Onur ayında polis şiddeti bitmiyor: ‘İlk hedef biz olduk’

Onur ayında polis şiddeti bitmiyor: ‘İlk hedef biz olduk’
LGBTİ+ aktivistler Onur Ayı'nda karşılaştıkları polis şiddetini anlattı. Ağır fiziksel şiddete maruz bırakıldıklarını söyleyen aktivistlerden İris Mozalar'ın sözleri ABD'deki George Floyd olayını hatırlattı: Boğazıma öyle bastırdılar ki nefes alamadım...

Oğulcan ÖZGENÇ


ANKARA - Onur ayı etkinlikleri devam ederken polis şiddeti son bulmuyor. Geçtiğimiz hafta içinde İzmir’de ve İstanbul’da gerçekleştirilen etkinlikler, yoğun müdahalelerle karşılaştı. İzmir Barosu’ndan Avukat Mahmut Şeren, Direniş’in Renkleri Derneği’nden Selman ve İstanbul Trans Onur Yürüyüşü’nden model İris Mozalar yaşananları Artı Gerçek’e anlattı.

18 Haziran’da İstanbul’da gerçekleştirilen Trans Onur Yürüyüşü’ne katılan trans aktivist ve model İris Mozalar, işkenceye maruz bırakıldıklarını belirtti. Gözaltına alınmalarının eylem sırasında gerçekleşmediğini ifade eden Mozalar, eylemin ardından evlerine giderken gözaltına alındıklarını, polislerden daha fazla kaçamadıklarını ifade ederek ablukaya alındıklarını ve kanunen yasak olmasına rağmen ters biçimde kelepçelendiklerini söyledi.

'BOYNUMA ÖYLE BASTIRDILAR Kİ NEFES ALAMADIM'

Abluka altında yaşananları aktaran Mozalar, eylem sırasında sevgilisiyle öpüşmelerine polisin müdahale ettiğini belirtti. Mozalar, kendilerini etkisiz hale getiren polisin ağır fiziksel şiddet uyguladığını ifade ederek vücudundaki şiddet kaynaklı morlukların hala geçmediğini söyledi. Mozalar, Emniyet amiri Hanifi Zengin’in de kendilerine sözlü biçimde saldırdığına dikkat çekerek, “Boynumdan o kadar çok bastırdılar ki nefes alamadım, bunu söylememe rağmen boynumu ve kafamı asfalta bastırmaya devam ettiler. Sonra beni tutan kadın polisler koluma tırnaklarını geçirmeye başladı. Hala kollarımda tırnak izleri var” dedi.

‘POLİSLER SAĞLIK MUAYENESİNE GİRDİ’

Mozalar, yürüyüş sırasında gerçekleşen şiddetin gözaltı aracında ve doktor muayenesinde de devam ettiğini vurguladı. Polisin gözaltına alınanları hastaneye götürmek istemediğini ancak ısrarlar sonucunda muayene edilmek üzere bir devlet hastanesine gittiklerini belirten Mozalar, kanuna aykırı olmasına rağmen polislerin de sağlık muayenesine girdiğini ve doktorların ilgisiz olduğunu belirtti.

‘POLİS BİZE YÖNELEN GRUBA MÜDAHALE ETMEDİ’

İzmir’de gerçekleştirilen Onur ayı etkinlikleri de müdahale edilen etkinlikler arasında.
İzmir Barosu’ndan Avukat Mahmut Şeren, Baro’da düzenlenen Onur ayı etkinliğine aralarında Vatan Partisi, Türkiye Gençlik Birliği, Cumhuriyet Kadınları Derneği, AKP Gençlik Kolları gibi oluşumların bulunduğu İzmir Aile Platformu’nun müdahale etmek istediğini belirtti. Söz konusu grubun 50-60 kişi olduğunu ve yaklaşık 25 polisin Baro önünde yer alındığını ifade eden Şeren, “Polis bizimle onlar arasında durdu. Biz de ne olduğunu onlara sorduk. Polis bize ‘Sizi protesto etmeye gelmişler, basın açıklaması yapacaklarmış’ dedi. Baro önünde toplananlar basın açıklamalarını yaptılar ancak uzun süre dağılmadılar. ‘LGBTİ+ terördür’ diye sloganlar attılar. Polise, baro önünde toplanan grubun gitmesini istediğimizi söyledik ancak polis ‘İkna etmeye çalışıyoruz. Siz gidene kadar kalmayı düşünüyorlar’ dedi. Ardından grup bize sataşmaya başladı. Hakaretlerin ve tehditlerin yanı sıra, polise ‘Siz arada çekilin gösterelim onlara günlerini’ diyerek üzerimize yürüdü. Mesela bazıları burnumuzun dibine kadar girip videoya çekti bizi. Polis hiçbir şekilde müdahale etmedi” dedi.

Grubun polisin ikna çabaları sonucunda Baro önünden ayrıldığını ifade eden Şeren, şunları söyledi:

“Polis, Ege Onur pikniğinin İzmir Barosu önündeki basın açıklamasına müdahale etmişti. Orada bu prosedürü uygulamadı. Ondan bir önceki gün Alsancak’ta öldürülen trans kadın Ecem Seçkin davasının ilk duruşması vardı. Basın açıklaması da adliye önündeydi. Orada polis slogan atılırsa ve gökkuşağı bayrağı açılırsa gözaltı işlemi uygulayacağını söyledi ama bir gün sonra bu sefer barodaki etkinliği hedef alan grup sloganlar attı, hakaret etti ve özgürce gitti.”

‘İRADEMİZİ SONUNA KADAR ORTAYA KOYACAĞIZ’

İzmir Direnişin Renkleri Derneği’nden Selman, gerçekleştirmek istedikleri piknik etkinliğinde dışardan yoğun bir baskı olduğunu ifade ederek, “Cihatçılardan ve faşist çetelerden çok yoğun baskı vardı. Demokrasi Üniversitesi’ndeki pikniği İnciraltı Kent Ormanı’nda düzenlemek istedik. Tamamen kamusal bir alan. Oraya, alanı belirlemek ve düzenlemek için iki kişi gittik. Polisler bizi takip etti ve bizimle tartışmaya başladı. Son ana kadar böyle bir şey beklemiyorduk pikniğimizi yaparız diye düşünmüştük. Nihayetinde yaptık da ancak iki kişi gözaltına alındık. Gözaltında çeşitli söylemlere maruz bırakıldık. Bir süre telefonlarımıza bakamadık ve arkadaşlarımıza haber veremedik. Yoğun bir psikolojik şiddet vardı” dedi.

Selman, Dokuz Eylül Üniversitesi’ndeki etkinlikte de beş kişinin gözaltına alındığını belirterek, “Seçimden sonra zaten ilk Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında hedef alınan kişiler biz olduk. Daha da radikalleşen bir karşıtlık bekliyorduk ve öyle de oldu. Bu söylemler Erdoğan’la da sınırlı kalmıyor. Ancak LGBTİ+’ların da geri çekilmek gibi bir düşüncesi yok. İrademizi sonuna kadar ortaya koyacağız ve etkinliklerimizi gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.

Öne Çıkanlar