'Korunan FETÖ'cüler var'
Yenişafak yazarı 'çok önemli bir siyasetçinin' bu cümleyi kullandığını söylerken, 'FETÖ ile mücadele' için 'kılıç artıkları da temizlenmeli' dedi.

HABER MERKEZİ- AKP milletvekili Şamil Tayyar'ın başlattığı 'FETÖ borsası' tartışmasına katılan AKP'ye yakın Yenişafak yazarı Hasan Öztürk de "korunan FETÖ'cüler" olduğunu savundu. Kulaklarıyla duyduğunu söylediği bir olayı köşesine taşıyan Öztürk'ün soykırım, katliam, etnik temizliği akıllara getiren "Kılıç artıkları de temizlenmeli" cümlesini kullanması dikkat çekti.
Öztürk'ün "FETÖ ile mücadele 40 yıl sürmeli" başlıklı yazısının ilgili bölümleri şöyle:
"Hangi veriye dayanarak, 'FETÖ’yü temizledik. FETÖ unsurlarını bitirdik' diye başlayan cümleler kuruyorlar anlamış değilim. Daha geçen ay Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) kaç FETÖ zanlısı gözaltına alındı? Onlarla iltisaklı kaç öğretmen, kaç bürokrat şu anda FETÖ’den soruşturma geçiriyor? Kaçı tutuklandı?
Unutmuş olamayız!
Mart ayı henüz bitmedi ama şu ana kadar 2 binin üzerinde gözaltı var. Bunlardan 623’ü FETÖ kapsamında tutuklandı. Birçoğu adli kontrol şartı ile tutuksuz yargılanmak üzere salıverildi. Yani soruşturma süreci devam ediyor.
Ancak ne hikmetse bugünlerde 'FETÖ’yü temizledik' diyen sesler duyuyoruz.
......
Tespit ettiklerimizi tasfiye ediyoruz. Ya tespit edemediklerimiz ya da 'korunanlar' ne olacak?
Tespit edemediklerimizin neden tespit edilemediğini az buçuk biliyoruz. Kılıktan kılığa giriyorlar. Sinsiler, gerektiğinde kendilerini bile inkar edebilecek manevra kabiliyetine sahipler.
Peki ya korunanlar?
Korunanlar ifadesini özellikle kullandım. Zira başımdan bile geçti. Bizzat tanık olduğum olaylar var. Şikayet edildiği halde hakkında işlem yapılmayan bir şüpheliyle ilgili olarak çok önemli siyasetçinin 'Onu koruyorlardır' cümlesini kulaklarımla işittim. Yanımda şahitlerim de vardı.
Ve hala o 'korunanlar' görevde duruyor. 'Neden duruyorlar' sorusunun bir karşılığı yok bende. Hatta 'Neden korunuyorlar' sorusunun da…
Zira görünürde ne çok önemli görevdeler, ne çok değerli işler yapıyorlar. Ama hala oralarda duruyorlar.
Akademide de varlar, bürokraside de.
Kendi kendime sorduğum soru 'Neden hala korunuyorlar' sorusudur. Bulabildiğim cevap en masum haliyle şu:
"Bir ara işin bir kısmını sosyolojiye bırakmalıyız" denmişti. Yani örgüt mekanizmasının çalışamaz hale geldiğini gören bazı elemanların zaman içerisinde topluma kazandırılabilme umudu… Yani, çoluk çocuk var gençler var onların FETÖ’nün etkisinden kurtulmaları halinde, topluma kazandırılabileceği umudu.
KILIÇ ARTIKLARI DA TEMİZLENMELİ
Bunun alt düzeyde bir karşılığı olabilir umudunu hep taşıdım. Ancak gördüğüm o ki en alttaki elemanlarında bile şu ana dar bir pişmanlık, bir nedamet duygusu yok. Dahası "itirafçı"ların bile söylediklerini şayet diğer delillerle çek etmezsek bir tuzağa düşebileceğimizi defalarca söyledim.
O halde, bu mücadele 'kılıç artıkları'na da uzanmalı. Yoksa FETÖ’den başımız daha çok ağrıyacak."