Olası bir depremde İstanbul rezonans etkisine hazır mı?

Olası bir depremde İstanbul rezonans etkisine hazır mı?
Binaların depremin yarattığı titreşimle etkileşime girmesiyle ortaya çıkan rezonans etkisi yıkım getirebiliyor. Uzmanlara göre zemin etüdü çalışmasıyla bu etkiyi azaltacak önlemler almak mümkünken, İstanbul’da bütünlüklü çalışma zorunluluğa rağmen yok.

Osman ÇAKLI


İSTANBUL - Marmara Denizi’nde son dönemde meydana gelen 4.1 ve 4.5 büyüklüğündeki depremlerden sonra, yapı güvenliği ve zemin niteliği yeniden konuşulmaya başladı. Her an bir depremin beklendiği İstanbul’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’ye göre acil dönüşmesi gereken 600 bin konut bulunuyor. Depremin yeri, büyüklüğü ve şiddetinin yanı sıra rezonans etkisi de yıkımın büyüklüğüne etki edebiliyor. .

Depremde rezonans etkisi, binaların, depremin titreşim frekansına uyan bir frekansa sahip olmaları durumunda ortaya çıkıyor. Eğer bir bina, depremin titreşim frekansına yakın bir frekansa sahipse, bu durumda rezonans meydana gelebiliyor. TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Burak Çatlıoğlu bu durumu “Kayanın doğal titreşim periyodu, 0,1, 0,2 maksimum 0,3 saniyedir. Deprem anında yapının periyodu ile zeminin periyodu çakıştığında genlikler artıyor. Bu çerçevede uyuma girmiş sarsıntıya rezonans deniyor.” sözleriyle özetledi. Yani genliklerin artmasıyla bina eğer zemine uygun inşa edilmemişse yıkım riski artıyor. Riskin belirlenmesi için de mikrobölgeleme etüt raporunun hazırlanması gerekiyor ki bu da yasal zorunluluk.

MİKROBÖLGELEME ETÜDÜ NEDİR?

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın tanımına göre mikrobölgeleme etüdü en genel tanımıyla mevcut veya yeni açılacak yerleşim alanlarındaki tüm tehlikeleri belirlemek, yerel zemin ve tehlike koşullarının yansıtıldığı haritaların üretilmesi amacıyla arazinin jeolojik açıdan modellemesi ile ilgili her türlü araştırma, analiz ve sentezleri kapsıyor.

‘ETÜTLE MAKSİMUM DEPREM KUVVETİ VE YIKIM RİSKİ BELİRLENİR’

Çatlıoğlu’na göre bir yapının rezonansa girmesi durumunda yıkılması kesin değil. Ancak zemin etüdüyle maksimum deprem kuvvetinin ortaya çıkarılarak yıkım riskinin belirlenebileceğini sözlerine ekleyen Çatlıoğlu, şöyle devam etti:

“İstanbul’da periyodların yüksek olduğu yerler daha gevşek zeminlerden oluşurken, düşük olduğu yerler ise kayalık alanlardan oluşuyor. Zemin çalışmaları mikrobölgeleme ile yapılıp bölgenin imara açılıp açılmayacağı belirlenir. Fakat, periyodlara uygun yapılar da yapılabilir. Periyodun bilinmesi yıkımın önlenmesi için önemli bir bilgi.”

burak-catlioglunun-tek-fotosu-1-kopya.jpg
Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Burak Çatlıoğlu

ZORUNLU OLMASINA RAĞMEN İSTANBUL’UN KUZEYİNİN ZEMİN ETÜDÜ 10 YILDIR
YAPILMIYOR

Doğal afetlerden en çok etkilenen ülkelerden olan Türkiye’de ihtiyaç duyulan yapıların
konumlandırılmasında zemin durumunun belirlenmesi için jeolojik çalışmaların yapılması 17 Ağustos 1999 depreminden sonra ilk defa gündeme geldi. Deprem bölgesindeki belediyelere İmar Planına Esas Jeolojik-Jeoteknik Etüt Raporlarının sonuçlarına göre revize zorunluluğu getirildi. Raporların tüm belediyeler için zorunlu hale getirildiği yıl ise 2014 oldu. Zorunluluğun üzerinden 10 yıl geçmiş olmasına rağmen İstanbul’un bütününde yapılmış etüt raporu bulunmuyor. Avrupa Yakası’nın güney koridorunda 2007 yılında, Anadolu Yakası’nın güney bölümünde ise mikrobölgeleme etüt çalışmaları 2009 yılında tamamlandı.

ZEMİN ETÜDÜ NASIL YAPILIR?

Peki, zemin etüdü neden önemli? Zemin etüdü yapılmamış yerlerde yapıyla zemin arasındaki ilişkiye dair güvenlikle ilgili bilimsel bir ‘dayanak’ bulunmuyor. Yasaya göre mikrobölgeleme etüdü yapılmadan bir yerin yerleşime açılmaması gerekiyor. Yerleşime açılmış yerlerin de etüt çalışması sonucuna göre revize edilmesi gerekiyor. Zeminin daha gevşek olduğu bölgelerde depremle birlikte çökeltilerin daha fazla olması bekleniyor. Zemin çalışması nasıl yapılıyor? Soruya yanıtı jeofizik mühendisi Çatlıoğlu verdi:

“İmar Planı’na esas etütlerde yapılan bir çalışma. Mikrotremor yöntemiyle 250-500 metre aralıklarla zeminin frekansı belirleniyor. Zeminin periyodu ile yapının periyodu belirleniyor. Jeofizik mühendisi, zeminin periyodunu inşaat mühendisine verir, inşaat mühendisi de yapının periyodunu karşılaştırır ve rezonansa girip girmeyeceğine bakar.”

