Polonez işçileri 2025’i de direniş çadırında karşıladı: ‘Sesim ilk kez bu kadar güçlü çıkıyor’

146 Polonez işçisi, geride kalan bir yılın son yarısını işleri ve hakları için mücadele ederek geçirdi. İşçiler, 2025’i de aylardır işe gider gibi geldikleri, bazen bir sandalyede bazen de bir taşın üstünde geçirdikleri direniş çadırında karşıladı.

Müzeyyen YÜCE

İSTANBUL-İstanbul şehir merkezine uzak, tepelerin ova ile birleştiği alanda, çatala benzeyen bir dağın eteğine kurulu olan Çatalca, özellikle son dönemde Polonez işçilerinin direnişine tanıklık ediyor.
Daha iyi bir maaş, insanı yaşam şartları ve sendikal haklar için örgütlendikleri gerekçesiyle 2024’ün temmuz ayında işten çıkartılan 146 işçi, geride kalan bir yılın son yarısını işlerini ve haklarını geri almak için mücadele ederek geçirirken, 2025’i de aylardır işe gider gibi geldikleri, bazen bir sandalye tepesinde bazen de bir taşın üstünde geçirdikleri direniş çadırında karşılıyor. Ara vermeden eksiksiz devam eden direnişi başladığı zamandan bugüne Artı Gerçek olarak gözlemledik.

whatsapp-image-2025-01-01-at-00-51-35-1.jpeg

GÖZAALTILAR, ENGELLENEN ANKARA YÜRÜYÜŞÜ VE AÇLIK GREVİ İLE GEÇEN 169 GÜN

Geride kalan 169 günde kimi zaman darp edilerek gözaltına alınan, kimi zaman seslerini duyurmak için çıktıkları Ankara yolunda engellenen, kimi zaman da yaptıkları açlık grevi ile ses getiren işçiler, kendi deyimleriyle ‘adalet nöbeti’ tutuyor. Fabrika bahçesinde başlayan ve 140 gün süren nöbetin ardından dört gün de Çatalca Kaymakamlığı önünde geceyi geçiren işçiler, son 25 gündür ise Çatalca Adliyesi’nin hemen karşısındaki belediye parkına kurdukları etrafı naylonla çevrili çadırda sabahlıyor.

YAZIN BAŞLAYAN DİRENİŞTE MEVSİM KIŞA DÖNDÜ

Yaz aylarında başlayan direnişte mevsim kışa evrilirken, zaman zaman eksilere inen soğuk havaya karşı işçiler birkaç soba, evlerinden getirdikleri battaniyeler ve üzerlerine giydikleri kat kat kıyafetler ile önlem alıyor. Birleştirilen sandalyeler ve yere serilen kartonlar ise yatak görevini üstleniyor. Fabrikadaki çalışma disiplini direniş alanına da sirayet etmiş. Öyle ki nöbetler, yapılan listelere göre vardiyalı şekilde tutuluyor. Sabahın ilk ışıklarıyla demlenen çay eşliğinde gün başlıyor, medyada direnişi anlatan haberler taranıyor. 169 gündür alandan bir an olsun ayrılmayan kadın işçiler yanlarında getirdikleri yün ipler ve millerle de kış aylarının geldiği bugünlerde eşlerine, çocuklarına ve kendilerine bere, atkı, yelek ve kazak örüyor. Direniş, başladığı zamandan bugüne hiç fire vermeden eksiksiz sürdürüyorlar.

whatsapp-image-2025-01-01-at-00-49-29-4.jpeg

UZUN SOLUKLU BİR MÜCADELE

Öte yandan direniş alanında nöbet tutanlar arasında fabrikadan aynı anda işten çıkarılan bir baba-oğul ile bir anne -oğul da bulunuyor. Ne hissettiklerini sorduğumuzda ise “eve vardiyalı gidiyoruz. Gidemezsek eşlerimiz geliyor” diyerek esprili bir yanıt veriyorlar. Öyle ki çoğu zaman direniş alanına işçilerin aileleri de geliyor, birlikte nöbet tutuyorlar. Uzun soluklu bir mücadelenin parçası olan ve haklarını alana kadar vazgeçme niyetinde olmayan işçilerin en büyük motivasyonu ise haklılıklarından aldıkları güç ile birbirleri arasındaki güçlü dayanışma ruhu…

