Kürtçe yemin ettiği için hedef gösterilen avukat Bermal Yildeniz: Anadilime tahammülsüzlüğe karşı çıktım

Kürtçe yemin ettiği için hedef gösterilen avukat Bermal Yildeniz: Anadilime tahammülsüzlüğe karşı çıktım
Diyarbakır Barosu'nda Kürtçe ve Türkçe yemin eden avukat Bermal Yildeniz, sosyal medyada ırkçı saldırılara maruz kaldı. Yildeniz, "Halayımız, geleneklerimiz, her şeyimiz hedef haline getiriliyor. Ben de bu yüzden Kürtçe yemin etmek istedim" dedi.

Artı Gerçek - Kürtçe müzikler eşliğinde halay çekenlerin tutuklanması, düğünlerin polis 'kontrolünde' yapılması, işçilerin Kürtçe konuştukları için saldırıya uğraması, cezaevlerinde mahpuslara 'Türkçe konuş' baskılarının artması ve Kürtçe kitaplara izin verilmemesi gündemdeki yerini korurken bu kez de bir avukat Kürtçe yemin ettiği için hedef gösterildi.

Avukat Bermal Yildeniz, Diyarbakır Barosu'nda stajını tamamladı ve yemin metnini önce Kürtçe sonrasında Türkçe okudu. Yildeniz, Kürtçe yemin ettiği sırada çekilen videosunu "Pêşiyê Zimanê Kurdî" (Önce Kürtçe) notuyla paylaştı. Yildeniz, paylaşımın ardından sosyal medyada ırkçı saldırılara maruz kaldı.

ANKARA 2 NOLU BAROSU 'ENDİŞE VERİCİ BİR DURUM' AÇIKLAMASI YAPTI

Ankara 2 Nolu Barosu’ndan yapılan yazılı açıklamada, Kürtçe yeminin Anayasa ve Avukatlık Mesleği’ne aykırı olduğunu öne sürdü. “Türkçe dışında başka bir dilde yemin etme girişimi Baromuzda ve Türk kamuoyunda rahatsızlık uyandırmıştır” ifadelerinin yer aldığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Anayasamızın 3. maddesinde de belirtildiği üzere; ‘Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.’ Avukatlık Kanunu'nun 9. maddesinde ise yeminin şekli tarif edilmiştir. İlgili kişinin Kanunda belirtilen yemin metnini Türkçe okuması gerekirken; Kanunda tarif edilen şekil şartlarına uymayıp başka bir dilde yemin etmeye teşebbüs ederek kanunu ihlal etmesi hukukumuzla ve meslek ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.

Bu teşebbüs, baromuz açısından kesinlikle kabul edilmemekte ve endişe verici bir durum olarak değerlendirilmektedir. Barolar, Anayasa kapsamında kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olup faaliyetleri Anayasa'ya ve kanunlara aykırı olamaz. Ankara 2 Nolu Barosu olarak Anayasamızın ilk 4 maddesinin, bir diğer ifadeyle Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün her daim savunucusu olacağımızı kamuoyuna saygılarımızla duyurmaktayız.”

NAHİT EREN: ÖNCE BU GÜZEL DİLE SAYGI GÖSTERİN

Ankara Barosu’nun açıklamasını alıntılayan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, sosyal medya hesabından cevap verdi. Eren, Ankara Barosu’nun Kürtçeye “başka bir dil” demesini eleştirerek, şu ifadeleri kullandı:

“Başka bir dil’mi? Bu ülkede kendi topraklarında yaşayan milyonlarca Kürdün ana dili olan Kürtçedir. Önce bu güzel dile saygı gösterin. Bölmek mi? Tam da sizin yaptığınız şeydir…”

DİYARBAKIR BAROSU: İLDENİZ YEMİNİ TÜRKÇE DE OKUDU

Konuyla ilgili açıklama yapan Diyarbakır Barosu Yilldeniz'in yemini Türkçe de okuduğuna dikkat çekti. Açıklamada, "28 Ağustos 2024 tarihinde stajını tamamlamış bir meslektaşımızın yemin töreni sırasında yemin metnini önce Kürtçe sonrasında da Avukatlık Kanunu 9. maddesinde düzenlendiği şekilde Türkçe okuyarak ruhsatını almıştır. Yıllardır Diyarbakır Barosunda düzenlenen yemin törenlerinde isteyen meslektaşlarımız, yasal gereklilik olan yemin metnini Türkçe okumadan önce veya okuduktan sonra Kürtçe de okumaktadır" ifadelerine yer verildi.

"Son yemin töreninde, konu bağlamından koparılarak törende sadece Kürtçe yemin edildiği algısıyla sosyal medyadan meslektaşımıza ve Baromuza yönelik nefret ve ırkçı saikli saldırılar yapılmaktadır" denilen açıklama şöyle devam etti:

"Bu saldırılar, Kürtçe diline yönelik tahammülsüzlüğü bir kez daha göstermiştir. Türkiye’de Kürtçe dilinin kamusal alanda kullanımına yönelik ayrımcı engellemeler ve uygulamalar yıllardır devam etmektedir. Meslektaşımıza yönelik ırkçı ve nefret içerikli saldırıları kınadığımızı, Kürtçe'ye yönelik tahammülsüzlüğü kabul etmediğimizi kamuoyu ile paylaşırız."

ÖHD: ANADİLİ EN TEMEL İNSAN HAKKIDIR

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi de konuyla ilgili açıklama yaptı. Avukatın Türkçe yeminden sonra Kürtçe de yemin ettiği ve ardından ruhsatını aldığı anımsatılan açıklamada, yemin sonrası başlayan linç girişimlerine dikkat çekildi.

Açıklamada, “Anadil hakkı, hukukun norm sınırlarına hapsedilemeyecek kadar temel ve kutsal bir hakkı ifade etmektedir. Anadili sınırlayan pozitif normlar, evrensel ve doğal haklar karşısında yok hükmündedir. Bununla birlikte ifade etmek isteriz ki; meslektaşımızın yaptığı yeminin mevcut pozitif hukuk normları ile çelişir hiçbir niteliği yoktur” denildi.

'KÜRTÇE MİLYONLARIN ANADİLİ VE VAROLUŞ EKSENİDİR'

Açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi:

“Bilinmelidir ki örgütlenen faşizmin esas gerekçesi; Kürt ve Kürtç'ye tahammülsüzlük, kamusallaşmış Kürtçeye' duyulan nefrettir. Anayasa ve Avukatlık Kanunu'na yapılan tutarsız göndermeler yalnızca bu ırkçı amacın perdesi rolündedir. Kürt ve Kürtçeyi hukuk dışı ilan ederek yasaklamak, inkar siyasetinin nesnesine dönüştürmek asırlık bir faşizm uygulamasıdır ve bütün ırkçı muhtevasıyla birlikte deşifre olmuştur. Kürtçe milyonların anadili ve varoluş eksenidir. Anadilin en temel insan hakkı olduğunu hatırlatıyoruz. Yaşamın her alanını anadilimizle yeniden örmeye devam edecek; Kürtçe üzerinden yapılan ırkçı söylem ve eylemlere karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.”

YİLDENİZ: KÜRTLERE KARŞI BÜYÜK SALDIRILAR VE BASKILAR VAR

Evrensel'den Dilan Temiz'e konuşan Yildeniz, bu dönem Kürtçeye yönelik tahammülsüz ve saldırılar nedeniyle metni ana dilinde okuduğunu söyledi.

Yildeniz, “Ana dilim Kürtçe zaten. Ana dilimin kıymeti çok büyük. Özellikle son dönemlerde Kürtçeye, Kürtlere karşı büyük saldırılar ve baskılar var. Halayımız, geleneklerimiz, her şeyimiz hedef haline getiriliyor. Tutuklamalar da oldu, gözaltılar da oldu. Bunlar da beni etkiledi. Ben de bu yüzden Kürtçe yemin etmek istedim” diye konuştu.

'ANNEM TÜRKÇE BİLMİYOR'

Ayrıca annesinin Türkçe bilmediğini belirten Yildeniz, “Beni bugünlere o getirdi. O yüzden ilk önce Kürtçe yemin ettim. Sonra da zaten Avukatlık Kanunu 9. maddesi gereğince Türkçe yeminimi de ettim. Anayasayı çiğnemişim, yeminim geçersizmiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Öyle bir şey yok” dedi.

'BARONUN KÜRTÇE DİL KOMİSYONUNDA DA YER ALMAK İSTİYORUM'

Mesleğe yeni başlayan bir avukat olarak anadilde savunmanın önemli olduğuna değinen Yildeniz, bundan sonra da Kürtçe için çalışmalar yürütmek istediğini anlattı: "Baronun Kürtçe dil komisyonunda da yer almak istiyorum. Bu kadar ses getirmesinin sebebi korkmaları. Kürtçeden korkuyorlar bu korku da onları nefrete itiyor. Ankara’nın iki numaralı barosu da paylaşımında ‘Başka bir dil’ dedi. Kürtçe diyemiyorlar bile. Ana dilimize sahip çıkmaya devam edeceğiz, Kürtçeyi unutturmayacağız. Biz var olduğumuz sürece ana dilimiz de var olmaya devam edecek.”

AKP'Lİ SİYASETÇİLERDEN DE TEPKİ GELDİ

Öte yandan Yildeniz'in hedef gösterilmesine AKP'li siyasetçilerden de tepki geldi. AKP'li siyasetçi Mehmet Metiner, baronun açıklamasını alıntılayarak tepki gösterdi. Metiner, “Eski Türkiye’nin o inkarcı baskıcı devlet dili bu. Çok yazık! Bu dil akidemizin dili değil! Bu baromuza üye değerli hukukçu kardeşim Mehmet Yılmazer’in dediği gibi iki başörtülü hakimenin varlığına itiraz eden laikçi avukat konusunda tek kelam etmeyen baromuz bu. Çok yazık!” dedi.

MİROĞLU: DÜŞTÜKLERİ HALE BAK!

AKP 25. ve 26. dönem Mardin Milletvekili ve MKYK Üyesi Orhan Miroğlu da Metiner’i alıntıladı ve baronun açıklamasına tepki gösterdi.

Miroğlu şu ifadeleri kullandı:

“Diyarbakırlılar ne güzel insanlardır. Abartmazlar hiç bir şeyi, abartanlara da şöyle derler mesela: Ma ne olmişşş! Ma genç bir hukukçu yemini kendi ana diliyle okumuşsa, ma ne olmişşş?!

Yakıştı mı kızımıza, evet yakıştı! Kürtçe de okudu, Türkçe de.

2. Barolar güya baskıcı, ideolojik saplantılı baroya karşı daha demokratik ve ideolojilere mesafeli baromuz olsun diye kurulmuşlardı! Düştükleri hale bak!

Bütün dünyada yaklaşık 70 milyon insanın konuştuğu bir dilden (üçte biri de Türkiye’de yaşıyor) bir yemin okundu diye açıklama yapmışlar.

Bu arkadaşlar ve onlar gibi düşünenler, Kürtçenin her dilin sahip olduğu “hakka binaen” girmek istediği kapılar yüzüne kapandıkça, Kürtçe pencerelerden, olmadı bacalardan her haneye girip çıkacak!

Çıkmadı mı? TRT- KURDİ 24 saat yayın yapıyor bölündük mü?

Üniversitelerimizde Kürdoloji bölümlerinde binlerce öğrenci ders görüyor, bölündük mü?

Kürtçe seçmeli ders, bölündük mü?

Peki Kürtçe öğrenenler ne yapacak bu dili, niye Kürtçe öğreniyorlar, “Karanlıkta Kürtçe Fısıldaşmak” için mi? Hangisi doğru, Kürtçe kelime başına ceza koymak mı (Tek parti döneminde bu da denendi maalesef!)

Kürtçeye saygı mı?

Hangi tercih bizi bölünmelerin eşiğinden çekip çıkarır, hiç düşünme fırsatınız oldu mu?

Bir zamanlar o da yasaktı, ‘Kürtçe ıslık’ da çalınacak ve bu yasaklı anlayış, bu inat devam ederse, ister inanın ister inanmayın yeni doğan bebeklerin dahi gün gelecek bir isyanı olacak!

Durun biraz yahu!

Milyonlarca Kürt vatandaşlarımızla vatandaşı oldukları devletin arasına dünyada 70 milyon insanın konuştuğu bir dil üzerinden “yasakçı zihniyet duvarları” örmeyin, bölmeyin bu güzelim Türkiye’yi, bu güzel vatanı!

AK Parti’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde bu alanda yaptığı devrim kıymetindeki reformları puç etmek isteyenlerin merdivenine su taşımayın!

Az biraz “kendiniz gibi kalmayı” deneyin!

Yani ‘tuhaf zamanlarda’ değil, bugünün zamanında yaşamayı deneyin!” (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar