Koronavirüs araştırması: Toplumun yarıya yakını yapılması gerekenleri yapmıyor
'Ülkedeki siyasi kutuplaşmanın ve buna bağlı olarak da devlet kurumlarına olan güvenin böylesi bir toplum sağlığı ve salgın meselesinde bile etkili olduğu anlaşılmaktadır.'
Araştırma ve danışmanlık şirketi Konda, koronavirüs salgını ile ilgili ilk araştırmasını yaptı. 7-8 Mart tarihleri arasında yapılan araştırmaya göre Türkiye toplumunun yüzde 87'si korunma amaçlı tedbirlerin ne olduğunu biliyor. Fakat yaklaşık yarıya yakın yüzde 45'lik dilim yapılması gerekenleri bildikleri halde uygulamıyor.
7-8 Mart tarihlerini arasında yapılan araştırmanın sonuçları toplumun yüzde 97'sinin koronavirüsün ne olduğu konusunda duyuma sahip, yüzde 86,5’i virüsün nasıl yayıldığını ve yüzde 85’i de tedbir amaçlı olarak neler yapılması gerektiğini biliyor. Buna rağmen toplumun yüzde 55'i sadece yapılması gerekenleri yapıyor.
Toplumun yüzde 45’i Sağlık Bakanlığı ve devlet kurumlarının bu virüse karşı yeterli önlem aldığına ve yine yüzde 45’i ilgili kurumların topluma doğru bilgi verdiğine inanıyor.
SİYASİ KUTUPLAŞMA SALGINADA YANSIYOR
Bekir Ağırdır'ın Konda'nın araştırmasından çıkan bulgulara ilişkin yorumları ise şu şekilde,
Riskin ne olduğu ve tedbir amaçlı olarak neler yapılması gerektiği bilinmekte ve fakat toplumun yarıya yakını pratikte bu tedbirleri almamakta veya uygulamamaktadır.
Ülkedeki siyasi kutuplaşmanın ve buna bağlı olarak da devlet kurumlarına olan güvenin böylesi bir toplum sağlığı ve salgın meselesinde bile etkili olduğu anlaşılmaktadır.
Halbuki, tüm siyasi tercih ve pozisyonlarımızdan bağımsız olarak tehlike ve mesele gerçektir. Bu noktadan hareketle karar verici pozisyonlarda olan abonelerimize önerilerimiz şöyledir:
Virüs ve salgının ne olduğuna dair bilgi amaçlı çabadan daha çok tedbirlerin uygulanması amaçlı çabaların yoğunlaştırılması ve hatta sorumlu olduğumuz alanlarda tedbir amaçlı uygulamaların zorunlu hale getirilmesi daha yararlı olacaktır.
Salgına karşı güvenli ortamı sağlamanın yolunun çalışanların, katılımcıların, yani tüm paydaşların arzulu ve gönüllü gayretlerinin ön koşul olacağından hareketle güven ortamının sağlanması, şeffaflık, açıklık ilkelerinin esas alınmasının elzem olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır. (HABER MERKEZİ)