Kobanê Davası: Türkiye olası bir dış savaşa girerse küçülecek
Artı Gerçek - IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçesiyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 24’ü tutuklu 108 kişi hakkında açılan davanın tutuk inceleme duruşması verilen öğlen arasının ardından sürdü.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafında Sincan Kampüsü’ndeki mahkeme salonunda görülen duruşma, Tutsak siyasetçi Ayşe Yağcı’nın savunmaları ile sürdü.
‘DÖRT YILDIR AYNI ŞEY’
Yağcı, 6-8 Ekim Kobanê olaylarına dahiliyetinin hiçbir şekilde olmadığını, dahiliyetine dair tek bir somut durumun da söz konusu olmadığına dikkat çekerek, “Yani 6-8 Ekim Kobanê olaylarına nereden, nasıl, hangi şekilde dahil olduğuma, hangi tarihte dahil olduğuma, ne yaptığıma ilişkin tek bir somut ifade yoktur. Ben ve arkadaşlarım dört yıldır ayı şeyi söylüyoruz. Bu yargılama başka bir şeye, siyasi bir şeye dönüştü. Bu dört yıl üzerinde bir yatarım söz konusu. Bu durumu göz önünde bulundurarak, öncelikle tahliyemi talep ediyorum” dedi.
‘TÜRKİYE BÜYÜMEYİ HEDEFLİYORSA KÜRTLERLE BARIŞACAK’
Daha sonra söz alan tutsak siyasetçilerden Bülent Parmaksız ise gelinen aşmada Türkiye’de federasyonun tartışılması gerektiğini, Kürtler ile barışmanın gerektiğini ve bunların sonucunda devam eden savaşın bitmesi gerektiğini belirtti.
Parmaksız, şöyle devam etti:
“Biliyorsunuz ilk ateşkes böyle sağlandı. Şimdi gelinen aşamada, Türkiye de Kürtler de milliyetçilik artıyor. Bakın Kürt hareketi artık tarih sahnesine çıktı. Hem Irak'ta hem Suriye'de hem Türkiye'de her tarafta artık tarih sahnesine çıktı Kürtler. Örgütlü bir güç, örgütlü bir halk oldu. Eğer Musul’u zorla alacağız derseniz, oraya asker indirirseniz orada yabancı güç olarak olacaksınız. Bölgeye giderseniz de kabul etmeyecekler. Siz bölgeye gittiğinizde İran'da karşı karşıya geleceksiniz. Araplarla karşı karşıya geleceksiniz. Kürtlerle karşı karşıya geleceksiniz. Yüzyıl sürecek bir savaş. Bu durum Türkiye'nin bütün enerjisini tüketecek. Bu tehlikeli bir şey. Milliyetçilik tehlikeli bir şey. Boğazlaşmaya götürür. Dış savaş tehlikeli bir şeydir aynı zamanda iç savaş demektir. Dış savaş Türkiye’yi çatlatabilir. Bakın Türkiye Üç milyon kilometre kareden 780 bin kilometre kareye düştü Türkiye. 780 bin metre kare de küçülebilir. Türkiye gerçekten yeni yüzyılda ayakta kalacaksa, küçülmeden ayakta kalacaksa, tırnak içinde Tolstoy'un Hacı Murat kitabındaki devlet hikayesinde olduğu gibi gönülleri kazanarak büyümeyi hedefliyorsa, önce kendi vatandaşlarıyla, Kürtlerle barışacak. Bunu da bir politika icabı yapmayacak yani.”
‘HİÇBİR ŞEY OLMADAN TUTUKLULUĞA DEVAM KARARI VERİLDİ’
Tutsak siyasetçi Dilek Yağlı ise şunları söyledi:
“Elimizdeki mütalaaya karşı gerçekten söz söylemek çok zor. Örneğin kuvvetli suç şüphesi var ama neye dayandırıldığı yok. Yine kaçma şüphesinin olduğu belirtiliyor ama herhangi bir gerekçeye dayandırılmıyor. Benden sonra muhtemelen avukat arkadaşlarımız tahliye beyanlarına devam edecekler. Söyleyeceklerim bu kadar. Dediğim gibi kuvvetli suç şüphesine dair, kaçma şüphesine dair ya da hukuki delil niteliğini bir kenara bırakalım; delil başlangıcına dair hiçbir şey olmadan ilk tutukluluğu karar verildi. O günden bu yana tutukluyuz. Tahliye kararlarını nasıl verdiyseniz her an her bir arkadaşınız için verebileceğinizi düşünüyorum. Kendim için de mutluluk talep ediyorum, özgürlüğümü talep ediyorum.”
Tutsak siyasetçilerin ardından söz alan avukatlar da siyasetçilerin tutuklu kalmasını gerektirecek bir durumun olmadığını bunun için müvekkillerinin tahliyelerin talep etti.
Duruşma, yarın devam edecek. (MA)