MHP'li Feti Yıldız: Kovid-19 düzenlemesi gözden çıkarılmadı
10’uncu Yargı Paketi görüşmelerinde konuşan MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Kovid-19 düzenlemesinin pakette yer almamasına yönelik 'Tamamen gözden çıkarılmış değil' dedi.

Artı Gerçek - AKP imzası ile Meclis’e sunulan ve MHP’nin de destek verdiği 10’uncu Yargı Paketi’nin Meclis Adalet Komisyonu’ndaki görüşmeleri sürüyor.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, infaz kanununun sıfırdan çıkarılması gerektiğini ifade etti. Kanunun yamalı bohçaya döndüğünü belirten Yıldız, “Hukuk kuralları yerinde dururken hayat değişiyor. Soyut hukuk kurallarını somut olaylara uygularken isabetli yapmak lazım. Edirne’de başka Bursa’da başka uygulanmamalıdır. Gördüğüm bir şeyi söylüyorum, itiraf ettiğim bir şeyi söylüyorum. Farklı yaklaşımlar var. Sebep şu; içinden geçtiğimiz dönemde çok sayıda hakim ve savcı ihraç edildi. Genç arkadaşlar da uygulamalarda yanlışlar yaptılar. Suçluyu da hatalı uygulamalara karşı korumak zorundayız. Derli toplu, aklı başında, ihtiyaçlara cevap veren bir yasa yapalım” diye konuştu.
Yıldız, muhalefetin Kovid-19 salgını döneminde çıkan düzenlemenin pakette yer almamasını eleştirdiğini söyleyerek, “Bu konu tamamen gözden çıkarılmış değil. Sadece bu kadarını söyleyeyim. İnşallah Ekim ve Eylül aylarında oturup, hep birlikte etki analizini yapıp çıkarırız” diye kaydetti.
‘DAHA CESUR OLMALIYIZ’
Söz alan CHP Milletvekili İnan Akgün Alp, siyasi tutuklulara dair pakette bir düzenlemenin olmamasını eleştirdi. Alp, “Bugün Türkiye nasıl bir iklim yaşıyor? Biz yıllarca Kürt sorununda bir kaygıdan beslendik. Bölünme korkusu. Bugün biz bu sorunu çözmek istiyoruz. Ancak bugün başka kaygılar var. Sıkı Yönetim, Özel Mahkemeleri ve başka odaklara hizmet eden hakim ve savcılar gördük. Burada hiç kimse çıkıp 50 yılda hiçbir haksızlık olmadı. Bu haksızlıkları ortadan kaldırmak bizim işimiz. Bu paketler bunun için. Kürt sorunun çözümü noktasında daha cesur bir tutumda olmak zorundayız” diye konuştu.
‘PAKETTE KÜRT YOK’
Daha sonra Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş ise “Herkes barışın tesis edilmesini istiyor. Herkes adaletin, hukukun ekmek su kadar ihtiyaç olduğuna dair bir görüş birliği oluşmuş durumda. Gittiğimiz her yerde ilk sorular soru bu süreç nasıl olur? Herkes bu çatışmalı ortamın bitmesini istiyor. Böyle bir zaman diliminde böyle bir paketin bu şekilde ayrımcılık yaratan bir şekilde gelmesi önemli. Sayın Bahçeli’nin çağrısı, Sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısı var. Bu konuda bir al ver, bir pazarlık yok. Sadece demokratik toplum yaratma gerekliliği var. Bir şart olmasına gerek yok. Silahlar olmayacaksa farklı bir iklime uyanacaksak bu ayrımcı uygulamaların son bulması lazım. Bu bir gereklilik. Bu pakete bakınca ilk gördüğüm Kürt sorunu. Yine Kürde hukuk yok, yanında durana da yok” diye kaydetti.
TMK tartışmasının Türkiye’de hep sürdüğünü belirten Meral Danış Beştaş, “Hep ifade özgürlüğü sorun oldu. Gazeteciler örgüt ile haber yaptığı için tutuklanabiliyor. TMK, özcesi ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamındaki hakları ihlal ediyor. Özgürlüklerin önünde bir duvar gibi yükseldi. TMK demek ne demek Kürtler hariç demek. Kürt meselesi ile ilgili yaptığınız her konuşma, her etkinlik her eylem her siyasi etkinlik TMK kapsamında değerlendiriliyor. Her suçu işleyen topluma zarar verenler Kovid-19 döneminde serbest bırakıldı. Siyasi tutsaklar hakkında ölüm emri verildi. Hırsızlıktan, uyuşturucudan, çetecilikten, tecavüzden tutuklananlar serbest bırakıldı Kobanê Davasından tutuklanan siyasetçi arkadaşlarımız serbest bırakılmadı. Hala gerekçeli karar dahi yazılmadı. Tek bir suçları var; siyaset yapmak. Kovid düzenlemesinin eşit uygulanmasını istedik. Hiçbiri konulmadı. Cezaevlerinde resmen infial var” ifadelerini kullandı.
AYRIMCILIĞI ANLATTI
Meral Danış Beştaş, kanunların Kürtlere ayrı uygulandığını ve bunun ayrımcılık olduğunu ifade etti. İdare ve Gözlem Kurulu’nun siyasi tutsaklar hakkında verilen kararlara da işaret ederek, infazlarının sistematik bir şekilde ertelendiğini söyledi. Meral Danış Beştaş, “Baran ve Ayşe kanun önünde eşit değil. Çünkü Baran’ın dili, kimliği ve varlığı reddediliyor. Bu inkar ve imha etmenin sonucudur. Baran konuttan infazdan da yararlanamıyor. İşte bu adaletsizliktir. Hani kanunlar eşitti, herkese eşit uygulanırdı? Bu ülkede eşitlik yoktur. Kürt sorunun çözümünü tartıştığımız bir dönemde böylesi bir paketin gelmesi çok büyük bir sorundur. Keyfiyete ve ayrımcılığa dayalı bir paket duruyor önümüzde. Şartlı salıvermeden bile yararlanamamalarının nasıl açıklayacağız” diye sordu.
‘KÜRDÜN OY VERMESİ SUÇ’
Meral Danış Beştaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kürtlere karşı suç işlemek serbest diyoruz. Musa Anter’in davası kapatıldı. Bu ülkenin insanları bunu hak etmiyor. Bu haksızlıktan herkes nasibini alıyor. Bu gün kayyım uygulaması CHP’ye doğru genişledi. Hukuksuzluk, ayrımcılık bulaşıcıdır. Kürt meselesi, ret ve inkar meselesinden söz etmişken Türkiye’de çok yeni bir dava tipi var; Kent Uzlaşısı. Savcı açıkça talep yazısına yazmış; ‘Kürtlerin oy alıp vermesi suç’ demiş.” (MA)