‘BEŞİKTAŞ’IN MİKROBÖLGELEME ÇALIŞMASI BU YIL BİTTİ’

Çatlıoğlu, İstanbul’da mikrobölgeleme yapılmayan ilçelerin olduğunu anlatırken, çalışmaların olmadığı bölgenin genellikle kuzeydeki ilçelerden oluştuğunu söyledi. Şile, Çekmeköy gibi yerlerde mikrobölgeleme çalışmasının olmadığına dikkat çeken Çatlıoğlu, mikrobölgeleme çalışmasının güneydeki bazı ilçelerde olmadığını, Beşiktaş’ın mikrobölgeleme çalışmasının daha bu yıl bittiğini belirterek şunları kaydetti:

“Güneyde de olmayan yerler var. Kuzeydeki yerleşimler, faydan uzak olduğu için deprem ivmesi azalıyor. İstanbul’u etkilemesi düşünülen fay, güney yerleşimlere yakın. Fay hattı Fatih-Yenikapı, Bakırköy, Büyükçekmece, Kartal gibi yerlere 12-15 kilometre mesafede. Kuzey’e ise 35 kilometre mesafede. Böylelikle deprem dalgalarının ivmesi kuzeye gittikçe azalıyor.”

İSTANBUL’UN MEVCUT MİKROBÖLGELEME RAPORUNDA GÜVENLİ OLMAYAN YERLER

avrupa-yakasi-sivilasma-riski-olan-yerler-kirmizi.png
Yasa gereği, 2007-2009 yıllarında İstanbul için hazırlanan raporda, Avrupa Yakası’nda
kırmızıyla gösterilen bölgenin yerleşime uygun olmadığı ifade ediliyor.
yerlesime-uygun-alan-hartiasi-kirmizi-uygun-degil-001.png
Avrupa Yakası’nı gösteren ikinci haritada ise kırmızıyla işaretlenmiş yerler, zemin
gevşekliğini ifade ediyor. Yasadan önce yerleşime açılmış bölgeler olması nedeniyle, yasa gereğince bu bölgelerde revize yapılması gerekiyor.
anadolu-yakasi-kirmizi-renk-riskli-bolge-2.webp
Anadolu Bölgesi’ni gösteren haritada ise kırmızı ile işaretli yerler riskin en fazla olduğu yerleri ifade ediyor.

‘AVRUPA YAKASI’NDA 17 İLÇEDE ÇALIŞMA YAPILDI’

Mikrobölgeleme çalışmalarının hangi bölgelerde yapılıp yapılmadığını sorduğumuz İstanbul Büyükşehir Belediyesi, (İBB) Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi tarafından daha önce hazırlanmış raporda yer alan bilgiler gibi kentin her iki yakasının güney kesimlerinde deprem hasar riskinin daha yüksek olduğu bölgelerde çalışma yapıldığını bildirdi. Avrupa Yakası’nda çalışmanın tamamının ya da bir kısmıyla Bakanlık aşamasında olan ilçeler İBB’nin açıklamasına göre şöyle:

“Bakırköy, Zeytinburnu, Fatih, Bahçelievler, Güngören, Şişli, Beylikdüzü, Esenyurt ilçelerinin tamamında; Küçükçekmece, Bağcılar, Çatalca, Avcılar, Bayrampaşa, Esenler, Eyüpsultan, Beşiktaş ve Sarıyer ilçelerinin ise bir kısmında mikrobölgeleme çalışmaları yapılmıştır. Büyükçekmece ilçesinin tamamında ise saha ve raporlama çalışmaları tamamlanmış, süreç Bakanlık onay aşamasında devam etmektedir.”

ANADOLU YAKASI’NDA ÇALIŞMA YAPILAN İLÇELER

Anadolu Yakası’nda ise Üsküdar, Adalar, Kadıköy, Ataşehir, Maltepe, Kartal, Sultanbeyli ilçelerinin tamamında; Beykoz, Tuzla, Pendik, Sancaktepe, Çekmeköy ve Ümraniye ilçelerinin ise yine bir kısmında mikrobölgeleme çalışmaları yapıldı.

Ayrıca Arnavutköy, Bağcılar, Başakşehir, Bayrampaşa, Esenler, Eyüpsultan, Gaziosmanpaşa, Kağıthane, Sultangazi ilçelerinde çeşitli alanların mikrobölgeleme çalışmalarının yapılmasına dair hazırlıkların devam ettiğini belirten İBB, Silivri’de ise ilçe belediyesinin çalışmalar başladığı gerekçesiyle İBB tarafından sürecin yürütülmediğini belirtti.

Öne Çıkanlar