BİRÇOĞU İLK KEZ ALANA ÇIKIYOR, SLOGAN ATIYOR, DİRENİŞ ÇADIRINDA SABAHLIYOR

Polonez direnişinin öncülüğünü kamuoyuna da yansıdığı gibi büyük oranda kadınlar yapıyor. Çatalca’ya bağlı civar köylerde ve mahallelerde ikamet ediyor büyük bölümü. Ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılık ile geçimlerini sağlayan ailelerde kadınlar da ev bütçesine katkıda bulunmak için Polonez’de çalışmaya başlamış. İçlerinde yaklaşık 20 yıldır çalışan da var; üniversiteye hazırlarken harçlığını çıkarmak için işe giren de...
Fabrikada ortalama asgari ücret düzeyinde bir rakama emek vermelerinin dışında birçok noktada da ortaklaşıyorlar. Polonez, neredeyse hepsinin sendika ile ilk tanışma hikayesini temsil ediyor. Birçoğu ilk kez alana çıkıyor, slogan atıyor, direniş çadırında sabahlıyor. Hatta öyle ki birçoğu orta yaşın üzerinde ve çeşitli rahatsızlıkları olmasına rağmen 10 güne yaklaşan açlık grevini kararlılıkla sürdürdü.

whatsapp-image-2025-01-01-at-00-51-35-2.jpeg

‘İLK KEZ SESİM BU KADAR GÜÇLÜ ÇIKIYOR’

Sendikalı olma hali ve Polonez direnişinin kadınları olduklarından daha da güçlü kıldığı ifadelerine de yansıyor. Zaman zaman sohbet ettiğimiz kadın işçiler, “İlk kez kendim için bir şey yapıyorum”, “Sesim ilk kez bu kadar güçlü çıkıyor” derken mücadelenin başladığı zamandan bugüne hak arayışındaki dönüşümü görmek mümkün. Bu da bugün Polonez direnişinin kadınların öncülük ettiği, işçi sınıfının güçlü mücadelelerinden biri olmasını açıklıyor.

POLONEZ İŞVERENİ İLE MÜZAKERE SÜRECİ BAŞLADI

Polonez işçilerinin alandaki moral ve motivasyonları oldukça yüksek. Talepleri karşılanan kadar da vazgeçmeyeceklerini söylüyorlar. İşçilerin bu gücünün ve kararlılığının arkasında üyesi oldukları Tek Gıda-İş Sendikası’nın da rolü büyük. Sendikanın örgütlenme uzmanları Suat Karlıkaya ile Yunus Durdu, direnişin başından bugüne alandan neredeyse hiç ayrılmıyor. Bakanlık düzeyinde görüşmeler yapılıyor, müzakere süreçleri yürütülüyor. Ve sonunda da önceki gün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda işveren ile sendika arasında bir görüşme gerçekleşti. İşçileri kod-46 ile tazminatsız işten çıkartan, hiçbir hakkını vermeyen Polonez işvereni zaman içinde tazminat hakları ile direnişte geçen süreci ödemeyi teklif etti. Ancak sendika kabul etmedi. Sendika isteyen işçilerin işe geri dönüşlerinin sağlanması, sendikal tazminatların da verilmesini istiyor. İlk görüşmede uzlaşma sağlanamadı, haftaya bir kez daha işveren sendika ile masaya oturacak. İşçiler ve sendikanın genel tavrı görüşmelerden bir sonuç alınmazsa mücadele çeşitli yol haritaları ile sürdürülecek. İşçiler bu konuda da “Haklarımızı almadan vazgeçmeye niyetimiz yok” diyor.

Polonez işçileri