Koca Galatasaray boyun eğdi

Koca Galatasaray boyun eğdi
Zaten genel olarak başarısız olan Dursun Özbek yönetimi, bu krizi de yönetemediği için belki de görev süresi dolmadan görevi bırakmak zorunda kalabilir. ANALİZ Geçtiğimiz...

Zaten genel olarak başarısız olan Dursun Özbek yönetimi, bu krizi de yönetemediği için belki de görev süresi dolmadan görevi bırakmak zorunda kalabilir.

ANALİZ

Geçtiğimiz Cumartesi günü İstanbul’da yapılan Galatasaray Spor Klubünün Olağan Mali Kongresi, futbolun sadece futbol olmadığını bir kez daha kanıtlarken, iktidarın büyük taraftar gruplarına sahip klüplere yönelik baskı ve tehditlerinin boyutunu da göstermiş oldu.

GS, Dursun Özbek’in yönetiminde sportif, idari ve mali olarak son derece başarısız bir mevsim geçiriyor. Bu arada çok sayıda yönetici istifa etti ya da istifa etmek zorunda kaldı.

Olağan Mali Genel Kurul’da iki önemli olay yaşandı:

– Gençlik ve Spor Bakanının babası, GSK üyesi olarak kürsüye çıkıp söz aldığında, eski bir yarayı kaşıdı. Ali Sami Yen Spor Kompleksi TT Arena’nın açılış töreni sırasında seyircilerin dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yuhalamasını kınadı. GS Liselilerin çoğunluğu oluşturduğu Genel Kurul hazirunu, Bakan babasının bu konuşmasına da tepki vermekte gecikmedi. Kongrenin çeşitli aşamalarında salonda, artık her yerde Anti-Erdoğan bir şarkı haline gelen İzmir Marşı okundu.

– Kıdemli olmasına rağmen Genel Kurul üyelerinin çoğunluğu tarafından pek nazik olmayan bir ton benimsediği ve beceriksiz olduğu söylenen Divan Başkanı, tüzük gereği Genel Kurul tarafından onaylanması gereken üye ihraçları meselesine gelince bir skandal yaşandı. İki vali ve bir savcı ile GS’nin üç eski futbolcusunun üyeliklerinin düşürülmesinin oylanması sırasında beklenmedik bir gelişme yaşandı. İki vali ve bir savcı ile çok ünlü olmayan bir futbolcunun ihracı oy çokluğu ile kabul edilirken, GS tarihinde önemli başarılara imza atmış iki futbolcu Hakan Şükür ve Arif Erdem’in ihracı oylandığında, çoğunluk bu iki futbolcunun ihracına karşı çıktı.

Bu gelişme karşısında neredeyse anında, iki Bakan, GS’yi töhmet altında bırakan, ‘FETÖ’cüleri, teröristleri savunmakla suçlayan ve kararın değiştirilmesini talep eden tehditkar açıklamalar yaptı. Pazar günü de Hürriyet, manşetten olaya benzeri bir yaklaşımla eğildi. Bakanlar ve Hürriyet, GS camiasının ‘darbeci, alçak, hain, terörist FETöcüleri’ ihraç etmeyerek iktidara meydan okuduğunu ima ettiler.

Meseleye hızlıca birkaç açıdan bakalım:

