Muharrem İnce’nin partisi
Yeni bir parti belki, CHP’yi daha dinamik olmaya zorlar; yeter ki, “Kurultay’da beni tuvaletin önüne oturttular”ın ötesinde bir kuruluş gerekçesi olsun.
Can DÜNDAR
ARTI GERÇEK-Gazeteci Saygı Öztürk’ten öğrendiğimize göre Muharrem İnce bu aralar telefonunu evde bırakıp bahçede oturuyormuş. Hiçbir gazeteciyle görüşmüyormuş. Saygı Öztürk de zar zor, "çok yakınındaki bir siyasetçiyle" konuşmuş, soruları da o cevaplıyormuş.
Açıkça konuşmak istemeyen siyasetçilerin klasik yöntemidir bu…
Bu ikircikli tavrı, parti kurma sürecinde Ali Babacan’da da gördük. "Daha açıklamadım, bakınıyoruz" gibi laflar, eğer nabız yoklama taktiği değilse, bu tür girişimleri baştan ölü doğuran bir halkla ilişkiler beceriksizliği…
Zaten "halkla ilişkiler"in, İnce’nin gözdoldurduğu bir alan olduğu söylenemez; bunu "Adam kazandı" mesajından da, ne kadar anlatsa bir türlü izah edemediği seçim gecesi kayboluşundan da hatırlıyoruz.
Kuracağı yeni parti, şu ana kadar yandaş medyada daha büyük heyecan yaratmışa benziyor. Bunun CHP’yi bölecek ve iktidarın işine yarayacak bir hamle olacağına inanan çok… Ben o görüşte değilim. "CHP bölünmesin" diye yıllardır yapılan fedakârlıkların partiyi çok da büyüttüğü söylenemez. Hele son kurultaydaki, "Parti için en iyisini biz biliriz, öbürlerini dinlemeye bile gerek yok" tavrı, zaten "Ya uyun, ya gidin" mesajıydı. Dolayısıyla şimdi "kurultayda tuvaletin önüne oturtulduğundan" yakınan İnce gibilere söylenecek söz kalmadı.
CHP’den kopmak ya da yeni parti kurmak işin kolay yanı… Zor olan yeni bir yörünge çizebilmek… İnce, son yerel seçim başarısının CHP’ye ya da Kılıçdaroğlu’na değil, Kürtlere ait olduğunu söylüyor, "Bu hediye için Kürtlere bir teşekkür bile etmediler" diyor. Haklı. Ama bir yandan da CHP-HDP yakınlaşmasından da rahatsız olduğu söyleniyor; Lozan’ın yıldönümünde Ayasofya açılışına adını yazdırıyor. Yörünge sıkıntısı dediğim tam da bu…
Bir başka zorluk da kadro... İnce de Babacan gibi yeni partide yepyeni isimlerin olacağını söylüyor. Ne yazık ki, hep istenen, ama bir türlü gerçekleşmeyen bir iddia bu… Çünkü yepyeni isimler, kendince haklı nedenlerle siyaset yapmak istemiyor, siyasetten de yeni isim çıkmıyor.
Cumhurbaşkanlığı kampanyasında sağladığı olağanüstü destek, İnce’yi cesaretlendirmiş olmalı. Ama bu başarıda, kişisel yeteneğinin yanı sıra ve ötesinde büyük bir muhalefet koalisyonunun rolü vardı. Yeni kuracağı partide o desteği bulması zor. Ama başkanlık sisteminde küçük partilerin de ciddi rol oynayabileceği görülüyor. Yeni bir parti belki, CHP’yi daha dinamik olmaya zorlar; yeter ki, "Kurultay’da beni tuvaletin önüne oturttular"ın ötesinde bir kuruluş gerekçesi olsun.