Medyanın gündemi 'damatlar'
Farklı gazetelerden 10 yazar 'damat adaletini' köşesine taşıdı. 'Damat adaleti'nin vicdanları kanattığı vurgulanırken yandaş yazar açıkça 'Tayyip Bey, hoşnutsuzluk derinleşiyor' dedi.
HABER MERKEZİ- AKP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın damadının ardından Bülent Arınç'ın damadının da serbest bırakılması hem vicdanları kanattı hem de soru işaretleri yarattı. Sadece 'muhalif' oldukları için baskı altında tutulan yayın kuruluşlarının yazarlarından değil 'yandaş' olarak nitelendirilen AKP'ye yakın gazetelerin köşe yazarlarından da ağır eleştiriler yükseliyor.
Sadece bugün Star'dan Hürriyet'e, Yeniçağ'dan Cumhuriyet'e dek farklı gazetelerden 10 isim 'damat adaletini' köşesine taşıdı. İşte o yazıların konuyla ilgili bölümleri:
'ADALET MÜLKÜN DAMADIDIR'
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, ‘Adalet mülkün damadıdır’ başlıklı yazısında Bülent Arınç’ın damadının ‘Mevcut delillerin durumu, sabit ikametgah sahibi oluşu ve tutuklamadan beklenen faydanın adli kontrol tedbiri ile sağlanacağı kanaati’ ile bırakıldığını anımsatıyor ve devam ediyor:
"Bu durumda soralım da soralım:
- Barbaros Muratoğlu evsiz yurtsuz mudur ki... İçeride tutuluyor.
- Kadri Gürsel bir göçmen kuş mudur ki... Tahliye edilmiyor.
- Ahmet Şık öz vatanında bir parya mıdır ki... Salıverilmiyor.
- Musa Kart kışları kıyılara, yazları yaylalara göçmekte midir ki... Bırakılmıyor.
- Oğuz Güven ikametgâhını sabitlememiş bir evsiz midir ki... İçeride tutuluyor.
Yoksa... Yoksa...
Barbaros’un, Kadri’nin, Ahmet’in, Musa’nın, Oğuz’un ve onlar gibilerin tek suçu...
"Fetullahçı prens" olmamak mıdır?
Yoksa... Yoksa...
Barbaros’un, Kadri’nin, Ahmet’in, Musa’nın, Oğuz’un ve onlar gibilerin tek suçu...
İşlerine yarayacak bir kayınpedere sahip olmamak mıdır?
Bu durumda...
Bizim İsmail Saymaz gibi yapıp...
"Adalet mülkün damadıdır" demeyeceğiz de ne diyeceğiz?"
Star gazetesinden dört yazar damatlar meselesini köşesine taşımış; Ahmet Taşgetiren, Ersoy Dede, Selahaddin E. Çakırgil ve Resul Tosun.
'ADAMI OLAN KURTULUYOR'
Ahmet Taşgetiren ‘Kimsesi olanlar-olmayanlar’ başlıklı yazısında Kadir Topbaş’ın ve Bülent Arınç’ın damatlarının serbest bırakılması görüntüsünün ‘Adamını bulan’ ya da ‘adamı olan’ın bir şekilde kurtulduğu algısına yol açtığını vurguluyor. Ve devam ediyor:
"Bu iki damat olayının nasıl seyrettiğine dair benim bir bilgim yok.
Ama insanların birilerine ulaşmaya çabaladıklarını, ulaşılan insanlar bulunduğunu, onlardan bir kısmının devreye girdiğini, bir kısmının da sonuçlar aldığını biliyorum.
İşte böyle bir durumda "Ulaşılacak kimsesi olmayanlar" ya da "Etkili insanaulaşamayanlar" gibi çok geniş bir kategori gündeme geliyor.
On binlerce insan tutuklu durumda. Yüz bini aşkın insan da ya kamuda ihraç edilmiş ya da açığa alınmış durumda. Oysa içerdeki insanların bir kısmının henüz iddianamesi bile yok, ihraç edilen ya da açığa alınanların ne ile suçlandıkları net değil."
'HOŞNUTSUZLUK DERİNLEŞİYOR'
Selahaddin E. Çakırgil 'Yargıda işler iyi gitmiyor Tayyip Bey... Hoşnutsuzluk derinleşiyor’ diyor yazısının başlığında:
"Bülent Arınç'ın damadının serbest bırakılmasına değiniyor ve 'Hemen her mahfilde, yargıdan giderek artan bir hoşnutsuzluk dile getiriliyor, her yerde bir gizli ve sessiz feryat yükseliyor. Ve bu hoşnutsuzluğu dile getirenlerin, taa 30-40 yıl öncelerden beri F.G.'ye asla sempati beslememiş insanlar olması da daha bir can alıcı nokta...
Bir yazar arkadaş da, ‘sırf sosyal faaliyetlere katıldıkları için tutuklanan örtülü hanımların sayısının bu derece zirve yaptığı hiçbir dönem yoktu. Bu ‘şeref’(!) Tayyip Bey’e mi nasip olmalıydı?’ dedi.
Bunları dile getirmek bile gönlümüze girân geliyor; ama, bilinsin ki, adâlet adına yapılan haksız uygulamalardan hoşnutsuzluk giderek derinleşiyor, Tayyip Bey.."
'DURUP DURURKEN DAMAT PROBLEMİMİZ OLDU'
Ersoy Dede ise ‘Damat tahliyesi kime yaradı' diyor:
"Hadi birbirimize itiraf edelim.. Arınç’ın damadı tutuklanmasaydı, kimse farkında bile değildi bu adamın.. Ama tutuklandığında, sanki herkes 15 Temmuz’dan beri o günü bekliyormuş gibi; "..Tabi tutuklanması lazımdı, geç bile kalındı.." falan yazmaya başladı.. Gecikmiş adaletin tecellisi gibi... Sonra?.. Sonra her damat gibi o da serbest bırakıldı... Böylece hiç ortada yokken, durup dururken bir damat problemimiz oldu.. Gözaltına alınana kadar adını bile bilmediğimiz bir adam üzerinden, FETÖ soruşturmalarını merkeze alarak öfkelendik.. Kadri Gürsel, Musa Kart, Oğuz Güven gibi isimleri tutuklu yargılayan adalet sistemiyle "sonuna kadar paralel" damadın tahliyesini karşılaştırmak durumunda kaldık hiç yok yere.. Kime yaradı bu netice dersiniz?.."
'BU DURUMU KULLANACAKLAR'
Resul Tosun ‘Damat adaleti söylemi’ başlıklı yazısında 2019’daki yerel seçimler ile Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerini anımsatıyor. ‘Baştan söyleyeyim, ‘damat adaleti’ söyleminin hedefinde AK Parti ve dolayısıyla Erdoğan var’ diyor:
"Salınan sanıklar partideki önemli isimlerin damatları oldukları için yargının bu kararı öne çıkarılıyor. Yoksa salınan daha üst düzeydeki kimi sanıkların adı bile anılmıyor.
AK Parti muhalifleri açıkça, ‘AK Parti yargıyı yönlendirerek yakınlarını koruyor’ propagandası yapıyor.
Ve bunu tepe tepe kullanıyorlar/kullanacaklar."
'ONLAR NİYE İÇERİDE'
Cumhuriyet yazarı Aydın Engin ‘Damatlar hapse mi girmeli?' diye soruyor. Ve "Kanımca damatlar hakkında verilen "tutuksuz yargılama" kararları hem Türk Ceza Kanunu’na, hem hukuka, hem adalete uygun" dedikten sonra ama her iki kararın da vicdan kanattığını vurguluyor. Engin, Cumhuriyet’in 13 yazar ve yöneticisinin neden tutuklu olduğunu soruyor.
Nazlı Ilıcak’ı,Ahmet Altan’ı, Mehmet Altan’ı, Murat Aksoy’u, Şahin Alpay’ı sayıyor ve "Ah, hepsini ve herkesi burada sıralayamam...
Soruyorum: Bu meslektaşlarım neden tutuklandılar? Kadir Topbaş’ın ya da Bülent Arınç’ın damadı olmadıkları için mi?"
'KÖPRÜ ALTINDA MI YAŞIYORLAR'
Evrensel Yazarı İhsan Çaralan ise ‘Damatların tahliyesi’ vahim mi, çok daha vahim mi? diyor.
Damatların tahliyesinin kamuoyu vicdanını acıttığını, vicdanlardaki kanamayı arttırdığını vurgulayan Çaralan, "Bu yüzden de insanlar soruyor: "Damadın sabit ikametgahı var da Kadri Gürsel’in, Ahmet Şık’ın, öteki Cumhuriyet yazarlarının ve yöneticilerinin, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, tutuklu HDP’li vekillerin, onlarca HDP’li belediye başkanı ve yüzlerce HDP’li yerel siyasetçinin sabit ikametgahı yok mu; Arınç’n damadı sabit bir ikametgahta yaşıyor da diğerleri köprü altında mı yaşıyor?" diyor.
'DAMATLAR ÖLÇÜ OLSUN BARİ'
Yeniçağ’dan iki yazar Arslan Tekin ile Orhan Uğuroğlu damatlar konusunu köşesine taşımış. Arslan Tekin’in "Damatlar ölçü olsun" diyor:
"Araştırın, FETÖ'den tutuklanan 50 bin kişiden belki de büyük çokluğunun durumu Ak Parti'nin ağır toplarının damatlarının durumuyla aynı... Cemaat bankasına para yatırdılar, derneğine üye oldular diye hapisteler.
Şartlar normale dönünce, haksız tutuklamalar, işten atmalar devletin başına gaile açacak. Legal bir dernek, legal bir banka... Kim bu derneğe üye olun, bu bankaya para yatırın derse desin, kanunen açık bir derneğe üye olmuşsa, bankaya para yatırmışsa nasıl hapsedebilirsin ki...
Hele erlerin durumu... Ne bilsinler FETÖ'yü, şunu bunu... Komutan hadi tatbikat var diyor, götürüyor. Hemen hiçbiri silah kullanmamış...
Damatlar dışarıda, halk içeride denmesin... Damatlar ölçü olsun bari... Tutukluların durumu gözden geçirilsin. FETÖ'ye koz verilmesin."
'TOPBAŞ VE ARINÇ NEDEN SORULANMADI'
Orhan Uğuroğlu "Çok zor sorular" başlıklı yazısında ‘Damatlar ve kayınpederleri’ni anımsatıyor ve "Aklıma FETÖ'cülerin gözaltına alınan eşleri, anneleri, babaları, kayınvalideleri, kayınpederleri, enişteleri, yengeleri geldi damatlar serbest bırakılınca.
Neden FETÖ'cülükten gözaltına alınan damatların kayınpederleri de eşleri de gözaltına alınıp sorgulanmaz ki?
Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve kızı neden sorgulanmadı?
Örneğin AKP kurucusu, Başbakan eski yardımcısı, eski milletvekili Bülent Arınç ve kızı neden sorgulanmadı ki?" diyor.
'ADALETİN ÜZÜCÜ HALİ'
Sözcü Gazetesi’nden Rahmi Turan’ın yazısını başlığı ise "Damatlar serbest, gazeteciler içeride!":
"Sözcü muhabiri Gökmen Ulu "Ben havuzcuların vurgunlarını yazdım, yolsuzlukların üzerine gittim. Bu yüzden hedef oldum" diyor.
Sözcü'nün İnternet Sorumlu Haber Müdürü Mediha Olgun da "FETO ile yemek yiyenler dışarıda, FETÖ karşıtı olan bizlerse içerideyiz" diyerek haklı olarak yakınıyor.
Adaletimizin üzücü hali maalesef böyle işte:
Damatlar serbest bırakılıyor, gazeteciler içeride tutuluyor.
Sanık damatların serbest bırakılmasına tepki gösteren vicdan sahibi AKP yöneticileri de var.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın damadından sonra, eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın damadı Ekrem Yeter'in de jet hızıyla tahliyesini değerlendiren bir AKP yöneticisi:
"Partimizde üst düzey görevler yapmış isimlerin yakınlarının hızla tahliye edilmeleri FETÖ soruşturmalarına olan güveni sarsıyor. Biz, Topbaş'ın damadı Kavurmacı olayını savunamıyor, boynumuzu büküyorduk, şimdi buna Bülent Arınç'ın damadı Ekrem Yeter eklendi" diye konuştu."