  • Futbol klüpleri, iktidarla aralarını iyi tutmak için Vali, Emniyet Müdürü, Savcı gibi yetkilileri, GS’de Başkanın özel kontenjanını kullanarak, üye yapıyor. Bu uygulama Türkiye’de istenen sonuçları her zaman vermiyor. Çünkü bugün Valisin ama yarın hapise düşebilirsin. Ya da bugün savcısın ama yarın memleketi yasadışı yollardan terk etmek zorunda kalabilirsin.
  • GS tüzüğü, çok net ifadeler taşımasa da, ancak kesin hüküm giymiş bir üyeyi zaten otomatik olarak ihraç edebiliyor. Diğer durumlarda Disiplin Kurulu, Sicil Kurulunun da dahil olduğu süreçlerin yaşanması lazım. Ki bu somut vakada bu mekanizmanın çalışmadığı anlaşılıyor.
  • Mali Kongrede, Özbek yönetiminin ibra edilmeme riski olduğu için, biraz endişe ve telaştan, Divan Başkanının da gereksiz, yersiz hatta beceriksiz tutumu nedeniyle, garip bir durum yaşandı: Aynı hukuki konumdaki 6 üyeden 4’ü oylama sonucu ihraç edildi, 2’si ise üye olarak kaldı.
  • Hakan Şükür ve Arif Erdem hakkında açılmış bir soruşturma var ama henüz kovuşturma aşamasına da gelinmemiş. Temel hukuk kuralı olan ‘Masumiyet Karinesi’ gereği, hiçbir kurum bu konumdaki kişilere yönelik herhangi bir yaptırım uygulayamaz.
  • Zaten Cumartesi gecesi Bakanlardan ve Pazar sabahı Hürriyet’ten gelen saldırı ve baskılar karşısında, GS Yönetimi olağanüstü bir şekilde acilen toplandı ve açıkladığı karar ile Şükür ve Erdem ile iki binden fazla üyenin ihraç edildiğini duyurdu. Resmi açıklamada kararın gerekçesi belirtilmiyor, ancak ihraç edilen üyelerin, aidatlarını ödemedikleri için klüple ilişkilerinin kesildiği anlaşıldı.
  • GS yönetimi, Türkiye’deki hukuksuzluğu da benimsemiş bir kurum olarak, iktidarın hoşlanmadığı ve FETÖcülükle suçladığı iki vali, bir savcı ve bir futbolcusunu ilk başta haksız yere ihraç etmiş oldu.
  • Baskı gelince de Şükür ile Erdem’i de ihraç etmek zorunda kaldı ama onları iktidarın talep ettiği üzere ‘FETÖ’cülükten değil, aidatlarını ödememiş oldukları gerekçesiyle klüple ilişkilerini kestiler. Bunu da perdelemek için aidatını ödememiş olan iki binden fazla üyeyi de ihraç ettiler. Böylece Özbek yönetimi, yetkisi olmadığı halde ve tüzüğe rağmen Genel Kurul kararını çiğnemiş oldu. Bu işlem Genel Kurul öncesinde ve süresinde yapılmış olsaydı kimse itiraz edemezdi. Ancak sorun şimdi büyük bir ihtimalle yargıya gidecek.
  • Bu operasyon camia içinde büyük tepkilere yol açtı: ‘Özbek, kardeşini futbolun başına koymuştu, şimdi de Erdoğan’ı klubün başına geçirdi’. ‘112 yıllık klüp, çok sayıda Padişah, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar gördü. Hiç biri karşısında eğilip bükülmedi. Ama bu sefer camiayı rezil etti’.
  • Unutulmaması gereken nokta şu: GS Genel Kurulu ‘FETÖ’cü filan değil. Aksine GSlilerin çoğu Kemalizme daha yakın bir kitle olarak bilinir. Şükür ve Erdem’i de siyasi gerekçelerle değil tamamen sportif kimlikleri özellikle de GS’deki başarıları nedeniyle ihraç etmediler. ‘FETÖ’cüler çoğunlukta olsaydı, iki vali ile bir savcı ve üçüncü futbolcuyu da ihraç etmezdi.
  • Genel Kurulda, başarısız, beceriksiz yönetime karşı özellikle birkaç genç üye son derece parlak ve eleştirel konuşmalar yapmıştı. Oylama öncesinde, bu konuşmalardan birinde ihraç kararının yanlış olduğunu söyledi bir delege. ‘Hüküm giymemiş kişileri ihraç ederseniz ve bu kişiler bilahare mahkemelerde beraat ederse ne olacak?’ dedi mesela.
  • Kıdemli bir GS muhabiri de, mealen ‘Koca devlet yöneticileri de aldatıldık demişlerdi, bir şey olmadı onlara, belki Hakan’la Arif de aldatılmıştır’ dedi.
  • Başta Beyaz TV olmak üzere iktidar yanlısı medya, küfür, hakaret ve tehdit dolu söz ve yazılarla ‘FETÖcü GS’ye ve Kongre hazirununa’ saldırdı: ‘GS’ye kayyım atanacak’, ‘İzmir Marşını başlatan kişi ve söyleyenler hakkında Savcılık işlem başlatacak’. ‘Şükür ve Erdem’in ihracına karşı oy kullananlar suç işlemişlerdir, hesabı sorulacak’, ‘Şerefsiz bunlar!’.

Sonuç olarak, GS yönetimi klübün bağımsızlığını ve özerkliğini koruyamamış olmakla suçlanıyor. Zaten genel olarak başarısız olan Özbek yönetimi, bu krizi de yönetemediği için belki de görev süresi dolmadan görevi bırakmak zorunda kalabilir. Çünkü tüm manevralara rağmen, Yönetim, ne GS’nin siyasete ve iktidara alet olmamasını isteyen kesimini, ne de azınlıkta da olsa Saray yanlısı üyelerini ve iktidar sözcüsü medyayı memnun edebildi.

Öne Çıkanlar