartıştırmak istiyor."
"Kendimi ait hissettiğim bir ifade olduğu için kullandım" diyerek açıklama yapan Canan Kaftancıoğlu Cumhuriyet’ten İpek Özbey’e konuştu.
İl başkanı ne demek istediğini şu sözlerle açıkladı: "Mustafa Kemal Atatürk, bu ülkede yaşayan 83 milyon vatandaşın ortak değeri. Kemal adıyla halkının yaşadığı sorunları küçük yaşta gören, halkına hizmet etme hayali kuran, çok okuyan, sorgulayan bir genç. Mustafa Kemal adıyla halkına, ülkesine hizmet için canı pahasına savaşan, zaferden zafere koşan, teslimiyetçi zihniyete rağmen bir halkın yeniden küllerinden doğmasını sağlayan bir komutan. Bugün birileri gibi danışmanları tarafından eline tutuşturulanları değil, savaş yıllarında dahi okuduğu onlarca kitaba referans alarak halkın egemenliğine dayalı bir yönetim biçimini müjdeleyen, her şartta barışı savunan, yokluğa yoksulluğa karşı halkıyla birlikte kalkınma hamlelerini bir bir hayata geçiren bir lider. Mustafa Kemal Atatürk adıyla yalnızca bu ülkeye değil, tüm dünyanın mazlum halklarına ilham kaynağı olan, kurduğu cumhuriyetin ancak demokrasiyle güçleneceğini gören bir dünya lideri. O, yaşamı boyunca hem Kemal hem Mustafa Kemal hem de Mustafa Kemal Atatürk olarak herkesin ilham aldığı eşsiz bir lider. Soyadı nasıl ki sıradan bir soyadı değilse isimleri ve unvanları da aynı şekilde. Mustafa Kemal Atatürk’ü hayatının bir bölümüyle değil, tümüyle örnek aldığımın altını bir kez daha çizmek isterim. "
İktidara yakın Sabah gazetesinden bir yazarın "Bu CHP, bildiğiniz CHP değil. CHP’yi kontrol edenler, onun artık Atatürkçülerin partisi olarak değil, HDP’yle beraber hareket eden bir parti olmasını istiyor" sözleri hatırlatılan Kaftancıoğlu, yeniden gündeme getirilen ‘CHP, kurucu kodlarından vaz mı geçiyor‘ tartışmasına da şu sözlerle açıklık getirdi: "Asla, böyle bir durum söz konusu bile edilemez. Bugünün iktidarı Saray’daki tek adam da bu durumu en büyük tehlike olarak gördüğü için tetikçi kalemleri eliyle bunu özellikle tartıştırmak istiyor. İstiyorlar ki CHP, kuruluş kodlarına aykırı olarak yalnızca ülkenin bir bölümüne hitap etsin. Oysa CHP’nin kurucu felsefesi, bu memleketin her bölgesinden, her kimliğinden, her inancından vatandaşıyla ülkemizi çağdaş uygarlıklar seviyesinin üstüne taşımaktır. Bu tartışmanın kaynağı olanlar, bugün genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde toplumun tüm kesimlerini demokrasi ve adalet paydası altında buluşturarak kurmaya çalıştığımız toplumsal ittifakımızı bölmek isteyenlerdir. CHP’nin kurucu kodlarına sahip çıkmak demek, ülkemizde yaşayan insanları kimlikleri üzerinden kategorize ederek ayrıştırmayı reddetmek, derin sosyal adaletsizlikler ve eşitsizliklerle adeta ikinci sınıf insan muamelesi gören halkımızla birlikte iktidara yürümektir. Bizler de genel başkanımızın açıkladığı İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi doğrultusunda halkımızla birlikte çalışmaya, ülkemize yepyeni ve beyaz bir sayfa açmak için mücadele etmeye devam ediyoruz. Onlar açısından asıl sorun şu: İkinci yüzyılda CHP’nin Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırma azminden korkuyorlar. Ben de bu mücadelenin bir neferiyim ve beni yıpratarak akıllarınca CHP’yi iç tartışmalara boğacaklar. Başaramayacaklar!"
‘İKTİDARA GÖRE SUSTURULMASI GEREKEN BİR SİYASETÇİYİM'
"Neden her söylediğinizle tartışma konusu oluyorsunuz? Mustafa Kemal meselesi bir ilk değil. Parti içinde sizi benimsemeyenler var mı?" sorusuna ise şu sözlerle yanıt verdi:
"İlk başa dönecek olursak, söylemediklerim ve hatta yapmadıklarım üzerinden ülkenin cumhurbaşkanı tarafından ülke gündeminin nasıl ana maddesi yapıldığımı hatırlayalım. Bugünün iktidar anlayışına göre ‘susturulması’ gereken bir siyasetçi olduğum için ‘makbul vatandaş’ değilim onların gözünde. Üstüne bir de Türkiye’nin en köklü partisinin, en büyük ilinin il başkanı olunca durum daha da tehlikeli bir hal almış oldu. Kadın kimliğimle siyasette bir iddia koyan, iddiasını hayata geçirmek için çalışan, çalışan sadece çalışan bir il başkanıyım aslında. Hal böyle olunca neredeyse gözünün üzerinde kaşın var diyerek vatandaşın asıl sorunlarının üstünü kapatmak, yönetemediklerini, iyice savrulduklarını perdelemek için sürekli saldırılan, tartışılan ve hatta cezalandırılan bir siyasetçi konumuna getirildim. Parti içinde benimsemeyenler olduğunu düşünmüyorum. Öyle olsaydı, İstanbul’da ilk kadın il başkanı olmamın yanı sıra yine ilk kez iki defa kongreyle il başkanı seçilebilmem mümkün olmazdı. CHP’yi ve CHP örgütlerini bu anlamda hiç hafife almayın."