Libya tezkeresi Meclis'te kabul edildi
Daha önce tezkereyi destekleyeceğini açıklayan Saadet Partisi 'hayır' dedi.

ARTI GERÇEK - TBMM Genel Kurulu, Libya tezkeresini görüşmek üzere olağanüstü toplandı.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop başkanlığında toplanan Genel Kurul’da ilk olarak CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Meclis’in olağanüstü toplantıya çağrılma biçimini eleştirdi.
Özel, TBMM’nin tatil ya da ara verme durumunda olmadığını, ancak buna göre olağanüstü toplanma çağrısı yapıldığını belirterek, bu durumun Anayasa’ya, Meclis içtüzük hükümlerine ve siyasi nezakete aykırı olduğunu dile getirdi.
TBMM Başkanı Şentop, eleştiriyi kabul etmeyerek, Anayasanın 93. maddesine göre toplantı çağrısını yaptığını söyledi.
Tezkereye dair ilk olarak İYİ Parti grubu adına İzmir Milletvekili Aytun Çıray konuştu. Tezkere için neden acele edildiğini soran Çıray, Türkiye’nin Libya’ya asker göndererek hiç maruz kalmadığı türden musibetlerle yüz yüze kalacağını, ağır bedeller ödeyeceğini söyledi.
Çıray, konuşması sırasında Meclis’teki uğultuyu ve milletvekillerinin telefonda konuşmasını yüksek sesle eleştirdi.
Çıray, şunları söyledi:
"Libya'da ahlaksız bir iç savaş yaşanıyor. Bu iç savaşın farklı taraflarını farklı güçler destekliyor, hatta bazıları aynı anda iki tarafa da silah veriyor. Bir AKP sözcüsü ise Adana'dan açıklama yapıyor, Türkiye'nin tarihe karşı sorumluluğu varmış, oraya asker göndermeliymişiz. Tarihin hiçbir anında, Türkiye Cumhuriyeti, mazlum milletlerin iç savaşlarında bir tarafın yanında olmamıştır. Türkiye'yi tarih önünde ahlaklı, erdemli ve onurlu kılan da budur. Biz kimsenin ülkesinde, toprağında ve iç işlerinde gözü olmayan bir milletiz ama şimdi Libya'da bir tarafın ve onu destekleyen güçlerin taşeronu olmaya sürükleniyoruz. Türkiye Cumhurbaşkanı Tunus'a gidiyor ve oradan savaş çığırtkanlığı yapıyor ama Tunus beklentilere karşılık vermiyor. Peki, Libya'nın sınır komşusu oldukları için asıl millî güvenlik sorunları olması gerekenler Tunus ve Cezayir değil mi? Hafter güçlerine tank ve uçak desteği veren Amerika etkisindeki Mısır, o neden açıktan asker göndermiyor, hiç düşündünüz mü? Diğer taraftan, yandaş ve bordrolu yorumcular televizyonlarda ‘Libya'da herkes para kazanacak’ teranelerini anlatıyorlar. Bizim de pay almamız lazımmış. Bu, Soros'un ‘En iyi ihraç maddeniz askeriniz’ sözüne haklılık kazandıracak ahlaksız bir söylemdir. Türkiye, hiçbir zaman ganimet, yağma ve sömürü peşinde olmadı. Türk milletinin asla mazlumların toprağında gözü olmadı. Zira, milletimizin tarih şuuru, vicdanı ve ahlakı AKP hoparlörlerinin zannettiğinden çok daha yüksektir."
Çıray’ın ardından söz alan AKP Grup Başkanvekili Naci Bostancı, Çıray’ın "telefonla konuşamazsın" diye parti gruplarına had bildiremeyeceğini belirtti. Bostancı, "Ganimet ve yağma iddiası çok ayıp" dedi.
MHP grubu adına söz alan Grup Başkanvekili Erkan Akçay, "TSK, bütün operasyonlarda dünyaya en güzel insanlık dersleri veren asil bir ordudur. Türk Silahlı Kuvvetleri barışın güvercini, savaşın kalkanıdır" ifadelerini kullandı.
