Musa Anter davası zaman aşımına uğradı: Duruşma sonrası açıklamaya polis engeli

Musa Anter davası zaman aşımına uğradı: Duruşma sonrası açıklamaya polis engeli
Yasal zaman aşımı süresi 20 Eylül'de sona eren Musa Anter davası Ankara'da görüldü. Mahkeme heyeti davanın düşmesine karar verdi.

Seda TAŞKIN 


+GERÇEK- Diyarbakır’da 20 Eylül 1992’de katledilen Kürt yazar ve gazeteci Musa Anter’in ölümüne ilişkin açılan davanın 37’incı duruşması Ankara’daki Sıhhiye adliyesinde bulunan Ankara 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme heyeti de mütalaa yönünde karar vererek Anter ve Öztürk davalarının zamanaşımına uğramaları nedeniyle düşmesine karar verdi.

Mahkeme kararının ardından Avukat Oya Aydın, "Bu kararın önceden verildiği belli. Söylediğimiz hiçbir şey mahkemeniz tarafından dikkate alınmadı. Bu sözlerimin tutanaklara geçmesini istiyorum" dedi.

Duruşmanın ardından avukatlar ve davaya katılanlar açıklama yapmak istedi ancak polis açıklama yapılmasına izin vermedi.

MİTHAT SANCAR: İKTİDAR HER YÖNTEME BAŞVURUYOR

Yaşanan tartışmaların ardından gerçekleşen açıklamada söz alan Mithat Sancar, Davanın bu şekilde düşürülmesi , hakikat ve adalet mücadelesine elbette engel olmayacak. İktidar, hakikat peşinde koşanların, adalet isteyenlerin sesini kısmak için her yönteme başvurmaktadır. Bugün İstanbul'da Cumartesi Anneleri'nin maruz kaldığı saldırı da yine aynı zihniyetin ve politikanın ürünüdür" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar adliye önünde açıklama yaptı. Sancar’ın açıklamasına katılmak isteyen avukatların Adliye binası önüne geçişine izin verilmedi. Sancar yaptığı açıklamada, Musa Anter Davası’nın zaman aşımına uğramasının hakikat ve adalet mücadelesine engel olmayacağının altını çizdi. İktidarın hakikat peşinde koşanların, adalet isteyenlerin sesini kısmak için her türlü yönteme başvurduğunu belirten Sancar, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

'ADALET ARAYIŞININ BÜYÜYEREK DEVAM EDECEĞİNİ BURADAN DUYURMAK İSTİYORUM'

"Bugün İstanbul’da Cumartesi annelerini maruz kaldığı saldırı da yine aynı zihniyet ve politikanın ürünüdür. Cumartesi Anneleri de faili meçhuller ve kayıplar konusunda hakikat ve adalet mücadelesi kararlılıkla sürdürdükleri için her türlü engellemeye, baskıya, şiddete maruz kalmaktadır. Hakikat mücadelesinin bitmeyeceğini, adalet anlayışının büyüyerek devam edeceğini buradan herkese duyurmak istiyorum. Bu dosyalar bugün kapatılmış olabilir, yargısal süreçlerin bundan sonraki aşamalarından farklı kararların çıkmasını bu şartlar altında beklemek de iyimser olur ama bu şartlar değişecektir. Bu suç imparatorluğunu cezasızlık politikasıyla büyüten rejim değişecektir. Bu suçlarda yer alan devlet içindeki çeteler ve işbirlikçileri onların suçlarının örtülmesinde rol oynayan her kademedeki görevliler bu rejim değiştiğinde adalet mücadelesinin sonuçlarıyla mutlaka yüzleşmek zorunda kalacaktır."

"Bu suç rejiminin cezasızlık politikasın her alana yayan bu iktidar zihniyetinin son bulmasını da hedefliyor" diyen Sancar, "Adalet mücadelesi aynı zamanda gerçekten bir adaleti sağlamak ve bütün bu devlet içi örgütlenmelerin işlediği korkunç suçların, hakikatin ortaya çıkarılmasında, yeni bir başlangıç yapma hedefini de içerir" dedi. 

Sancar şöyle devam etti: 

"Bu ülke demokrasi için. adalet için ve hakikat için yeni bir başlangıç mücadelesini yürütenlerin başarı hikayesini yakın zamanda mutlaka görecektir. Bu sayfayı bütün demokrasi güçleri birlikte aşacaktır. Bu suçlarla ilgili hakikati de adaleti de sağlayacak yeni bir inşayı mutlaka başaracağız. Ape Musa’nın Katledilmesi Davası’nın bu şekilde sonuçlanması Ape Musa’nın sesinin bizlere ve bizlerden sonraki kuşaklara hakikati yükleyen duruşunu, mirasını ve sesini sahiplenmeyi de hedefler. Ape Musa’nın sesini de mücadelesini de yaşatacağız. Hakikat ve adalet mücadelesinde onun bize bıraktığı bu değerler yol gösterici olacaktır. Adalet mücadelesi sürüyor, daha da büyüteceğimiz açıktır. Bu konuda hiç kimsenin gsorumluktan kaçmak hakkı ve lüksü yoktur. En geniş adalet, hakikat, demokrasi mücadelesini, ortaklığını kurmak mecburiyetimiz vardır."

DURUŞMADA NELER YAŞANMIŞTI?

Duruşmaya, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP milletvekilleri Fatma Kurtulan,Rıdvan Turan, Kemal Pekgöz, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, CHP milletvekili İlhan Caner ve EMEPi Ankara İl Başkanı Şükran Doğan ile Musa Anter'in oğlu Dicle Anter'in yanı sıra çok sayıda avukat ve yurttaş katıldı.

'İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR ZAMAN AŞIMINA UĞRAYAMAZ'

1990’lı yıllarda Kürt illerinde JİTEM tarafından işlenen zorla kaybetme ve katliamlarla ilgili yürüyen JİTEM ana davası ve 1993 yılında ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülen Ayten Öztürk cinayetiyle birleştirilen Musa Anter dosyasının yasal zaman aşımı süresi 20 Eylül'de sona erdi.  Duruşmada ilk sözü alan Dicle Anter’in avukatı, İHD Genel Başkanı Avukat Öztürk Türkdoğan, önceki duruşmada cinayetin insanlığa karşı suçlar kapsamında olduğu nedeniyle zamanaşımından düşürülemeyeceği yönündeki talebi yineledi. AİHM'in verdiği ihlal kararını hatırlatan Türkdoğan, Türk Ceza Kanunun 77. Maddesine göre insanlığa karşı işlenen suçların zaman aşımına uğrayamayacağına dikkat çekti.

Türkdoğan ayrıca ifade alma konusunda eksik davranan İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı'ndan ihmal konusunda ilgili personellerle ilgili  soruşturma açılmasını talep etti. Bu talebin ardından mahkeme başkanının gülmesi dikkat çekti. 

'MADIMAK KATLİAMI VE 12 EYLÜL DAVALARI GİBİ'

Türkdoğan'dan sonra söz alan Avukat Oya Aydın da davada zaman aşımı uygulanmayacağını vurgulayarak insanlığa karşı suçun TCK'da yer almasına rağmen buna hep mesafeli davranıldığını belirtti. Dosyanın konusunun yaşam hakkı ihlali olduğunu belirten Oya Aydın, Belçika ve Letonya'da benzer davaların AİHM'in kararları göz önüne alınarak yediden değerlendirildiğini hatrılattı. Aydın ayrıca Madımak Katliamı ve 12 Eylül davalarında da benzer süreçlerin yaşandığını vurguladı.

MİROĞLU'NUN MEKTUBU OKUNURKEN AVUKATLAR SALONU TERK ETTİ 

Oya Aydın'dan sonra Orhan Miroğlu'nun avukatı Serhat Menzilcioğlu söz aldı ve müvekkilinin mektubunu okumaya başladı. Sözünün uzamasına duruşmaya katılan milletvekilleri ve mahkeme heyeti tepki gösterdi. Avukatlar, Menzilcioğlu'nun AKP propagandası yapmaya başladığını belirterek salonu terk etti. Menzilcioğlu'nun mektubu okumasının ardından avukatlar tekrar salona döndü.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar