Naci Görür, Diyarbakır'ı uyardı: İki deprem tehdidiyle karşı karşıya

Naci Görür, Diyarbakır'ı uyardı: İki deprem tehdidiyle karşı karşıya
Prof. Dr. Naci Görür, Diyarbakır'ı deprem olasılığına karşı uyararak, kentin dirençli hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Diyarbakır'ı iki depremin beklediğini belirten Görür, "Komşunun depremini hissedeceksiniz" dedi.

Rojhat ABİ


DİYARBAKIR - Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO), Dicle Üniversitesi, Doğu Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED), Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) ve Diyarbakır Mermerciler ve Madenciler Derneği (DİMAD) tarafından "Depreme Dirençli Kentler Diyarbakır" çalıştayı düzenlendi.

'RİSK TAŞIYAN YERLER İMARA KAPATILMALI'

Bağlar ilçesindeki Mövenpick Otel'de düzenlenen çalıştayın açılış konuşmasını Jeoloji Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Başkanı Dicle Barç yaptı. Bölgedeki fay hatları ve kaçak yapılaşma nedeniyle ciddi bir deprem riski bulunduğunu dile getiren Barç, "Çarpık kentleşme ve 2007 yılı öncesi yapılmış olan yapı stoğunun kötü durumda olması nedeniyle çok ciddi bir deprem tehlikesinin yanında Dicle Nehri'nin ara yolları üzerine kurulu olması nedeniyle sıvılaşma riski de bulunmakta. Risk taşıyan yerler acilen imara kapatılmalı. Mühendislik hizmeti almayan hiçbir uygulamaya ruhsat verilmemeli. Bilimden ve mühendislikten uzak, yanlış yer seçiminin, kalitesiz ve yetersiz, malzemeyle inşa edilen yapıların bedelini 6 Şubat'ta hep birlikte çok ağır bir şekilde yaşadık ve gördük. Bu felaketlerin tekrar yaşanmaması için deprem bilinci ve kültürü oluşturmamız gerektiğini görüyoruz” diye konuştu.

'TÜRKİYE'Yİ BEŞ SENEDE DEPREME HAZIRLARIZ'

Açılış konuşmasının ardından Prof. Dr. Naci Görür, "Deprem Dirençli Diyarbakır Yaratmak" başlıklı bir konuşma yaptı. Afet Bakanlığı kurulması gerektiğini vurgulayan Görür, "Liyakate dayalı, siyaset üstü 5-10 yıllık bir planla Türkiye’yi beş senede depreme hazırlarız. Bu ülke artık depreme baş etmenin zamanını geldiğini fark etti. Bu ülkede artık deprem olacak mı gibi sorulara gerek yok. Bugün olmazsa yarın olacaktır. Olduğu yerde insanlar ölecek. Bu ülke jeolojik yapısı gereği bir deprem bölgesidir. Ülkemizin her köşesi 7 ve üzeri deprem üretebilecek bir potansiyelde. Her an sabah kalkıp binlerce insanın öldüğünü öğrenebiliriz. Bu bir hakikat. 13 milyon senedir devam eden bir doğa olayı yine devam edecek” diye konuştu.

'PARTİLERE DEPREM PLANLARINI SORUN'

Yaklaşan yerel seçimleri hatırlatan Görür, "Partiler size oy istemeye geldiklerine Diyarbakır’ı depreme dirençli bir kent haline getirmek için planları olup olmadığını sorun. Yoksa vermeyin. Kentleri depreme dirençli hale getirebiliriz. Şili, Meksika bile başarmış. Bu günlük planla olacak bir iş değil. Yıllık yapılacak devlet planları ile belirlenmesi gerekir" dedi.

DİYARBAKIR'IN İKİ DEPREM TEHDİDİ

Diyarbakır'ın iki deprem tehdidi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Görür, bunların Bitlis-Zagros Bindirme Kuşağı ve Doğu Anadolu Fay hattı olduğunu söyledi. Görür, "Levha sınırları deprem üretir. Bu depremler nedeniyle levhalar da dilimlenir ve kendi içlerinde deprem üretirler. Diyarbakır tehdit edici fay hatları yanında olduğu için her deprem burayı etkiler. Diyarbakır’da çok büyük afete dönüşmez. Sizin deprem dediğiniz şey insan kusurudur. Zemin etüdü yapmıyorsanız, doğru ve kaliteli bir mühendislik hizmeti vermiyorsanız bu kadar şaşırmamanız gerekir" diye konuştu.

'YAPI FONU OLUŞTURUN'

Diyarbakır’ın zemininin jeolojik olarak sağlam olduğunu söyleyen Görür, "Bazalt denilen taşlar ile kum ve killi zemin var. Dolayısıyla bazalt zeminden dolayı inşaat temelleri 5-10 metreyi geçmez. Ama bazalt olmayan alüvyon topraklarda yapıların sağlam olması lazım. Bina zemini kumlu olan yerlerde kayma veya sıvılaşma olabilir, bina daha fazla sarsılabilir. Bunun çözümü zemini önceden ıslah etmektir. Diyarbakır’ın dağlık tarafları deprem dalgalarını sönümlendirir. Bazalt zeminin böyle bir özelliği de var. Yıkılmamak için zemininize bakın, yapınızın kalitesine bakın. Ayrıca kentleri dirençli hale getirmek için bize para lazım. Deprem fonu ya da yapı fonu oluşturun" dedi.

'MİKRO BÖLGELEME YAPILMALI'

Görür, yapılması gerekenleri de şöyle anlattı:

"Mikro bölgeleme ile Diyarbakır kilometrekarelere bölünecek. Örnekler alınıp, zemin etüdü yapılacak. Kayma hızı, yer ivmesi, yeraltı jeolojisi gibi her şey araştırılacak, belirlenecek. En fazla deprem beklenecek yerler belirlenecek, haritalandırma yapılacak. Kent yönetimi de bunu belirleyecek. Bir bakan kalkıp 'Ben orada 500 ev yapacağım' diyemeyecek. Bir yasa çıkacak. Yerel yöneticilerin önü açılacak. Kent yönetimi rahat bırakılacak."

'HER SEÇİMDE İMAR AFFI İÇİN BİRİLERİNE YAPIŞIYORUZ'

Yöneticilerin deprem konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini dile getiren Görür, "Her seçimde imar affı çıkarılması için birilerine yapışıyoruz. Bu kentte yaşıyorsak depremde hayatımızı riske atan hiçbir şey yapamamalıyız. Senelerce yazdım. 'Deprem geliyor' diye diye dilimde tüy bitti. deprem oldu en az 50 bin insan hayatını kaybetti. Aklımızı başımıza almalıyız. Tehlikeli hiçbir şey istememeliyiz. Bunu da eğitimle başarabiliriz. Çocuklarımızla, yerel dinamiklerle ve halkın aydın olmasıyla bunu aşabiliriz."

'ASBEST YAYILIYOR, BÜYÜK BİR ÇEVRE KİRLİLİĞİ OLUŞTU'

Depreme karşı önlem alınması gereken noktaları altyapı, ekosistem ve ekonomi olarak sıralayan Görür, şunları anlattı:

"Yol, köprü, viyadük ve baraj gibi altyapılar depreme dirençli hale getirilmeli. Bugün bu gayet de mümkün. Güçlendirilmesi lazım. Türkiye’de hiç kimse sahaya inmedi, inmiyor. Şuralar, toplantılar ve çalıştaylar yapılıyor. Ama biz neyi bekliyoruz? Çıkın Diyarbakır’da etüt çalışması yapın. Neyi bekliyorsunuz?Deprem etkisiyle milyonlarca ton atık çıkar, moloz atığı. Burada bu çalışma yapıldı mı bilmiyorum. Şimdiden atıkların döküleceği yerlerin belirlenmesi lazım. Deprem bölgesinde tüm atıklar toprak altına ve derelere döküldü. Yağmur yağınca da o kimyasallar ortaya çıkıyor. Asbest hastalığı yayılıyor. Büyük bir çevre kirliliği oluştu.”

'EKONOMİK OLARAK 20 SENE GERİ GİTTİK'

6 Şubat depremlerinin ardından ekonomik olarak gerileme yaşadığına işaret eden Görür, "Ekonominin çarkları dönmüyor. Rekabet ve iletişimi kaybettik. 20 sene öncesine gittik. Yeniden hayat laflarını filan bırakın. Bu edebiyattır. Bizim ekonomistlere, sanayicilere ihtiyacımız var” dedi.

Öne Çıkanlar