Tezkerenin kabul edilmesiyle Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’de Türkiye karşıtı faaliyet yürüten ülkelere karşı durum üstünlüğü kazanacağını, ayrıca Türk dış politikasının geleceğini biçimleneceğini Türkiye’nin AB sürecinin etkileneceğini, Akdeniz siyasetinin mavi vatan konseptiyle uluslararası hukuk temelinde biçimleneceğini ve Türk dış politikasının oluşturulma zemini sağlamlaştırılacağını savundu.
Akçay, "Türkiye, Libya’ya savaşmak için değil barış ve huzurun tesisi ve BM kararlarında öngörüldüğü üzere meşru Ulusal Mutabakat Hükümetine destek vermek için gitmektedir" dedi, tezkereye "evet" dediklerini söyledi.
HDP: İŞGALDİR, YAYILMACILIKTIR
HDP Grubu adına Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları konuştu. Yeni yılda "barış ve huzur" dileklerinde bulunduklarını ancak yeni yılın ikinci gününde savaş tezkeresinin konuşulduğunu belirten Hatimoğulları, Akdeniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması anlaşmasına, bu tezkereyi getireceğinin farkında oldukları için hayır dediklerini hatırlattı.
AKP’nin Suriye’de cihatçı çetelere destek verdiğini belirten Hatimoğulları, Kuzey Suriye’ye yönelik harekâtları hatırlattı, bu operasyonlardan geriye "911 kilometrelik sınıra ekilmiş düşman tohumları kaldığını" söyledi.
HDP’nin dış siyasette de barışçıl, eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, adil siyaset anlayışını benimsediğini dile getiren Hatimoğulları, Libya’ya asker gönderilmesinin adının uluslararası literatürde "işgal etmek, iç müdahale, yayılmacılık" olduğunu vurguladı. Hatimoğulları, "Bu iktidar bu ülkenin tarihine böyle kara sayfalar eklemeye devam ediyor" dedi.
Doğu Akdeniz’in dünyanın önemli bir gündemine dönüştüğünü, buradaki doğalgaz rezervlerinin emperyalist güçlerin iştahını kabarttığını söyleyen Hatimoğulları, AKP’nin de Doğu Akdeniz’de inisiyatif almak istediğini belirtti. Hatimoğulları, Türkiye’nin bu hakkını her zaman savunduklarını ancak AKP’nin gerilimden iç siyasette beslenmek istediğini vurguladı.
Türkiye’nin Libya iç savaşında Hafter’i destekleyen ülkeleri karşısına aldığına da dikkat çeken Hatimoğulları, "Daha fazla düşman kazanmanın peşini bırakalım" dedi.
PARAMİLİTER GÜÇLERİN SAVAŞTIĞI BİR DÖNEM BAŞLIYOR
Hatimoğulları şöyle konuştu:
"Türkiye’nin organizasyonu ile gerek Türkiye’den gerek Afrin’de kurulmuş olan 4 merkezden Suriye Milli Ordusu’na bağlı çeşitli örgütlerden insanlar Libya’ya savaşmak üzere gönderiliyor. Maaş vaatleri 2 bin dolar. Aynı şekilde burada SADAT’ın benzer vaatlerde bulunduğunu biliyoruz. Paramiliter güçlerin yani şirketlerin artık savaşacağı bir dönemi Türkiye’nin bu savaş ile başlatacağının bir örneğini yaşıyoruz."
Hatimoğulları, tezkerenin gerekçesinde IŞİD ve El Kaide’nin güçlenmesinin önlenmesinin öne sürüldüğünü de hatırlattı. Hatimoğulları, ancak AKP’nin Libya’dan Fas’a kadar İhvancı çizginin güçlenmesini destekleyecek adımlar attığını belirtti. Bugün "İdlib’ten geriye ne kaldı?" diye sorulduğunu, yarın da "Libya’dan geriye ne kaldı" diye sorulacağını kaydeden Hatimoğulları, İdbip’ten geriye İhvancı çizginin güçlenmesi, Kürtlerle hasımlık ve Türkiye’de baskı rejiminin güçlenmesinin kaldığını dile getirdi.
Libya’ya asker gönderilmesinin ülkenin ateş çemberine atılması anlamına geleceğinin altını çizen Hatimoğulları, oraya yoksul halk çocuklarının gönderileceğini belirtti, tezkereye "hayır" dediklerini söyledi.
