'OHAL KHK'ları Anayasa Mahkemesi'nin ayıbı'
39. Adalet Nöbeti'nde avukatlar, AYM'nin KHK'larla ilgili tutumunu eleştirdi.
Fatma YÖRÜR
ARTI GERÇEK – Savunmaya özgürlük diyen avukatlar Çağlayan Adliyesi önünde 39. Adalet Nöbeti’nde bir araya geldi. Milletvekillerinin de destek verdiği Adalet Nöbeti'nde avukatlar önce açıklamaya izin verilmeyen Adliye Sarayı girişinde kısa bir nöbet tutup ardından C Kapısında basın açıklamasında bulundu.
"Gazetecileri, milletvekilleri, avukatları tutuklanmış, akademisyenleri yargılanan bir ülkedeyiz" diyen avukatlar adına basın açıklamasını Avukat Hafize Sabancı okudu. 24 Aralık 2017’de çıkan iki KHK ile yapılan değişikliklerle Anayasa’nın yok sayıldığını belirttip, Anayasa Mahkemesi'nin durum karşısında aldığı tavrı kınadı: "Bu KHK'lar ile tam 135 kanunda değişiklik yapıldı. OHAL KHK'ları ile TBMM bypass ediliyor. Anayasa Mahkemesi OHAL KHK’larının anayasal denetimini yapmayı reddediyor. OHAL ile yahut darbe teşebbüsü ile ilgili olmayan KHK'ların anayasal denetiminin yapılmaması Anayasa Mahkemesi’nin ayıbı olarak şimdiden tarihe geçti. Son yayınlanan KHK'lar ile yapılan değişikler vahim sonuçlar doğuracak hükümler içermektedir. Yakın tarihimizde tek tip elbise dayatmasının nasıl vahim sonuçlar yarattığı unutulmamış ve unutulmayacaktır. İnsan onuruna aykırı ve daha başta adil yargılanma ilkesini ihlal eden bu ısrardan bir an önce vazgeçilmelidir. Kamu görevlilerini ve kamu görevlisi olmayanları 15 Temmuz 2016 ve devamında uygulanan OHAL süresince yargı denetiminden bağışık tutan düzenleme, işlenecek fiillere peşin peşin cezasızlık, denetimsizlik sözü vermektedir. Devletin kolluk güçlerinin yanında bir takım para militer güçlerin devlet gücü haline getirilmesini sağlayan bu uygulama, sivil kişilerin gerek bireysel gerek toplumsal hak ve özgürlüklere saldırıda bulunabilmelerinin yolunu açar. Toplumu kamplaştırır, böler parçalar." denildi.
‘HUKUKSUZLUKLARA HER GÜN BİR YENİSİ DAHA EKLENİYOR’
Cumhuriyet Davasından bir kez daha savunmaya saldırı yapıldığını belirten avukatlar, "Adalet Nöbetini haksız tutuklanmalarına karşı başlattığımız meslektaşlarımızın da içinde bulunduğu Cumhuriyet Gazetesi’nin yazar ve yöneticilerinin yargılandığı davanın son duruşmasında yaşananlar, soruşturma ve kovuşturma sürecindeki hukuksuzluklara bir yenisini eklemiştir. 25/12/2107 tarihli celsede Mahkeme başkanı Ahmet Şık’ın "…İktidar güdümünde bir yargı var AKP ve siyasal iktidarı .." şeklindeki sözlerini "burada sana siyasi savunma yaptırmam" diyerek kesebilmiştir. Böylece insanların en temel haklarının başında gelen savunma hakkı bir kenara atılmıştır. Zira savunma hakkının içeriğini sadece sanıkların kendileri belirleyebilir. İzin verilen, izin verildiği kadar yapılabilen bir savunma savunma değildir. Savunma yaptığı ana kadar Ahmet Şık'ın sözlerinde hiçbir hukuka aykırılık yok iken savunmasında geldiği bölüm olan "Hal bu iken, tamamen zalimliğe adanmış ve kötülüğünü şiddetle besleyen bir dikta bir dikta rejiminden doğal olarak, özgürlüğünün suurlarunu genişleten de sadece kötülük oluyor" şeklindeki sözlerinin sonunda savunması kesilerek salondan dışarı çıkartılmıştır. Aylarca haksız tutuklu bırakılan kişilerin savunma yapmasına, sözünü söylemesine tahammül etmeyen bir yargı ile karşı karşıyayız. Sanığı salondan çıkartan, sanıksız, savunmasız bir yargılamayı dayatan bir yargı ile karşı karşıyayız." Denildi.
Açıklamada ayrıca savunmaya getirilen sınırlamalara da teki gösterildi ve Cumhuriyet davasının kamuoyundan kaçırılmaya çalışıldığı vurgulandı: "Öncekilerden olduğundan daha uzun bir zaman sonraya, 2.5 ay sonraya ve bu kez tekrar yeni duruşmanın Silivri'de yapılmasına karar verilmiştir. Savunma avukatlarının sayısına sınırlama getirilmiştir. Duruşmanın Silivri'ye alınması aleni yargılamanın gözden kaçırılmasına Silivri koşullarının daha çok izin veriyor olması nedeniyledir Bizler buradan haksız tutuklamalara son verilmesi talebimizi yinelerken Ahmet Şık’ın savunma hakkının ihlal edilmesi karşısında Murat Sabuncu ve Akın Atay'ın kendilerinin de savunma yapmayacaklarını bildirerek aldıkları savunma hakkına sahip çıkan tutumlarına en sade deyimle gurur verici olduğunu söyleyerek işaret etmek istiyoruz." dediler.
Avukatlar açıklamayı, Akin Atalay’ın gerek geçen celse yaşananlara gerek tutuklamadan bu yana yaşananlara bir cevap niteliğinde söylediği sözleriyle tamamladı:
"Tutkulu olmak değildir ömrümüzün en feci işi
Müşkül odur ki hürriyetini ve haysiyetini kaybeder kişi"