'Semra Güzel’in tutuklanması organize bir seçim çalışması'

'Semra Güzel’in tutuklanması organize bir seçim çalışması'
HDP'li Güzel’in tutuklanmasıyla iktidarın yeni bir yöntem uyguladığın belirten Milletvekili Orhan, iktidarın çöküş sürecini Kürt düşmanlığı üzerinden kurtarmaya çalıştığını belirtti.

HDP Diyarbakır Milletvekili Dr. Semra Güzel


Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) doktor milletvekili Semra Güzel’in tutuklanmasına ve gözaltı sırasında kameraların önünde darp edilerek bu görüntülerin İçişleri Bakanlığı tarafından servis edilmesine tepkiler sürüyor. HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan, dokunulmazlığı kaldırılan Güzel’in ‘silahlı terör örgütüne üye olmakla’ iddiasıyla tutuklanmasının ‘bir seçim çalışması’ olduğunu ifade ederken, Van Barosu İnsan Hakları Merkezi Eş Başkanı Burcu Şeber de Güzel’in gözaltına alındıktan sonra doktor raporu alınmak için hastaneye götürüldüğü sırada kolluk tarafından mutlaka cezalandırılması gereken usulsüz uygulamalara imza attığını söyledi.

‘ORGANİZELİ YENİ BİR YÖNTEM UYGULANIYOR’

Semra Güzel’e yapılanları devlet politikası ve Kürt düşmanlığı olarak değerlendiren Orhan, "Belirli vaatlerle Kürtlerden destek almak için ve Kürtlerde bir umut yaratmak için bir siyaset yürütüyorlardı. Sonuçta yine devletin yüz yıllık Kürt düşmanlığı politikası devreye girdi. Birçok katliam Kürtler üzerinden gerçekleştirildi. İdamlar gerçekleşti. Bugün yapılan, AKP- MHP faşist iktidar blokunun ve ‘suç işleri bakanının’ organizeli yeni bir yöntemle tekrar Kürt düşmanlığı politikası yürüterek, savaş politikası yürüterek, Kürt halkının iradesini bastırma, sindirme, yok etme ve bitirme siyasetidir" ifadelerini kullandı.

‘İKTİDARIN ÇÖKÜŞ SÜRECİNİ KÜRT DÜŞMANLIĞI ÜZERİNDEN KURTARMA ÇABASI’

Duvar'dan Kadir Cesur'un haberine göre İçişleri Bakanı Süleyman Soylu için ‘suç işleri bakanı’ ifadesini kullanan Orhan şunları söyledi: "Bugün de aslında ‘suç işleri bakanının’ ısrarla kendi egosunu tatmin etme ve ülkenin içine girdiği kaos ve iktidarın çöküş sürecini tekrar Kürt düşmanlığı üzerinden kurtarma çabasıdır. Seksen darbesinden sonra Diyarbakır zindanlarında Kürtlere diz çöktürülmek istendi. Seyit Rıza idama götürülerek diz çöktürülmek istendi. Doksanlı yıllarda faili meçhul cinayetlerle Kürtlere diz çöktürülmek istendi. Orhan Doğan’lar ile halkın iradesine boyun eğdirerek halka diz çöktürülmek istendi. Leyla Güven’ler ile aynı şey yapılmak istendi. Eş genel başkanlarımız Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Kürt halkının siyasi iradesi cezaevinde rehin tutularak diz çöktürülmek istendi. Ama hiçbiri onların o kumpas oyunlarına boyun eğmedi." Orhan devamında "Süleyman Soylu aslında Semra Güzel şahsında yine Kürt halkının iradesine ve dolayısıyla Kürt halkına ‘ben boyun eğdirdim’ çabasında. Ama bu beyhude bir çaba. Hiçbiri de boyun eğmez" diye ekledi.

‘BÜTÜN PARTİLER GİTTİ, KÜRT HALKI HALA AYAKTA’

Semra Güzel’in tutuklanmasının, AKP ve MHP ittifakının kendi tabanlarına yönelik bir seçim çalışması olduğunu belirten Orhan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Milletvekili de olsa, belediye başkanı da olsa, sıradan vatandaş da olsa sizin göreceğiniz muamele budur. Bu mesaj verilmek isteniyor. Tamamıyla bunlar, iktidarın o siyasetinin bir ürünüdür. Çünkü kendi tabanında artık destek göremiyor. Bütün partiler Türkiye tarihinde, Kürt halkının meşru ve insani taleplerini demokratik yollarla çözülmesi yerine ısrarla inkâr-imha politikası sürdürdü. Bütün partiler gitti ama Kürt halkı hala ayakta" ifadelerini kullandı. Semra Güzel’in servis edilen fotoğraflarıyla ilgili olarak da Orhan, "Mesele Semra Güzel'in çektirdiği bir fotoğraf değil aslında. İktidar kendini yaşatabilmek için yine ‘vur abalıya’ misali yine Kürtlere vurarak bu süreci geçirmeye çalışıyor" diye konuştu.

‘BAŞI ÖNE EĞMEK, SAÇ ÇEKMEK, TERS KELEPÇE GİBİ UYGULAMALAR HUKUKSUZ' 

Van Barosu bünyesinde kurulan İnsan Hakları Merkezi de (İHM) Güzel’in tutuklanmasını ve gözaltına alınması sırasında yapılan uygulamaları değerlendirdi. İHM Eş Başkanı Burcu Şeber, Güzel gözaltına alındıktan sonra doktor raporu alınmak için hastaneye götürüldüğü sırada usulsüz işlemler gerçekleştirildiğini belirtti. Şeber, "Saçı çekiştirmek, başı öne eğdirmek suretiyle yaptırımlar uygulamak tamamen usulsüzdür. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan bir genelge ile vücut bulmuştur ters kelepçe ama bunun hiçbir hukuki tarafı yoktur" dedi.

‘İŞKENCENİN KOLLUK TARAFINDA YAPILMASI CEZAYI ARTTIRIR’

Şeber, mevcut hali ile bakıldığında Türk Ceza Kanunu’nun 94’üncü maddesinde işkence suçunun unsurlarını taşıdığının açık şekilde gözlemlendiğini belirtti. Yapılanların usulsüz bir hareket olduğunu belirten Şeber şunları söyledi: "Yapılan muamelenin kolluk tarafından yapılmış olması tabii ki bu cezayı arttırır. Sonuçta kanun koyucunun işaret ettiği kanunları kolluk biriminin bilmemesi söz konusu değildir."

‘MUAEMELE BİLİNÇLİ ŞEKİLDE YAPILARAK SERVİS EDİLDİ, CEZA ALMAK ZORUNDALAR’

"O zaman ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Kolluk bunu bilerek, isteyerek yapmış ve servis edilmiştir. Kolluk görevlilerince yapıldığı için yapılacak bir yaptırımın sonuçları onlar açısından bir vatandaşa göre daha ağır olacaktır. Tabii ki, bizim de üzüntümüz herhangi bir soruşturma başlatılmamış olmasıdır. Temennimiz odur ki, bir soruşturma başlatılsın. Emri veren, uygulayan kim olursa olsun bunun bir cezai yaptırımı olmak zorunda."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar