Özgür Özel: Bahçeli'nin yazdıklarını okudum, kıymetli buluyorum
CHP Genel Başkanı Özel, İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla ilgili yaşanan sürec için, "Buradan ilan ediyorum: Bir darbe vardır. Başında bir cunta vardır. Cuntanın başı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Cuntanın mali ayağının sorumlusu Mehmet Şimşek'tir, hesap verecektir" dedi.

Artı Gerçek - CHP'nin haftalık Meclis grup toplantısında konuşan Özgür Özel, İBB Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla başlayan sürece değindi. İmamoğlu'nun diplomasını iptal eden heyete ilişkin değerlendirmelerde bulunan Özel, 19 Mart'tan itibaren yaşanan gelişmeleri "darbe girişimi" olarak adlandırdı.
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin dün yayınladığı mesajına da değinen Özel, Bahçeli'nin yazdıklarını okuduğunu ve kıymetli bulduğunu belirtti. Özel ayrıca Kürt sorununda yaşanan gelişmelere dair olarak iktidara çağrıda bulundu.
Özel'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Konuklarımızı selamlarken bir haber geldi. Grup toplantımızda ifade ettiğimiz, çarşamba günü, ertesi gün, 19 Mart'ta, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi diploma konusunda karar verecekti. Sayın İmamoğlu'nun diplomasının iptaliyle ilgili. Ama kararı bir gün önce duymak istedikleri duyumları geliyordu. Fakültenin dekanını 'Ben böyle bir şey yapamam' dedi diye görevden almışlardı.
Buradan sonra artık bir darbe girişimiyle karşı karşıya olduğumuzu, darbelerin asker yaparsa askeri darbe, bugünkü gibi siviller yaparsa sivil darbe olduğunu biliyoruz. Her darbenin başında bir cunta vardır. Bu cuntanın karargahı Beştepe'dir, saraydır. Her darbenin elbette silahları vardır. Askerse tanktır, tüfektir. Bugünkü gibi sivil darbenin silahı yargıdır. O silahların mühimmatı vardır. Askeri darbede kurşundur, mermidir. Bugünkü yargı darbesinde mühimmat yalandır, iftiradır.
Yalanla iftirayla yürüyen, birisinin talimatıyla, yargı eliyle yürüyen 19 Mart sivil darbesi aynen 15 Temmuz darbe girişimi ya da 12 Eylül darbesi, 12 Mart darbesi, geçmişte 1960 darbesi gibi milletin gönlünden asla ve asla bir destek görmemiştir. Tarih önünde de diğer darbeler gibi mahkum ve mağlup olacaktır. Söyleyene kızıyorlar. Öne gelene terörist diyenler, hiçbir kanıt yokken insanlara hırsız diyenler, yolsuz diyenler şimdi işin adı konulunca kızıyorlar. Vallahi her darbenin başında bir cunta vardır. O cuntanın da bir başkanı vardır. Son genel seçimlerde aldığı oylarla, YSK'nın onayıyla, verilen mazbatayla gelip mecliste ettiği yeminle, içtiği antla cumhurbaşkanı ünvanını alan Recep Tayyip Erdoğan, 19 Mart'tan sonra cunta başkanı ünvanını almıştır. Cuntanın başıdır.
Şimdi o gün darbeyi yapıp millete %25 zam yüklüyorlar. Bunları milletin görmesi, bu gözü dönmüşlüğün milletin görmesi gerekiyor ve açıkça ifade etmek lazım ki milyonlar "Direne direne kazanacağız!" diye meydanları inlettirken "Biz o parayı bu günler için bulduk." diyen Mehmet Şimşek'in gerçek yüzünü bundan sonra para bulmak için gittiği her yerde ve gezdiği her yerde yüzüne, karşısına söylenecek olan şu: "Kendin söyledin."
Sen buradan topladığın paraları Türkiye'nin demokrasiden otokrasiye geçmesi sırasında kullanmak için biriktirmişsin. Buradan ilan ediyorum: Bir darbe vardır. Başında bir cunta vardır. Cuntanın başı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Cuntanın mali ayağının sorumlusu Mehmet Şimşek'tir, hesap verecektir. Cunta darbeye odaklanmış. Bir yandan Türkiye yanıyor. Malatya'da kayısı yanıyor, Manisa'da üzüm, Türkiye'nin dört bir yanında kiraz, şeker pancarı, ceviz, narenciye, çay, fındık, aklınıza ne geldiyse, hangi ürün geldiyse bir gecede, iki gecede dondan yandı. Öyle bir noktaya geldi ki narenciye üreticileri perişan oldu. Öyle bir noktaya geldi ki çiftçiye geçen yıl 178 milyar hak ettiği desteklemeyi vermemişlerdi. Verdikleri çok daha azdı. Hak edilen 178 milyarı vermemişlerdi. Bu don çiftçiyi yakarken Mehmet Şimşek'in yaktığı para 1,7 trilyon.
Ve biraz önce ifade ettiğim her şeyin somutlaştığı, darbenin ilk adımının atıldığı, açıkçası 19 Mart günü öğlen saatlerine planlanmış darbede, yani 19 Mart günü iptal edilecek diplomayla başlayacakken aynı 15 Temmuzcuların telaşıyla darbeyi bir gece önce, 18 Temmuz'a çekip iftar vakti İstanbul Üniversitesi'nin yönetim kurulunu topladılar ve diplomayı iptal ettiler.
Diploma iptalinin altında imzası olanları tek tek irdeliyoruz. Bakın, bir tanesini kazıyınca konservatuvar hocası. Kazıyorsun, Sakarya Belediyesi'nde Kültür Daire Başkanı. Kazıyorsun, TÜGVA, TÜGVA eğitmeni. Kazıyorsun, kendi diplomalarında şaibeler var, tartışmalar var. Bakıyorsun, diploma iptaline, İşletme Fakültesi'ne imza attırmayanlar TÜGVAcı'yı İstanbul Üniversitesi'nin yönetimine atamışlar. O TÜGVAcı diploma iptaline imza atmış. Şimdi usulen de esasen de hukuksuz bu süreç Ekrem Başkan'la beraber kendi fakültesinden, İstanbul Üniversitesi'nden 28 kişinin de diplomasının iptaline sebebiyet verdi. Bunlardan bir tanesi Galatasaray Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı. Sorbonne Üniversitesi'nden doktoralı bir profesörün diplomasını da iptal edip "Bugünden kelli sen artık lise mezunusun." dediler. Bir hukuk devleti düşünün ki, bunların gözü dönmüşlüğünü dönüp de sürdürmeye kalksa birileri, o hocanın dersine girdiği ve onun üzerinden diploma alan binlerce, on binlerce öğrencinin diplomasını sakatlıyorlar."
"DOĞUM PANKARTINA" TEPKİ
"Vermiş erkeklerin eline pankartlarını doğumun nasıl yapılacağını söylüyor. Kadının bileceği iştir, bu konuda laf söylemek hiçbirimize düşmez. İnsanı erkek olduğundan utandırtıyor bunlar."
BAHÇELİ'YE CEVAP VERDİ
Ekrem İmamoğlu'yla ilgili geçtiğimiz gün yaptığı yazılı açıklamada "Mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir" diyen Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ne cevap veren Özgür Özel, "Bahçeli'nin yazdıklarını okudum. Kıymetli buluyorum. Masumiyet karinesine inanıyorsak, İstanbul'da her iki kişiden birinin oyunu alan kişi ki namusumuzla kefiliz. Suç ispatlanırsa tutuklansın. Yoksa serbest bırakılsın. Yargılamaları TRT'de yayınlayın" şeklinde konuştu.
"KÜRT SORUNUNDA YENİ SÜREÇ: MECLİSE GETİRİN"
Kürt sorununa ilişkin de konuşan ve sürece değinen Özel, “Kürt sorununda yeni bir süreç yürüyor. Adını koymakta, koymaya korktukları... Ne yapmayı istediklerini gizledikleri bir süreç yürüyor. Bize diyorlar ki: ‘Bir şeyler olacak, buna destek verin.’ Biz de diyoruz ki: ‘Şeffaf olun, açık olun. Meclis'e gelin, Meclis'e getirin, Meclis'i çalıştırın. Milletin rızasını ve milletin vekilinin rızasını alın. STK'ların, şehit ailelerin, gazilerin, terör mağdurlarının, bu süreçte yıllardır mağduriyet çekmiş herkesin rızasını alın’ diyoruz” dedi.
Özel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tarihsel tutarlılığımızı sürdürüyoruz. Şimdi Adalet Bakanlığı'yla DEM heyetinin atılacak yasal adımlar için bir araya geleceği duyuruldu. Elbette sadece heyetler ve bakanlıklar üzerinden gitmemelidir. Ancak bu görüşmede eğer Meclis zeminine, Meclis'e bir zemin yaratacaksa yapılmalıdır. ‘Yasal düzenleme, Meclis, kanun’ dediğimizde bize ‘Terörsüz Türkiye niye demiyorsun?’ diyorlar. Biz ‘Kürt meselesi demokratik yollardan çözülmelidir’ dediğimizde ‘Kürt meselesi yoktur, sadece terör sorunu vardır’ diyorsunuz diyenler, şimdi işin ayakları suya girdiğinde artık yavaş yavaş yasal düzenlemeleri, kanuni değişiklikleri konuşmaya başladıklarını görüyoruz. O gün bol keseden atanlar, o gün Cumhuriyet Halk Partisi'ni suçlayanların bugün nereye geldiği ortadadır.
Bu iktidarın demokrasiden, kardeşlikten, birlikten, haktan hukuktan adaletten alacak bir nasibi olmadığını, kalmadığını, hiç özünde olmadığını bildiğimiz halde, MHP'nin tarifi edilmesi zor tutumunu bir kenara koyarak ve her şeye rağmen CHP geçmişte nerede duruyorsa, biraz önce özetlediğim şekilde aynı yerde durmaktadır. Şehitlerin gelmeyeceği, Kürt’ün, Türk’ün anasının gözünden yaş akmayacağı, artık kan akmayacağı, oluk oluk bu işlere para akmayacağı, Türkiye'nin yarınlarına katkı sağlayacak her türlü barışın, her türlü müzakerenin, her türlü, bu konudaki samimi gayretin yanında oluruz. Biz terörsüz Türkiye'ye destek oluruz. Ama soruyorum Sayın Bahçeli, sandıksız Türkiye istiyorlar. Ona destek mi oluyorsun yoksa gelip demokrasinin yanında mı duruyorsun? Bunu bir bana söyle görelim bakalım.” (HABER MERKEZİ)