CHP: TBMM SARAY’IN SİPARİŞLERİNE ARAÇ OLMAMALI
CHP Grubu adına İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Libya’nın davet etmesi durumunda davete icabet ederiz" açıklamasını hatırlatan Çeviköz, "Saraydan sipariş var. Bizi davet edin ki, biz de gelebilelim deniliyor" dedi.
Saray’ın siparişi ile askerlerin Libya çöllerine gönderileceğini ve bunun bir felaket çağrısı olacağını ifade eden Çeviköz, bu asker göndermenin "insani yardım maksatlı değil savaşmak üzere asker gönderecek bir savaş tezkeresi" olduğunu söyledi.
"TBMM, iktidarın oldu bittiye getirme politikalarına ve Saray’ın siparişlerine araç olarak kullanılmamalıdır" diyen Çeviköz, tezkerenin gerekçesinde "milli güvenlik" değil, "milli çıkarlar" denildiğine dikkat çekti.
SİPARİŞ LİSTESİ SARAY’IN ELİNDE
Çeviköz, "Bu tezkere metninin hiçbir yerinde tehdit ve risk altındaki ulusal çıkarlarımız tarif edilmiyor. Libya’ya askeri kuvvet gönderiyorsunuz, askerlerin can güvenliğini tehdidin tam ortasına atıyorsunuz, fakat siyasi hedefiniz belli değil" dedi. Çeviköz, tezkerede geçen, "Hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak" ifadesini de eleştirdi, asker göndermenin ucu açık, muğlak ve belirsiz bırakıldığını söyledi. Çeviköz, "Yani sipariş listesi Saray’ın elindedir. Sen kararı al, gerisini merak etme şeklinde bir baskı oluşturulmaktadır. Meclis işlevsiz bırakılmaktadır" diye konuştu.
İktidara, "Libya’dan bir şehit haberi gelince ne yapacaksınız? Ailelerini ‘kader’ diye mi teselli edeceksiniz?" diye seslenen Çeviköz, diğer ülkelerle istişare yapılmamasını da eleştirdi. Çeviköz, "Diplomasi yeteneğini kaybetmiş, çözümü kuvvet kullanımında arayan, bu kuvvet kullanımında da vatan evladını kullanan bir iktidara izin vermemek meclisin görevi olmalıdır" dedi.
Libya’ya paralı askerlerin gönderildiği haberlerini de hatırlatarak, "Türkiye paralı asker ticaretine girmemelidir" diyen Çeviköz, "Suriye’deki cihatçıları göndererek mi El Kaide ile mücadele edeceğiz" diye sordu.
Tezkerenin Anayasa’nın 92. Maddesine, BM Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı olduğunun altını çizen CHP’li Çeviköz, "Türkiye’nin tek adamın kararına sıkıştırılması ülkemizdeki rejimin niteliğini göstermesi bakımından da manidardır" dedi.
Tek tarafın çağrısının yetersiz olduğunu dile getiren Çeviköz, üstelik davet konusunda Ulusal Mutabakat Hükümeti’nde de kafa karışıklığı olduğunu söyledi. "Ulusal Mutabakat Hükümeti ne kadar şevkle istiyor acaba? Sipariş geldikten sonra elbette şevki artmıştır" diyen Çeviköz, Libya’ya insani yardım gönderilebileceğini ancak bunun için tezkereye gerek olmadığını vurguladı.
Libya’daki her iki tarafla da temas kurulması, diplomasi kanallarının açık tutulması gerektiğini belirten Çeviköz, Libya’da vekalet savaşı olduğunu, ayrıca aşiret çatışmalarının da şiddetli olduğunu vurguladı. Çeviköz, "Libya’nın muharip güce ihtiyacı vardır. Bizim kesinlikle muharip güç olarak bulunmamamız lazım" dedi.
Türkiye’nin, etnik ve mezhepsel hassasiyeti olan ülkelerin iç sorunlarına taraf olmaması gerektiğini vurgulayan Çeviköz, aynı zamanda Doğu Akdeniz’de Türkiye karşıtlığının güçlenmemesi için de Türkiye’nin taraf olmaması gerektiğini dile getirdi.
"Libya’da ne işimiz var?" diye soran Çeviköz, iktidarın amacının "İhvan dayanışması" olduğunu ve bunun Türkiye’yi yalnızlığa sürüklediğini söyledi.
Ünal Çeviköz, CHP’nin çözüm önerisini de açıkladı. "Birleşmiş Milletvekilleri göreve davet edin" diyen Çeviköz, Türkiye’nin, BM’nin barış gücü oluşturması için çağrı yapma ve önayak olma hakkı bulunduğunu, bu barış gücüne katkı verebileceğini söyledi.
AKP: DIŞ POLİTİKAYI 360 DERECELİK PERSPEKTİFLE SÜRDÜRÜYORUZ
Tezkereyi AKP adına Milli Savunma Komisyonu Başkan ve AKP Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz savundu.
Tezkerenin bir parti meselesi değil ülke güvenliğini, geleceğinin kazanımlarını ilgilendiren bir konu olduğunu savunan Yılmaz, "Misakı milli sınırlarının güvenliği sınırların ötesinde başlamaktadır.
Teröre karşı mücadele her ülkenin hakkıdır. Uluslararası hukuk da buna cevaz verir. Libya ile sınırımız yok diyenler, Libya bizim deniz komşumuzdur. Sadece deniz bağı değil Kuzey Afrika’nın en belirleyici ülkelerindendir. Kuzey Afrika’da bir kriz olduğunda tüm Akdeniz ülkeleri etkilenir. Libya’da ne işimiz var, sözü dar bir bakış açısını ifade eder" diye konuştu.
"Risk var diye hiçbir adım atmazsanız evlatlarınızı daha büyük risk ile karşı karşıya bırakırsınız" diyen Yılmaz, "Dış politikamızı 360 derecelik perspektifle yürütüyoruz" dedi, buna hem ABD hem Rusya ile ilişki geliştirmesini gösterdi. Yılmaz, "Türkiye büyük olmasaydı Libya yardım istemezdi" diye sözlerine ekledi.
Yılmaz, CHP Milletvekili Ünal Çeviköz’ün tezkerenin BM Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı olduğu açıklamasına da yanıt verdi. "İddia doğru değil" diyen Yılmaz, BM’nin Ulusal Mutabakat Hükümetini meşru hükümet olarak tanıyan kararında, üye devletlerin hükümetin yardım taleplerine yanıt vermeleri, terörle mücadelesini desteklemelerini istediğinin belirtildiğini aktardı.
Yılmaz, "Türkiye’nin milli çıkarlarına yönelik her türlü tehdide karşı her türlü tedbiri almak, Türkiye’nin menfaatlerine yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek, insani yardımları sağlamak, talep edilen desteği sağlamak, Türkiye’nin yüksek menfaatlerini korumak, ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için" Libya’ya asker gönderilmesini desteklerini söyledi.
SAADET PARTİSİ HAYIR DEDİ
Oturum öncesi Saadet Partisi’nden yapılan açıklamada tezkerenin destekleneceği belirtilmişti. Ancak Saadet Partisi Milletvekili Abdülkadir Karaduman, tezkereye hayır dediklerini açıkladı.
"Sonunu düşünen kahraman olamaz" gibi açıklamaları "akla ziyan açıklamalar" olarak değerlendiren Karaduman, "Kahraman olma hayalleriyle atılacak hiçbir adımın bu coğrafyaya huzur getirmediği açıktır. Bu vebale ortak olmayı kesinlikle düşünmüyoruz. Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresini kabul etmediğimizi Saadet Partisi adına ifade etmek istiyorum. Ve bu vesileyle hepinizi 1 Mart ruhuyla selamlıyorum" dedi.
Karaduman'ın konuşması Meclis'te AKP ve MHP sıraları dışında büyük alkış aldı.
Saadet Partisi’nin diğer milletvekili Cihangir İslam da oturum öncesi Twitter’dan yaptığı açıklamada, oylamaya katılmayacağını açıklamıştı.
TİP: AMAÇ LİBYA PETROLLERİ VE İSLAMCI GÜÇLERİN HAKİMİYETİ
TİP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, "Bir kez daha ülkemiz çocuklarının iktidarın maceraları uğruna kilometrelerce ötedeki bir ülke ile savaşmak için gönderilmesini konuşmak durumundayız" dedi.
TİP’in ilkesel olarak herhangi bir ülkenin başka bir ülkeye dönük her tür askeri operasyonuna karşı olduğunu söyleyen Baş, "Sözde vatanseverlik ya da beka edebiyatı ile ülkemiz sağ iktidarlarının karakteristik bir özelliği ile taa Kore’ye asker gönderen Adnan Menderes’e kadar uzatabileceğimiz bir sürecin son halkasıyla karşı karşıyayız" dedi.
Kore’ye asker gönderilmesi karşılığında Türkiye’nin NAT ve ABD’ye tam bağımlı hale geldiğini ve 60-70 senedir ülkenin bu beladan kurtulamadığını söyleyen Baş, "Türkiye ne zaman emperyalist emellerle bir savaşa sürüklenmek istense iktidar ülkemizi emperyalizme daha bağımlı hale getiriyor" dedi. "Şam’a gireceğiz" açıklamalarıyla Türkiye’nin Suriye’deki parçalanma sürecine de dahil olduğunu kaydeden Baş, Amerika ve Rusya’ya daha bağımlı hale geldiğini ifade etit.
Dünyanın herhangi bir ülkesine başka bir ülkenin askerlerinin girmesinin refah ve huzur getirdiği bir örnek olmadığını vurgulayan Baş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak işgali sırasında, "kahraman genç kadın ve erkek Amerikan askerlerinin olabilecek en az kayıpla evlerine dönmeleri için dua ediyorum" dediğini hatırlattı.
Erdoğan’ın "Libya’nın petrollerinde gözümüz yok" dediğini, ancak Libya’ya giderken yanında Enerji ve Sanayi bakanları ile bir uçak dolusu işinsanı götürdüğünü söyleyen Baş, "Neden bu bakanlar tercih ediliyor" diye sordu. Baş, AKP’nin amacının insani yardım değil Libya petrolleri ile İslamcı güçlerin kaybetmek üzere olduğu hakimiyeti yeniden kazanması olduğunu vurguladı. Baş, iktidarın tezkerelerinin haklı savaşlar olmadığını söyledi, "İşgale karşı savaşla kurulmuş bir ülkenin evlatları işgalci pozisyonuna giremez ve işgalciler her zaman kaybetmiştir. Ankara’da Libya askeri görmek ister misiniz? Ya evet deyin ya hayır deyin" dedi.
Demokrat Parti Genel Başkanı ve Afyon Milletvekili Gültekin Uysal, Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması anlaşmasını önemli bulduklarını ancak asker gönderme tezkeresindeki hedeflerin açık olmadığını, Cumhurbaşkanı’na hudut, şümul, miktar ve zamanını tayin yetkisi verildiğini hatırlatarak, Türkiye’nin daha büyük felaketler yaşamasını istemediklerini dile getirdi. Uysal, "Böyle bir sorumluluğa ortak olmak istemediğimizi beyan ediyorum" dedi.
BBP Genel Başkanı ve Ankara Milletvekili Mustafa Destici ise tezkereye "evet" diyeceklerini söyledi.
TEZKERE 325 OYLA KABUL EDİLDİ
Oylamaya sunulan Libya tezkeresi AKP-MHP oylarıyla kabul edildi. Oylamaya 509 milletvekili katılırken 184 ret oyuna karşı 325 evet oyu ile tezkere Meclis'ten geçti.
TEZKERE NE ÖNGÖRÜYOR?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyan tezkere, Libya'daki askeri ve siyasi gelişmelerin Türkiye dahil tüm bölge için tehdit oluşturduğu belirtiliyor. Tezkerede, Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusunun saldırılarının durdurulamaması ve bir iç savaşa dönüşmesi halinde Türkiye'nin Akdeniz havzasındaki ve Kuzey Afrika'daki çıkarlarının olumsuz yönde etkileneceği ifade edilerek, Trablus'taki Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin Türkiye'den askeri destek talebinde bulunduğu hatırlatılıyor.
Tezkerede, "Hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde Türkiye sınırları dışında harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca bir yıl süreyle izin verilmesi hususunda gereğini bilgilerinize sunarım" deniliyor.