Kitabı nedeniyle yargılanan Ayten Öztürk beraat etti: 'Katledilen aile üyelerimi anmam suç sayıldı’

Ayten Öztürk ‘Faşizmin Gizli İşkencehanelerinde Direniş ve Zafer’ isimli kitabında anlattıkları hakkında “örgüt propagandası” iddiasıyla açılan davadan beraat etti. Artı Gerçek’e konuşan Öztürk, yargılanması gereken işkence suçunu işleyenlerdir dedi.

Kitabı nedeniyle yargılanan Ayten Öztürk beraat etti: 'Katledilen aile üyelerimi anmam suç sayıldı’

Umut TAŞTAN

2018 yılında Lübnan’dan kaçırılarak Türkiye’ye getirilen ve 6 ay boyunca gizli bir yerde tutulduğunu anlatan Ayten Öztürk, yaşadıklarını kaleme aldığı kitap nedeniyle “örgüt propagandası" gerekçesiyle hakkında açılan davada ikinci kez hâkim karşısına çıktı. İstanbul Adliyesi 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Öztürk hakkında beraat kararı verildi.

‘6 AY PSİKOLOJİK VE FİZİKİ İŞKENCE YAPILDI’

Ayten Öztürk ‘Faşizmin Gizli İşkencehanelerinde Direniş ve Zafer’ adlı kitabı ve hakkında açılan davaya ilişkin Artı Gerçek’e konuştu. 6 ay boyunca yaşadıklarını “Lübnan’dan Türkiye’ye kaçırıldım. Lübnan ve Türkiye anlaşıyor ve havalimanından da ters kelepçeli ve gözlerim bağlı halde kaçırıldım. Ayrıca kafama da çuval geçirildi. Türkiye’de gizli bir işkence merkezinde 6 ay tutuldum. Kendilerince sorgulamak istediler, ilk olarak psikolojik işkence başladı. Onlarla diyaloğa girmemem ve istediklerini elde edememelerinin üzerine askı, falaka, taciz, kaba dayak ve tabuta koymak gibi çok sayıda fiziki işkence başladı” sözleriyle anlattı.

Ayten Öztürk

‘YAŞADIKLARIMI ANLATTIĞIM KİTAP NEDENİYLE YARGILANDIM’

‘Faşizmin Gizli İşkencehanelerinde Direniş ve Zafer’ isimli kitabındaki şiirlerin ve aile üyelerinin suç unsuru sayıldığını belirten Öztürk, şu ifadelere yer verdi:

“Kitabımın tamamı aslında işkenceyi anlatıyor ve bunlardan kaynaklı yargılandım. Gizli bir işkence merkezi olduğundan bahsettim, detaylar verdim ama bana yargılamada işkence ile ilgili hiçbir şey sorulmadı. İddianame kitaptaki Grup Yorum ile ilgili geçen bölümlere yer verilmiş. Altı aylık işkence sürecinde Grup Yorum parçalarını mırıldandığımı, onların şarkılarıyla güç aldığımı belirttim kitabımda ve bu suç unsuru sayılmış. Ümit İlter’in şiirleri, Mahir Çayan’ın ‘Adalı’ şiiri ve aile üyelerime yer vermem de yine suç sayılmış”

‘İŞKENCEYE ONLARI DÜŞÜNEREK DAYANDIM’

Kitapta yer verdiği aile üyelerinin savcılık tarafından “örgüt üyesi” olarak nitelendirildiğini belirten Öztürk, abisinin 1994 yılında Mersin’de katledildiğini, ablasının 2002 yılındaki ölüm oruçlarında vefat ettiğini ve yengesinin de devletin 'Hayata Dönüş Operasyonu' adını verdiği 19 Aralık cezaevi katliamında diri diri yakılan 6 kadından biri olduğunu belirtti.

“İşkence süresince onlardan güç almıştım” diyen Öztürk, şu ifadeleri kullandı:

“Mütalaada onlara özel bir yer vermemden bahsedilmiş. Onlara göre ailemden katledilen insanlar örgüt üyesi ve onlardan bu şekilde bahsedilemez. Altı ay boyunca işkenceye direnmek öyle kolay değil. Ben de kendi yöntemlerimi geliştirdim. Onları düşündüm, onlar da geçmişte işkenceler yaşamışlardı ve onların anlatımlarıyla ben nasıl direneceğimi öğrenmiştim. Savcıya göre abimi, ablamı ve yengemi düşünürken ‘acaba suç unsuru olur mu?’ demem gerekiyormuş”

‘BERAAT KARARI DAYANIŞMA SONUCUNDA ÇIKTI’

Abisi, ablası ve yengesi hakkında ‘şehit’ kavramını kullanmasının da dosyada suç unsuru olarak görüldüğünü belirten Öztürk “Şehitlik kavramına takılmışlardı. Bunun örgütün kullandığı bir tabir olmadığını anlattık ve birçok katliamda kullanıldığını belirttik, 1 Mayıs şehitlerini, Beyazıt Katliamı şehitlerini ve Filistin şehitlerini hatırlattık. Bu tanımın aslında hayatını bir inanç uğruna ortaya koyan ve hayatıyla şahitlik eden insanlar için kullanıldığını anlattık” dedi.

Öztürk hakkındaki beraat kararının dayanışma sonucunda çıktığını vurguladı, “Aslında bu davanın hiç açılmaması gerekiyordu ama bu kadar o kadar adaletsizliğin içerisinde bizi mutlu etti. Bu kararın ciddi bir sahiplenmenin sonucunda çıktığını düşünüyorum. Oraya katılanlar, yurt dışından destekleyenlerle birlikte verilen bir mücadele sonucu bu kadar çıktı. Ortada zaten bir suç yoktu, olan bir suç varsa da bu işkencedir. İşkenceye karşı mücadelem bu dava ile bitmedi devam ediyor” ifadelerini kullandı.

‘İŞKENCEYİ TEŞHİR ETMEMİN İNTİKAMI ALINIYOR’

Ayten Öztürk hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "öldürmeye azmettirme" iddiasıyla İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamada 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmişti. Öztürk, bu beraat kararının tamamen beraat ettiği anlamına gelmediğini belirtti, “Benim asıl dosyam ise bir iftiracının, bir tecavüzcünün linç olayını kaldırımdan izlememi söylemesi üzerine açılan bir dava. Hakkımda verilen bu ceza şu anda Yargıtay’da. Bu yüzden 2 buçuk yıldır ev hapsindeyim” dedi.

Bahsi geçen soruşturmanın ilk duruşmasında serbest bırakıldığını hatırlatan Öztürk, “Fakat sonrasında yaşadığım işkenceleri dillendirmem, buna ilişkin suç duyurusunda bulunmamın ardından tutuklandım. İşkenceyi teşhir etmemin intikamı alınmaya çalışılıyor. Fakat tüm bunlara rağmen işkenceye karşı mücadelem devam edecek. Gizli işkence merkezli hala faaliyette ve cezasızlık politikasıyla işkenceler her alanda sürüyor” diye konuştu.