Öcalan'ın eski avukatı DEM Partili Newroz Uysal: Umut hakkı’ bir pazarlık konusu değil, hukuki bir zorunluluktur

Öcalan'ın eski avukatı DEM Partili Newroz Uysal: Umut hakkı’ bir pazarlık konusu değil, hukuki bir zorunluluktur
Abdullah Öcalan'ın avukatlığını da yapan DEM Partili Newroz Uysal Aslan, MHP lideri Bahçeli'nin Abdullah Öcalan’a yönelik yaptığı ‘umut hakkı’ açıklamasını değerlendirdi: Abdullah Öcalan’ın ‘umut hakkı’ndan yararlanması AİHM kararı gereği bir zorunluluk.

Müzeyyen YÜCE


İSTANBUL - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında İmralı Cezaevi’nde tecritte tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik, “Tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün bittiğini açıklasın. Bu dirayeti gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılmasının önü de ardına kadar açılsın. Adres İmralı'dan DEM'e uzansın. Hodri meydan! Buna varız” çağrısında bulundu.

‘BAHÇELİ ‘UMUT HAKKI’ MESELESİNİ YOKTAN VAR ETMEDİ’

Devlet Bahçeli’nin açıklamasının ardından Abdullah Öcalan’ın daha önce avukatlığını da yapan DEM Parti Şırnak milletvekili Newroz Uysal Aslan, Artı Gerçek’e konuştu. Bahçeli’nin ‘umut hakkı’ meselesini yoktan var etmediğini belirten Uysal, Öcalan’ın bu karardan yararlanmasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2014 yılında verdiği karar gereği bir zorunluluk olduğunu söyledi.

Türkiye’de ‘umut hakkı’ tartışmalarının AİHM’in 18 Mart 2014 yılında verdiği karar ile başladığını anlatan Uysal, “Abdullah Öcalan’ın ‘umut hakkı’ Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 18 Mart 2014 tarihinde verdiği karar ile Türkiye’de tartışılmaya başlandı. Bu karar Öcalan’a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının koşullu salıverilme hakkı olmadan infaz edilmesi nedeniyle Türkiye’ye karşı bir ihlal kararıydı. AİHM, bir kişinin tahliye olmaksızın cezaevinde ölünceye kadar kalmasının bir işkence biçimi olduğunu tanımlıyor. Bunun değişmesi için de Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin maksimum sınırı olan 25 yılı tavsiye ediyor. Devletlere 25 yıldan sonra bu kişinin tekrardan tahliye olma koşullarını değerlendiren bir mekanizma kurun diyor. AİHM de bu doğrultuda Sayın Öcalan için de 25 yıl değerlendirmesi istemişti. Bu süre 15 Şubat 2024'te doldu” şeklinde konuştu.

‘UMUT HAKKI’ BİR PAZARLIK KONUSU DEĞİL, HUKUKİ BİR ZORUNLULUK’

Türkiye’nin 10 yıldır AİHM kararını uygulamak için adım atmadığına da değinen Uysal, iktidarın bu kararı uygulamak zorunda olduğunu şu sözlerle vurguladı:

“Avrupa Konseyi’nin son Türkiye değerlendirme raporunda da bu kanuni değişikliğin bekletilmesi bir eleştiri konusuydu. Bahçeli’nin bu meseleyi gündeme getirmesi politik bir meseleden ziyade Türkiye’nin uymak zorunda olduğu uluslararası sözleşmelerin bir gereğidir. Tam tersine bu konunun siyasi meseleye alet edilmesi, pazarlık konusu yapılması hukuken eleştirilmelidir. Öyle ki Bakanlar Komitesi önünde de denetim süreci devam ediyor. En son geçen ayki oturumda bu konu değerlendirildi ve Türkiye’ye kanuni değişiklik yapması için bir yıllık süre verildi. Sayın Öcalan’dan sonra Emin Gurban, Hayati Kaytan gibi isimler hakkında da aynı kararlar verildi. Bu kişiler hakkında da karar uygulanmadı. Öyle ki şu an bu ceza sistemini uygulayan Avrupa Konseyi’ndeki tek ülke Türkiye. Bir an önce Türkiye’nin bu konuda adım atması gerekiyor ve yeni bir mekanizma getirmesi şart. Örneğin 25 yıldan sonra koşullu salıvermenin yöntemleri konuşulabilirsiniz.”

Öne Çıkanlar