'Murat Araç olayı sıradan bir intihar gibi değerlendirilemez'

İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, gözaltında intihar ettiği iddia edilen Murat Araç olayına 'meşrulaştırılmış işkence' çerçevesinden bakılması gerektiğini söyledi.

'Murat Araç olayı sıradan bir intihar gibi değerlendirilemez'

HABER MERKEZİ - Antalya'nın Gazipaşa ilçesinde yol denetimi sırasında gözaltına alınan ve Antalya Emniyet Müdürlüğü binasından atlayarak intihar ettiği iddia edilen 19 yaşındaki Murat Araç dün toprağa verildi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Araç'ın kendisini pencereden atladığı iddiasına ilişkin, PKK'nin yakalanan örgüt üyelerine 'intihar edin' talimatı verdiği açıklamasında bulunmuş, cenazeyi gören aile ise, çocuklarının yüzünde, gözünde ve sırtında morluklar olduğunu belirtmişti.

Türkiye'de işkence gerçeğiyle her zaman yüz yüze olduklarını ifade eden İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Eren Keskin, son dönemde özellikle OHAL ilanından sonra devleti yönetenler tarafından şiddetin meşrulaştırıldığını söyledi.

'Murat Araç olayı sıradan bir intihar gibi değerlendirilemez' - Resim : 1

'DEVLET MEKANİZMALARI İŞKENCEYİ MEŞRULAŞTIRIYOR'

İşkencenin artık muhaliflere uygulanmasının meşru bir eylem gibi sunulduğunu belirten Keskin, "Devletin jandarması, polisi, kendi sosyal medyasında işkence edilmiş insanların fotoğraflarını yayınlayabiliyor. O nedenle böylesine meşrulaştırılmış bir işkencenin varlığı karşısında Antalya'da olan olaya da böyle bakmak gerekir" dedi.

Gözaltına alınan kişinin devletin güvencesi altında olması gerektiğini aktaran Keskin, devlet güçlerinin gözaltına alınan kişinin hayatını korumakla yükümlü olduğunu ve hiçbir intihar iddiasının böyle sıradan bir intiharmış gibi değerlendirilmesinin mümkün olamayacağını söyledi.

'Murat Araç olayı sıradan bir intihar gibi değerlendirilemez' - Resim : 2

‘GEÇMİŞ RAPORLARI DA BİLİYORUZ’

Antalya'da yaşanan gerçeklerin otopsi raporuyla ortaya çıkarılıp çıkarılmayacağının tartışılması gerektiğini dile getiren Keskin, "Çünkü otopsiyle ilgili raporu verecek olan kurum, Adli Tıp Kurumu’dur. Yani resmi bilirkişi kurumu… O raporu da devletin kurumu verecektir. Yargıya güvenmek artık rüyalarda kalan bir şeydir. Biz, geçmiş yıllarda verilmiş yanlış raporlarla, faillerin nasıl kurtarıldığını da biliyoruz" dedi.

‘GÖZALTINDA KAYBETME BİR DÖNEM DEVLET POLİTİKASIYDI’

Bir dönem, 'gözaltında kaybetme'nin devletin yoğun olarak uyguladığı bir politika olduğunu dile getiren Keskin, "Bu politikadan vazgeçebilmek için yapılacak tek şey vardır. O da Uluslararası Gözaltında Kaybetmelere Karşı Sözleşme'nin imzalanmasıdır. Çünkü bu sözleşme imzalanırsa Türkiye gözaltında kayıp gerçeğini kabul edecek ve bu suç da zaman aşımını ortadan kaldıracak. Ama Türkiye Cumhuriyeti bu sözleşmeyi imzalamamakta direniyor" diye konuştu.

'SÖZLEŞME İMZALANMAZSA İNTİHAR SÜSÜ VERİLİR'

Birleşmiş Milletler'in (BM) Zorla Kaybedilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Sözleşme'nin Türkiye tarafından imzalanmamasının devletin bir dönem uyguladığı politika mantığının devam ettiğini gösterdiğine dikkat çeken Keskin, "Gözaltında kaybedilen kişi, bir daha ortaya çıkarılmaz ya da gözaltında işkence edilen kişiye intihar süsü verilir. O nedenle bu tartışmanın ortadan kaldırılabilmesinin tek yolu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Uluslararası Kaybetmelere Karşı Sözleşmeyi imzalamasıdır" ifadelerini kullandı.

ADANA BAROSU: MURAT ARAÇ'IN ÖLÜMÜNDEN DEVLET SORUMLU

Adana Barosu Başkanı Veli Küçük, gözaltında intihar ettiği iddia edilen Murat Araç'ın ölümüne ilişkin, "Bu vakanın intihar olduğunun tespit edilmesi durumunda dahi, sorumlusu yine devlettir" diyerek olayın aydınlatılmasını istedi.

'Murat Araç olayı sıradan bir intihar gibi değerlendirilemez' - Resim : 3

Adana Baro Başkanı Veli Küçük, Antalya Gazipaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün 3'ncü katından atlayarak intihar ettiği ileri sürülen 19 yaşındaki Murat Araç'ın ölümüne ilişkin yazılı açıklama yaptı. Küçük, Araç'ın, 15 Aralık günü, Antalya'da 'sahte kimlik bulundurmaktan' gözaltına alındığını; ancak avukatının emniyeti aradığında "böyle biri yok" denildiğini, önceki gün ise, kardeşini görmeye gelen ağabeyine "kardeşin intihar etti, morgda" denildiğini hatırlattı.

‘ÜZERİ ÖRTÜLECEK OLAY DEĞİL’

Araç'ın ölümünün her ne kadar 'intihar' olarak kayıtlara geçirilse de ailesi ve hukukçular olarak duruma şüpheyle yaklaştıklarını ifade eden Küçük, şöyle dedi:

"Bu konu, artık tüm emniyet birimlerinde yer alan kamera kayıtlarının kamuoyuyla paylaşılarak anlatılabilecek içeriktedir. İntihar iddiasına konu olayın nasıl gerçekleştiği hakkında devletin ve emniyetin kamuoyunu aydınlatıcı ve tatmin edici bilgileri paylaşmak zorunluluğu bulunmaktadır. Olayın ciddiyeti ve vahameti bunu gerektirmektedir. Üzeri örtülebilecek bir olay değildir. Devlet, gözaltında ve kontrolü altındaki hukuken kendisine emanet edilen şüpheliyi, onun yaşamını ve vücut bütünlüğünü korumakla mükelleftir. Hiçbir veri ve görüntü dahil olmak üzere şeffaf ve denetlenebilir hukuk devleti ilkesinin unsurlarını taşımayacak şekilde, basit bir açıklamayla şüpheli ‘intihar etti’ diyerek geçiştirmek ve kurtulmak mümkün değildir."

‘OLAY AYDINLATILMALIDIR’

Cenazenin Antalya’dan Urfa’ya getirilmesi için Ceylanpınar Belediyesi’nin nakil aracı ve taziye yeri vermemesinin de kabul edilemez olduğunu aktaran Küçük, şunları söyledi: "Bu olay aydınlatılmalıdır. Türkiye'de kolluk birimleri başta olmak üzere şeffaf, denetlenebilir, güvenilir devlet idaresi ve kamu işleyişi istiyoruz. 'Burası Türkiye, her şey olur!' algısının yok edilmesi için bu olay bir milat olmalıdır."

(Mezopotamya Ajansı)

PKK ohal İHD Eren keskin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu